Tuğçe ile tüm gün okul bitsin diye çılgına döndük. Çünkü gidip bana balo elbisemi seçecektik. Okul biter bitmez çıkış kapısına hızlıca vardık. Babasının şoförü tüm gün bizimle olacaktı. Buda istediğimiz her mağazaya gidebileceğimiz anlamına geliyordu. Tuğçe'nin bu anlamda bilgisi o kadar fazlaydı ki kendimi teslim ettim. Çok abartılı birşey istemiyordum tek şartım buydu.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yaklaşık 10 mağaza gezdikten sonra sıcaktan kan ter içinde kalmış halde birer soğuk kahve alıp banka oturduk.
''Öf be kızım hiçbir şey beğenmiyorsun baksana halimize iki kilo verdik yaaa.''
Kahvesinden hızlı yudumlar alırken homurdanıyordu.
''Ama Tuğçe sende gördün hiçbiri yakışmadı şimdi doğruyu söyle?''
''Bebeğim 2-3 tanesi mükemmeldi ama terzinin senin üstüne göre oturtması 2 haftasını alırdı.''
Haklıydı. Terzi için zamanım yoktu.Bu da birinin benim vücut ölçülerimi daha önce almışçasına bir kıyafet tasarlayıp üretip satıyor olması gerektiği anlamına geliyor.
Oflaya puflaya kahvelerimizi içtik ve bizi oldukça serinletti. Tuğçe tam mezuniyetteki plalarından bahsederken gözüm iki cadde ötede bir vitrine takıldı. Gözlerim daldı, sanki oradan koca bir ışık huzmesi geliyordu. Biraz daha dikkatli bakınca elbise mağazası olduğunu anladım. Ve en öndeki mankende göz alıcı bir kıyafet duruyor gibiydi.
''İşte sonra belki beni baloda dansa kaldırır diye düşünüyorum.Ne diyorsun sence işe yara mı Rüya? Rüya beni dinlemiyor musun sen nereye bakıyorsun yaaaa.''
Baktığım yöne doğru baktı ve birkaç saniye öylece durdu.
''Hemmen yürü oraya gidiyoruz kızımm.''
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yaklaştıkça elbisenin detayları belirginleşti. Çok saçma bir heyecan bastı vücudumu. Uzun bir elbiseydi bacağında derin bir yırtmacı vardı. Eteği kabarıktı. Çoğunlukla tülden yapılmış eteği saten büstiyeri ile birleşiyordu. Ön kısmının göğüs tarafı tekrar tüllerle devam ediyordu. İki parça ince tülden askı ile tamamlanıyordu elbise. O kadar zarifti ki... Bir o kadar da iddialı. Rengi mint yeşiliydi.
''Tuğçe bu çok abartılı değil mi sence de?''
''Of saçmalama kanka bu abartılıysa benim giydiğim ne o zaman? Koş hemen deniyoruz bunu senin üzerinde görmek istiyorumm.''
Beni itekaka mağazaya soktu. Uygun bedeni söyledikten sonra kabine geçip giyinmeye başladım. Eteği tutması için bir çalışandan yardım almam gerekti. Sırtında da zarif bir çapraz ip geçişi vardı. çalışan son dokunuşu yaptıktan sonra bana bir topuklu ayakkabı verdi. Aynanın karşısına geçmek için hazırdım. Odadan çıktığımda Tuğçe minik bir çığlık kopardı.
''İnanamıyorum Rüya üstüne tam olmuş ve o kadar yakışmış ki tıpkı bir peri gibi oldun.''
Birbirimize gülümsedikten sonra aynanın karşısına geçtim. kendime bakar bakmaz gözlerim doldu. Çünkü ben kendi üstümde hiçbir şeyi beğenmezdim. Ama bu... Bu elbise benim hayallerimden fırlamış ve bir tasarımcının elinden çıkmış gibiydi.
Şimdiye kadar fiyatına henüz bakmamıştım. Fiyatına bakınca çok şaşırdım. Böyle bir elbise nasıl olur da bu kadar uygun olabilirdi. Sonradan öğrendim ki üzerimdeki beden mankendeki bedendi. Yani son kalan ürün oydu ve dolayısıyla güzel bir indirim yapılmıştı.Terzi ile uğraşmayacak olmak beni çok sevindirmişti.
Tuğçe ile mutlu mutlu ayrıldık mağazadan. Beni evime bıraktı. Eve gelir gelmez ablam ve annem için bir daha giydim. Ahh iki sulugöz insana yapılmaması gereken birşeydi.
Yatağıma yatar yatmaz uyudum ve kendimi bambaşka bir dünyada buldum.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gözlerini kapat ruhunu aç...
Gözlerini kapat ruhunu aç...-Ne yaparsam yapayım uyanmıyor Ender başta oyun oynuyor sandım ama hayır değil.
-Sakin ol Fatma derin uyuyor belli ki bide ben bakayım.
........-Ender hemen taksi çağır hastaneye gidelim normal değil bu.
-Rüya? Rüya kızım aç gozlerini???
............................
Kocaman bir unicornun tepesinde bulutları dolaşıyordum. Sanki kocaman bir hayal aleminde yaşıyor gibiydim. Renkler çok parlak heryer cıvıl cıvıldı. Ne istesem anında oluyordu. Şekerler oyuncaklar prenses kıyafetleri...
Bir anda babamı aşağıdan bana seslenirken gördüm.
Ne dediği anlaşılmıyordu ama çok telaşlıydı.Yanına indim atımla ve babam şaşkın gözlerle bana baktı.
-Baba bak bu bir unicornn
-E-evet kızım görüyorum. Hadi şimdi seninle bir oyun oynayacağız tamam mı?
-Tamam babacığım ne oynayacağız?
-Benimle birlikte tekrar et oyunu.RUHUNU KAPAT GÖZLERİNİ AÇ
RUHUNU KAPAT GOZLERİNİ AÇ.---------------------------------------------------
Bir anda yatağımdan fırladım. Nefes nefese kalmıştım. Soluklarımı kontrol altına almaya çalışırken gördüğüm rüyanın yaşanmış bir olay olduğunu hatırladım. Çok küçüktüm ve mükemmel bir rüya görmüştüm. Uyandığımda annem başımda ağlıyor babam ise yanımda uykudan yeni uyanmış bana bakıyordu. Anlam verememiştim ve çok geçmeden tekrar uyumuştum.
Peki yıllar sonra neden böyle bir rüya gördüm?
Acaba anneme sorsam hatırlar mı?
Saate baktığımda sabaha karşı 5 olduğunu gördüm. Tekrar uyumam imkansızdı zaten bugün okulda mezuniyet töreni vardı. Kendime bir kahve yaparak güne başlamaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTRAL KRALİÇE
General Fiction''Babam öldüğünde henüz 17 yaşımdaydım. O zamanlar bunu atlatmak çok zordu.Ama sen bana bunca acıyı boşuna yaşadığımı mı söylüyorsun? Demek sadece bir cümle ile astral seyehate çıkıp onunla tekrar karşılaşma şansım vardı. Dahası onun orada kurduğu b...