''Yani Altin, cidden bunu yapmak istediğine emin misin?'' Gözlerimi sabit tuttuğum noktaya daha çok odakladım ve beni günden güne boğan düşüncelerimin açılmasına izin verdim. Daha okulu bırakıp bırakmama konusunda emin değildim fakat en kolay yolu seçip, gitmek istiyordum. Evet, yaptığım resmen cehaletten ibaretti fakat bir yandan da annemin son isteğiydi. Annemin neden araştırmamı istemesini anlayamamıştım. İsmimin anlamını ne annem, ne de sorduğum hiç kimse bilmiyordu.
''Önemli bir şey olmasa araştırmamı istemezdi.'' dedim fısıltıyla. Ve bir yandan da, Eslem'in beni duymadığını umarak.
''Sen beni dinlemiyorsun ki.'' Eslem ailesine, yani amcamlara oranla çok iyi bir kızdı. Eslem ne kadar çok onlarda kalmamı istese de, amcamların beni istemediğini biliyordum. Bu yüzden kendi ayaklarım üzerinde durmaya çalışmak, ne kadar zor olsa da bana daha cazip geliyordu.
''Özür dilerim. Kararlıyım.'' dedim ve gülümsedim. Eslem koluma girip, kafasını omzuma koydu.
''Seni özleyeceğim Altin.'' Derin bir nefes aldım ve son kez okuluma baktım. Oturduğum banktan kalktım ve Eslem'e sarıldım. ''Seni özleyeceğim.'' dedim kollarımı etrafında daha çok sararak. Bu okulda veda edeceğim başka kimse yoktu. Sırt çantamı tek omzuma daha çok sabitledim ve Eslem'in kollarından ayrıldım.
''Kendine iyi bak.'' dedim ve çıkış kapısına doğru yürümeye başladım. Okulun bekçisi bana gülümseyip, kapıyı açtı. Dışarıya çıktıktan sonra kapı kapanırken Eslem'e el salladım. Gerçekten onun saflığını, bana Altin demesini özleyecektim. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Nefesimi sesli bir şekilde dışarıya bıraktıktan sonra annemin yazdığı notları almak için eve gitmeye karar verdim.
***
Annem ve babamı kaybettiğimden sonra her şey bana anlamsız gelmeye başlamıştı. Şarkılar, insan sesleri, derslerim, arkadaşlarım hatta kendi benliğim bile bana anlamsız geliyordu. Annem araştırmamı istiyordu. Direk gerçeği söylemek yerine, araştırmamı istemişti. Çok karmaşıktı. Ölmeden birkaç gün önce bana küçük bir mor kutu vermişti ve 'Bunu ben öldüğümde açmanı istiyorum' demişti. Açtığımda ise bir sürü notlarla karşılaşmıştım. Hepsini sıraya koymak ve birbirleri arasında çelişki kurmak gerçekten zor olmuştu. Fakat bunları yaptığımda, annemin sırayla gitmemi istediği adreslerle karşılaşmıştım. Sanki öleceğini hissetmişti.
Cidden, annemin ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Bunları neden bana yazdığını, bu zamana kadar neden bana bunlardan bahsetmediğini merak ediyorum. Notları sırt çantama koyduktan sonra saçımı bir kez daha tarayıp, dışarıya çıktım. İlk adres buraya yaklaşık yarım saat kadar uzaktaydı. Kulaklığımı taktım ve otobüs duraklarına ilerlemeye başladım. Otobüs durağında benimle birlikte biri yaşlı ve biri genç olmak üzere iki kadın daha vardı. Birkaç dakika sonra ise küçük bir kız ve annesi olduğunu umduğum kadın da durağa yaklaştı. Artık ne kadar rahatsız edici bir şekilde baktıysam küçük kız annesine beni gösterdi. Annemle ilgili bir anı hafızamı yokladığında gözlerimi kapatıp, hatırayı silmeye çalıştım. Hiç değilse otobüs gelmişti ve ben hatıralarımla baş başa kalmamıştım. Otobüse binip, akbili bastıktan sonra en arka sıraya ilerlemeye başladım. En arka koltuklardan birine oturduktan sonra kendimi şarkının sözlerine odakladım. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra yazılan adrese geldiğimi umarak, otobüsten indim. Notu cebimden çıkardıktan sonra adrese tekrar göz attım. Biraz daha yürümem gerekiyordu.
Biraz daha yürüdükten sonra eski eşyaların satıldığı bir dükkânın önünde durdum. Adrese tekrar baktığımda, tam olarak burası tarif ediliyordu. İçeri girdikten sonra etrafa göz gezdirdim. Şu anlık dükkânda benden başka kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toz
ActionBir avuç toz, etrafa ihtişamlı bir görüntü yaydı. O zamandan sonra kötülük iyiliğe, iyilik ise kötülüğe dönüştü.