2 Yıl Önce Bugün
Annemle salonda oturmuş abimi bekliyorduk. Babam bizi terk ettiğinden beri geceleri içip içip gelirdi abim. Annem yine ağlamaktan gözleri şişmiş bir halde evin içinde dolanıyordu telaştan. Abim her ne kadar onu suçlasada babamın gidişinden, o asla abime kızmazdı. Birden kapının açılmasıyla o tarafa döndüm. Abim gelmişti. Annem koşarak kollarını abimin boynuna dolayıp onu kendine çekti ve 'Yavrum' diyerek başını öptü. Abim ise annemi iterek düşürme seviyesine getirdi. Son anda tuttum annemi. Annem tekrar abimin yanına gitti fakat abim bu sefer onu öyle itti ki annemi tutamadan yere düştü ve kafasını masanın kenarına çarptı. Hafif kan geldiğini görünce çıldırdım. Abimin karşısına geçip;
"Yeter lan yeter. Her şey için annemi suçluyorsun. Ne istiyorsun kadından? Babamın bizi bırakması onun suçu değildi. Anla artık bunu. Senin öve öve bitiremediğin baban bizi öz çocuklarını ve karısını bir fahişe için bırakıp gitti lan." dedim.
Abim ne dersem diyim ikna olmadı. Arka cebine uzandığında karşısındaki aynadan silahın yansımasını gördüm. Silahı anneme doğrultarak tetiği çekti. Annemin yanına koşarak gittiğimde karnından vurulmuş olduğunu gördüm. Kafasını kollarımın arasına alıp gözyaşlarımı özgür bıraktım. Annem ise gözlerimin içine son kez bakarak 'Kızım' demişti. Canımdan çok sevdiğim kadın kollarımın arasında ölmüştü...
Bugün
Devrim herkesten sakladığım özelimi bağırarak hiç tanımadığım bana 'Esrarengiz' lakabını takan birine anlattığı için ona kızmıştım. Ama kolay geçerdi benim sinirim. Hastalığım dolasıyla. Ben hastalığım nedeniyle bazı duyguları unuturum. Şu an öfkeyi unutmuş durumdayım. Bu yüzden kimseye kızamıyorum. Bugün olanlara gelirsek olan kötü olaydan sonra biz eve dönmüştük. Daha doğrusu ben kızları eve bırakmış ve bara geri dönmüştüm. Ama bu sefer Selim abiye burada şarkı söylemiyceğimizden haberdar etmek için gelmiştim. Selim abinin yanına gidince bana şu bitmeyen özürlerini sundu. Bende olayı uzatmayarak 'Problem değil' deyip geçiştirdim. Tam bardan çıkacakken Emir kolumdan tutup barın biraz ötesindeki bankların yanına götürdü. Çimenlerin arasındakine oturdu ve benimde oturmamı işaret etti. Ne söyleyeciğini merak ettiğim için oturdum.
"Ben... Pardon. Öyle hassas bir konu olduğunu bilmiyordum. Bir daha olmaz." dedi.
"Bu bir özür müydü?" diye soruyla karışık bir cevap verdim.
"Ben kimseden özür dilemem. Sadece yaptığım yanlıştı bunu kabul ediyorum. Hadi yine eskisi gibi nedensiz yere düşman olalım. Var mısın Esrarengiz?" dedi elini bana uzatarak. Bunun bir özür olduğu çok belliydi sadece kabul etmiyordu. Olayı fazla uzatmadan;
"Kitaplarımla alay etmeyi kes pislik." diyerek cevabını kabul etmiş oldum.
Elçin'den,
Kutay'ı her gördüğümde geçmişim aklıma geliyordu. İstemsizce gözüm doldu.. unuttum sanıyordum bu tüm olanları. Ama lanet olsun ki Kutay bana her şeyi tekrardan hatırlattı.
3.5 hafta önce,
Kerem'den kurtulmaya çalışırken, Kuzey denen piçin adamlarına yakalanmıştım.
Hayatımı zehir etmişti bana Kuzey denen pezevenk.
"Ooo kimler burdaymış.." diyen Kuzey yanıma yaklaştı. İşte şimdi çıkmaz sokaktaydım.
"Beni rahat Bırak artık pislik!" Diye bağırdım.
Piç bi şekilde kahkaha atarak,
"O yangının senin çıkardığını unuttun galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZLAR
Teen FictionSadistliğe müziğe ve iyiliğe kendini adamış 3 kız ve onların hayatını değiştirecek olan 3 erkek. Bu hikayede değişecek olan kızlar değil erkekler. Sevdiği kızlar için canını verebilecek erkekler...