Bak tarih değişiyor. Zaman artık canımı yakmaya akıyor. Bu çok bilmediğim bir duygu. Daha önceden bilmediğim bir şey. Bilmemek canımı bu kadar yakmamalıydı. Ne gece huzur ne gündüz... Ateşten gömlek mi giydim? Ya da neydi, tutuştum?Her gün toz olurken karanlıklarda, senin karanlığında. Nereye gidersen git arkan karanlıkta. Gözlerin çok başka yerde... Sen beni göremezsin. Göremezsin. Beklemek gerek, hem de nasıl beklemek. Bırakın, ben gideyim. Ben kaçayım. Şimdi dönmek için sebebim var. Şimdi Uzaklara gitmek istiyorum. Tüm hızımla kaçarak, neyim varsa bırakarak. Hiç arkama bakmayarak. Bu nasıl bir halet? Ben anlamıyorum.
Yazdıklarım oldu. Korktuklarımı yazdım ben ve hepsi oldu. Olsun diye yazdıklarım değildi. Olsun diye yaptıklarım değildi.
Arkanda kalmak beni acıtacak. Can böyle yanmamalıydı. Yangın ne? Buysa, ateş ondan daha mı çok yakıyor, az mı yakıyor bilmiyorum. Beni ağlatmamalıydı. Havanın kararmasından korkmamalıydım. Yalnız olunca neden uyandığını, neden dikildiğini karşıma hiç fark etmemeliydim bile.
Uyanmamalıydın hiç. Dokunmaya titrememeliydim. Seni görmemeliydim. Hepsi oldu. Karanlıkta kaldığımda bu kadar parlak olmamalıydın. Sen uyuşturmamalıydın içimi.
Bir sen değil bu mesele. Senden aştım. Seni istemeye halim yok. Sen demeye. İstemek ve seni aynı cümlede kullanmaktan sakınırken böyle toz olmamalıydım. Dokunmadan ağlamamaya başlamamalıydım. Unutmalıyım, unutmalıyım. Kulaklarım içime sağır olmalı, nefeslerim seni düşünürken harcanmamalı. Vazcayıyorum her an ve sonra bakıyorum gene bir delik, gene bir sen.