2.2

10 1 0
                                    

Akın Alp Yalman

Hep annem gibi seven bir kadını hayatıma almanın hayalini kurdum. Annem, babam artık hayatta olmamasına rağmen ona çok aşıktı. Babam hayattayken de bu durum böyleydi. Ben onların aşkıyla büyümüştüm. Babamın gözlerinde annemi, annemin gözlerinde babamı görürdüm.

Ben sanırım, babam gibi seven bir adam oldum. Ulaş bana bir keresinde bu kadar sevmek zorunda değilsin demişti. Ne kadar sevdiğimi bilmiyordum ki. Onu sevmenin bir seviyesi mi olurdu? Kalbimden taşan, gözlerime sığmayan bir sevgiydi.

Neyine tutuldum diye soruyorum bazen kendime. Bir sebeple başlıyorum, onu düşündükçe sonsuza kadar yol alıyor...

Onu ilk kez İnci annemin kafesinde görmüştüm. Kitapların arasında kaybolmuş gibi bir hâli vardı. Yanaklarını şişirip ofluyordu. Huysuz bir çocuk gibiydi. Çok komik gelmişti o tavrı, gözlerimi ondan çekememiştim.

Sonra bir kitap seçmişti, dudakları aradığını bulmanın gururuyla kıvrılmıştı. İçtiğim kahve onu izlerken soğumuştu ama hiç tanımadığım o kızın gülüşü kalbimi yakmıştı.

Elindeki kitabı sımsıkı tutup arkadaşlarının yanına oturmuştu. Bir kitap insanı bu kadar mutlu eder miydi? Onu etmişti.

Daha sonrasında onun birkaç sokak üstünde oturduğumu fark ettim. Her gün aynı yerlerden geçiyorduk, aynı otobüse biniyorduk, aynı okula gidiyorduk.

Sınıflarımız farklıydı ama bazen beden derslerimiz çakışıyordu. Okulun bahçesinde dolanan kedileri severken yüzünde imrendiğim bir merhamet oluşuyordu.

Bazen beni fark eder gibi oluyordu. Kaşlarını çatarak baktıkça olduğum yere sinmek istiyordum. Hızla gözlerimi kaçırıp ortamdan ayrılıyordum.

Yine de, kalbimin bu kadar hızlı atması ne kadar normaldi?

Bir gün dayanamadım, anneme anlattım. Kalbim neden ağrıyor anne, diye ağladığımı hatırlıyorum. Onu sevmek beni ağlatmıştı. Bunu beklemiyordum. Sevgi, mutlu etmeliydi bana göre.

Annem saçlarımı okşarken gülümsemişti. Sevgi bazen canını da yakabilir ama vazgeçme oğlum, demişti. Çünkü, bu dünyadaki en vazgeçilmez güzelliklerden biri de aşktır, diye devam etmişti.

Vazgeçemedim.

Sınav zamanları, onunla aynı sınıfa düşeyim diye dualar ediyordum. Biraz olsun görebilmekti niyetim.

Süt annemin kafesine sürekli gidiyordu, bunu anladığımda ben gitmeyi azaltmıştım.

Çünkü ellerim titriyordu, kalbime hakim olamıyordum. Ya onu rahatsız edecek bir şey yaparsam diye korkuyordum.

Arkadaşlarıyla konuşurken genelde gülüyordu. O gülüyordu, benim içimde şenlik başlıyordu.

Sonra babamı kaybetmiştim. Hayatın ertelenmemesi gerektiğini anlamıştım.

Anlamıştım ama yine de cesaretli olamamıştım.

Sonra Ulaş’ın bir lafıyla ona yazmıştım. Kalbimin ellerimde attığını hissediyordum.

İlk adımı nihayet atabilmiştim ve o beni kovmadığı takdirde asla geri adım atmayacaktım...

~

Aynı duraktaydık. Kalbim deli gibi heyecan yapmıştı. Dudaklarımı ısırıp gözlerimi yola çevirdim. Sakinim, iyiyim, nefes alabiliyorum.

Aynı otobüse biniyor olamazdık, değil mi? Bazen okula giderken denk geliyorduk ama o zaman uykum olduğu için kalbim bu denli delirmiyordu.

Yağmur Çıkmazı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin