Toprak'tan
Abim, o ameliyathaneye ne zaman girdi, ben kaç saattir bu kapının önünde bekliyorum bilmiyordum. Bu kapının önünde çökmüş öylece duruyordum. Selçuk, Çiçek'leri alıp hastaneye getirmişti. Onu sakinleştirmek kolay olmamıştı. Kimseyi sakinleştirmek kolay olmamıştı. Çiçek için sakinleştirici iğne yapıp Nira'nın odasına aldırmıştık. Dedem ise defalarca tansiyonu düşmesine rağmen direnmiş ama sonunda bir odada yatmayı kabul etmişti.
Şimdi bir yanımda babam diğer yanımda da Ali babam vardı. Sultan annemin elinde bir Kur'an-ı Kerim vardı ve geldiğinden beri sürekli olarak okuyordu. Bizim çocuklar ise hazırda bekliyorlardı. Sadece Batuhan yoktu yanımızda o da karımla kızımın yanına bekliyordu. Bir ara Ali ve diğer çocuklar gelmişti. Kocaman bir kalabalık vardı yanımda ama ben çok büyük bir hiçliğin tam ortasındaydım.
''Toprak!'' Bir anda Suzan'ın sesini duyduğumda ayağa kalktım. Koridorun başından bana doğru koşan Suzan'ı gördüğümde hemen önüne geçip sarıldım.
''Toprak, Yalın nerede? Kaza dediler, kalbi durdu dediler.'' Suzan, hıçkırarak ağlarken onu sakinleştirmeye çalıştım.
''İyi olacak mı? N'olur iyi olacak, de.''
''Bilmiyorum. Tek bildiğim içerideki adamı tanıdığım.''
''Direnir değil mi? Savaşır, pes etmez.''
''Tanıdığım adam savaşır. Bol bol dua et abim için olur mu?'' Suzan, kollarını sıkılaştırırken elimle saçını okşadım. Selin, yanımıza gelip Suzan'ın koluna girdi. Onlar bir köşeye geçerken bende kapının önündeki yerime geri döndüm.
Hastanedeki herkes Yalın'ın durumunu öğrendikleri andan itibaren sık sık yanımıza gelmişlerdi. Bir dakika bile boş kalmamıştı etrafımız. Her gelen için içimden defalarca kez şükretmiştim.
Kendi içimde bir şeylerin hesabını yaparken çalan telefonum beni kendime getirmişti. Selçuk'un aradığını görünce yerimden kalkıp koridorun diğer ucuna geçtim.
"Haber var mı Yalın'dan?"
"Ameliyatta, hala bekliyoruz. Sen de bir haber var mı?"
"Bizimkiler etrafı iyice taradılar kamera kaydı ne varsa alıp merkeze geçtiler. Vur kaç olayı gibi görünüyor."
"Ne yapacaksınız?"
"Kamera kayıtları incelenecek, olay yeri fren izleriyle ilgileniyor. Bulabildiğimiz ne varsa en ufak ayrıntısına kadar incelenecek."
"Selçuk?"
"Bulacağız. Senin aklın Yalın'da olsun, bende bir iki saate geleceğim yanınıza. Allah'a emanetsiniz." Selçuk telefonu kapattıktan sonra Temmuz yanıma geldi.
"Dışarı çıkıp hava alalım biraz, gel." Temmuz'a kafa sallayıp peşinden ilerledim. Dışarı çıktığımızda soğuk havanın yüzüme vurması beni biraz kendime getirmişti. Cebimden paketimi çıkartıp sigara yaktım.
"Yalın... Güçlüdür biliyorsun değil mi?"
"Benim onun gücü konusunda şüphem yok Temmuz. Ya pes ederse?"
"Etmez." Kafamı sallayıp sigaramı içime çektim. Bir elimde telefon diğer elimde sigara vardı. Uzun bir süre ara vermiştim şu illete ama yine dönüp dolaşıp ona gitmiştim. Sabah ezanı okunurken banklardan birine oturup içimden dua ettim.
"Temmuz, ben yarım saatliğine bir yere gideceğim. Bir şey olursa?"
"Hemen haber veririm. Sen nereye gideceksin, geleyim mi seninle?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASINDA 2
Teen FictionMahalle Arasında kitabının devamıdır. Okumak isterseniz lütfen önceliği ilk kitaba verin.