Ömer denen garip kişilik dört gündür beni beklediği yere gelmiyordu. Artık gelmez diye düşünürken
"Günaydın"
Dedi neşeli bir ses tonuyla. Sesin geldiği yöne dönüp onu gördükten sonra bozuldum. Ne zaman vazgeçecekti. Ağzımı açmadan tekrar önüme döndüm ve okula doğru adımlamaya devam ettim. Hızlıca adımlayarak yanıma vardığında
"Bir günaydın dersin diye düşünmüştüm" dedi.
"Yanlış düşünmüşsün" diye cevap verdim gözlerine kızgın kızgın bakarken.
Omuz silkti ve benimle birlikte yürümeye devam etti. Bu kısa konuşma dışında yine hiç konuşmamıştık. Yine okula varmaya yaklaştığımız esnada beni beklediği yerde durdu. Ben durmadan ve hiç bir şey söylemeden okula doğru yol aldım. Gitmiştir diye düşünüp arkama baktığımda hala oradaydı, gitmemişti, yüzündeki garip ifadeyle bana uzun uzun baktı. Ben de ona bakmayı bırakıp okula girdim.
Sınıfımın bulunduğu kata geldiğimde Cansu ve Yavuz sohbete dalmış dikiliyorlardı. Cansu beni görünce
"Günaydın fıstık"
Dedi ve yanaklarıma yapışıp sulu sulu öptü. Yavuz garip bir şekilde bize bakarken
"Tanımasam bu kız sana aşık sanacağım"
Dedi Yavuz'un bu sözü üzerine hepimiz kahkaha atarak güldük. Yavuz uzun boylu, esmer, tatlı mı tatlı bir insandı. Ayrıca çok eğlenceli bir kişiliğe sahipti.
"Ne oldu kıskandın mı canısı"
Dedi Cansu muzur bir gülümseme takınırken. Bu ikisi arasındaki diyaloglar bana fazlasıyla eğlenceli gelir, beni her seferinde gülümsetirdi. Hocanın koridorda görünmesiyle sohbeti bırakıp sınıftaki yerimizi aldık. Uzun ve yorucu ders saatlerinin ardından Cansu ve Yavuz'un teklifini kabul ettim ve birlikte bir şeyler yapmaya karar verdik. Sinema, karaoke ve koca dilim pasta yeme yarışından sonra
"Geç oldu gidelim artık yoksa bu gece gülerek öldü diye haberimi yapacaklar"
Dedim Cansu'da ;
" Yavuz bırakır bizi odun değil ya bunu düşünür herhalde" dedi sırıtarak.
"Sana bu kadar katlanmak yetti çirkin Betty hiç bekleme" dedi. Çirkin Betty dediğine bakmayın Cansu omuzlarından dökülen açık kahverengi saçları, bal rengi gözleri, inci gibi dişleriyle oldukça güzel ve çıtı pıtı bir kızdı.
Biz hala sohbet edip gülüşürken Yavuz arabasını alıp geldi. Önce beni evimin olduğu mahalleye bıraktıktan sonra tüm ısrarlarına rağmen eve kadar zahmet etmemesini, kendim gidebileceğimi söyleyip arabadan indim. Tam evimin önüne vardığım esnada bir ses -yine onun sesi- irkilmeme sebep oldu.
"İyi geceler karagöz"
"Ne işin var senin burada, ne istiyorsun benden vazgeçmeyecek misin yeter ya" dedim kızgın çıkan sesimle .
"Korkutmak istemedim sadece bugün birlikte eve yürümedik"
"Bunu kendine görev falan edinmedin umarım"
"Hobi diyelim"
"Şimdi uzaklaş evimin etrafından"
Deyip apartmana girdim ve kapıyı kapattım. gerçekten korkmuştum. Bu hasta beyinli adamın derdi neydi böyle aniden karşıma çıkmış bide ukala ukala konuşmuştu. Onu umursamamam gerektiğini, hasta bir beyne sahip olduğunu kendime hatırlatıp sakinleştim. Duşumu alıp kendimi yatağımın yumuşak kollarına bıraktım.
Yorucu ve çok eğlenceli bir gün geçirmiştim. Aklıma Ömer denen garip kişiliğin bana "karagöz" demesi takılmıştı. Bu adamın derdi ne diye düşünmeye başlarken aklıma benden ne istediğini öğrenmem gerektiğini not ettim ve kulaklığımı takıp kendimi çalan müziğe verdim. Ağır ağır şarkıya eşlik ederken bir yandan da yarın ilk dersimin olmayışı aklıma gelince rahatladım ve hemen uyumam için bir sebep bulamadım. Sonra yatağımdan kalkıp serin serin esen rüzgarın içeri girdiği balkon kapısını açıp çıktım. Gecenin sessizliğinde kulaklığımdan gelen sese kendimi kaptırdım ve İzmir'de Eymen'le, Furkan'la, Gamzeyle olduğumu, annemle babamın yanında olduğum günleri hayal ettim ve gülümsedim. Kafama koymuştum seneye her şeye rağmen onları yanımda istiyordum bir seneyi daha onlardan uzakta, yalnız geçirmek fazlasıyla bana yetmişti. Sonra Yavuz ve Cansu'ya haksızlık ettiğimi düşünerek onlarla da eğlendiğimi fakat diğerleri gibi olamayacağımızı düşündüm. Kendimi derin düşüncelerden kurtarıp saate baktım gece yarısını biraz geçtiğini fark edip uyumaya karar verdim . Müziği kapattım,telefonumu komodinin üzerine bırakıp yatağıma girdim. Art arda gelen whatsapp mesajlarımı kontrol etmek için telefonu elime aldım.
Kimden : gülücük"Iyi geceler ballı kurabiyem :D "
Gamzenin attığı mesaja bakıp gülümserken bende ona mesaj atmak yerine whatsapptan sesli mesaj yolladım.
Kime : gülücük
"Iyi geceler güllü lokumum :) dediğim ses kaydını yolladıktan sonra Eymen'in mesajını açtım.
Kimden : odunsu
"Iyi geceler :) Bak bu sefer önce ben davrandım "
Kime : odunsu
"Iyi geceler olsun çok bilmiş :P "
Kimden : odunsu
"Abiye çok bilmiş denmez sabah taş olupta yataktan doğrulamazsan görürsün :) ayrıca o dil de gözümden kaçmadı. "
Kime : odunsu
"Her eve lazım bu abiden :) "
Eymen'e mesajı yolladığım sırada yeni mesaj yazısını gördüm ve hemen mesajı açtım.
Kimden : ablasının yakışıklısı
"Hala yakışıklı olan kardeşinden ablaların bitanesine iyi geceler :D "
Kime : ablasının yakışıklısı
"Ablasından hep yakışıklı kalan kardeşine bol sulu bir öpücük. Ayrıca iyi geceler :) "
Furkan'la genelde rutin hale gelen bu cümleleri söylemeden konuşamazdık. Her cümlesinde beni özlediğine ve yakışıklılığına vurgu yapmadan duramazdı. Öyle ki telefonuma kendi numarasını ablasının yakışıklısı diye kaydetmişti. Hayatımın vazgeçilmez üç elemanıyla mesajlaşmayı kesip kafamı yastığa gömdüm ve uyudum. Onlarla her konuşmamdan sonra onlara ne kadar bağlı olduğumu hissediyordum.
multimediada Zeynep var :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Teen FictionHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...