Çok konuştuğum için bana uyku hapı veren bir manyak tarafından kaçırılmıştım.
Evet. Yolda ona ettiğim hakaretler, küfürler ve sürekli mızmızlanmam yüzünden bana uyku hapı veren, eğer içmediğim takdirde de saçlarımı kısacık keseceğine dair beni tehdit eden bir manyağın elindeydim. Bu odaya, bu yatağa nasıl geldiğime dair hiçbir fikrim yoktu. Bu sefer daha küçük bir odada, sert bir yatağın üzerindeydim. Değişmeyen tek şey, ona karşı olan nefretimdi.
Kapı kilidi oynamaya başladığında toparlandım ve yataktan kalktım. Şimdiden onun kafasına fırlatabileceğim bir şey var mı diye etrafa bakmaya başlamıştım. Hiç değilse konsolun üstünde bir bardak ve bir gece lambası vardı. Kapı kilidi açıldı ve daha sonra tam olarak karşımda belirdi. Siyah pantolonu, üzerine yapışan siyah tişörtü ile gözlerinin rengini saklamaya çalışır gibi bir hali vardı. Ondan ne kadar nefret etsem de, onu renkli bir şeylerle görmek isterdim.
''Uyurken daha çekilebilir oluyorsun.'' dediğinde kaşlarımı çattım. Bana zorla uyku hapı içirmesi yetmemiş gibi bir de karşıma geçip, benimle dalga geçiyordu. Ondan her söylediği cümleden sonra daha da nefret ediyordum. Kaşlarımı çatmaktan başka hiçbir tepki vermedim. Kapıyı biraz daha açtıktan sonra kolunu, kapı kulpunun üzerine yasladı.
''Senden nefret ediyorum.'' Uzun süredir söylemek istediğim cümleyi söyleyebildiğim için çok rahatlamıştım. O alaycı gülüşünü yüzüne yerleştirdikten sonra kolunu kapı kulpundan çekti.
''Ben de, güzelim.'' Duygularımızın karşılıklı olmasına se... Bir dakika, o bana daha demin güzelim mi demişti? Güzelim. Gü-ze-lim. Güzel olan kişi.
Bu herif benimle dalga geçiyordu.
Bir adım attıktan sonra bütün sinirimi yüzümde yansıtmaya çalıştım. Konsolun üstündeki bardağı aldıktan sonra ona doğru fırlattım ve ''Bana güzelim diyemezsin!'' diye bağırdım. Bardağı ona bu kadar kısa mesafeden nasıl isabet ettiremediğim için, kendime gerçekten şaşırmıştım.
''Neden, güzelim?'' Bu sefer güzelim lafını daha çok vurgulamıştı. Bir adım daha attıktan sonra bu sefer de gece lambasını elime aldım fakat kablolarla prize bağlı olduğu için ne kadar çekersem çekeyim lambayı bir türlü fırlatamadım. Bu sürede de o, bana yaklaşmıştı. Lambayı bıraktım ve geriye doğru ilerlemeye başladım. Gece lambasını bir hışımla kablolarından ayırdıktan sonra bana doğru ilerlemeye başladı. Korkuyordum, hem de hiç olmadığım kadar çok korkuyordum. Elinde gece lambasıyla bana yaklaşan bir katille aynı odadaydım.
***
Kolumda bir el var.
Kolumda bir el hissediyorum.
Gece lambası.
Başım acıyor.
''Uyanıyor sanırım.'' Ve bu ses.
Gözlerimi yavaşça açmaya başladığımda, karşımda onu ve Semih'i gördüm. Bana hiç olmadıkları kadar değişik bakıyorlardı. En son hatırladığım şey o çakma mafya babası, manyak abi bozuntusu herifin bana gece lambasıyla doğru yaklaşmasıydı.
Bir hışımla yatakta doğrulduğumda, Semih ve o manyak şaşırmıştı. Yataktan kalktıktan sonra yerde kırılmış olan gece lambasına baktım. Gerçekten onu benim kafamda kırmış olamazdı dimi? Ya da olabilirdi, hiçbir şey hatırlayamıyordum.
''O manyak kafamda bu gece lambasını kırdı!'' diye bağırdığımda gülmeye başladı. Semih ise ciddiliğini koruyordu. Bu adam neden hiçbir şeyi ciddiye almıyordu? Her şeyle dalga geçen bir yapısı vardı.
''O gece lambasını senin kafanda falan kırmadım salak, yere attığımda korkudan bayıldın.'' dediğinde duvarla bütünleşip, yok olmak istedim. Şu an düştüğüm durum çok utanç vericiydi. Onlara bağırdığım yetmemiş gibi, bir de korkudan bayılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toz
ActionBir avuç toz, etrafa ihtişamlı bir görüntü yaydı. O zamandan sonra kötülük iyiliğe, iyilik ise kötülüğe dönüştü.