Saudade

212 14 2
                                    

" Bunlar on dördüncü masaya."

Emir'in sesiyle etrafta gezdirdiğim gözlerimi çekip siparişleri aldım bar bölümünden.

Sigarayla karışık alkol kokusundan dolayı hafif bulanan midemi görmezden gelerek siparişleri masaya bıraktım.

" Başka bir isteğiniz var mıydı?"

Müşterilerden hayır cevabını alınca beklemeden beni çağıran diğer masalara yöneldim.

Yaklaşık iki buçuk haftadır eski çalıştığım yerde tekrar işe başlamıştım. Patronum gamsız olduğu için, biraz da eleman eksikliğinden dolayı sorgulamadan işe devam etmeme izin vermişti. Emir ne kadar ısrar etse de ona yük olmamak için hem de evdeki bunaltıcı sessizlikten kurtulmak için kendimi yine burda bulmuştum. Şikayetim de yoktu gerçi, içimdeki sıkıntıdan bu şekilde kaçabiliyordum biraz da olsa.

" Hoşgeldiniz, ne istersiniz?" Masadaki yüzler sohbetini kesip bana baktıklarında zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdim bende.

" Bize ne öneriyorsan onu getir yavrum."
Sağımda kalan adamın hitabıyla yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tutarak başımla onaylayıp hızla bar bölümüne geçtim.

" Karışık bir şeyler hazırlasana kardeşim." Başka bir siparişle oyalanan Emir bana bakmadan onayladı söylediğimi.

" Hazırlarım şimdi." Kısa bir an yüzüme bakıp " Yorulduysan ben götüreyim?"

" Yok iyiyim böyle, birazdan sigaraya çıkarım zaten."

Başımın ağrısıyla alnımı ovup masaya yaslandım. Gözümü kapattığım an önüme düşen mavi gözlerle büyük bir oflama bıraktım. İçimdeki sıkıntı geçmek bilmiyordu, sebebinin Pars olduğunu bilsem de görmezden geliyordum.

Onu en son üç hafta önce görmüştüm, evden ayrıldıktan sonra bütün yaşadıklarımı sorgulatacak bir boşluk bırakmıştı ardında. İzlenildiğim hissi hep vardı ama ona dair tek bir iz de yoktu. Bir süre sonra kendi kuruntum deyip düşünmemiştim o ihtimali de. Aniden hayatıma dahil olup yine aynı şekilde çıkmıştı.

" Hazır kardeşim." Emir'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp siparişleri aldım.

Az önce ayrıldığım masaya siparişleri dağıtırken koluma dokunan el ile elimdeki son içeceği de bırakıp sağıma döndüm. Yüzüme çapkın olduğunu düşündüğü bir bakışla bakan adamla gözlerimi devrimemek için yüzümü ifadesizce tutup "Buyrun?" dedim sorgular bir ifadeyle.

" Bu kadar mı?" Gevşek gevşek sırıtan adamın söylediğiyle siparişlere baktım eksik bir şey var mı diye, yoktu.

" Başka ne istersiniz?" Dememle masadaki diğer iki adamın gülmesiyle kolumu kendime çekip doğruldum. Tam da sırasıydı, ben de kimi dövsem de rahatlasam diyordum.

" Komik çocuk." İçmeden nasıl sarhoş olunur anlamıştım şimdi.
Sırıtmasına ara vermeden tekrar koluma uzanan eline izin vermeyip uzaklaştım. Kaşlarını çatıp bana bakmasıyla bela çıkmasın diye aynı zoraki gülümsememi takıp "Diğer müşterilerle ilgilenmem gerek. İyi eğlenceler size." Deyip arkamı dönmüştüm ki tekrar beni tutan kolla gözlerimi kapatıp derince nefes aldım.

Midemin bulantısı artmışken kendimi zor tutup kolumu tutan adama döndüm.

" Biraz da bizimle mi ilgilensen hı?
Hem diğer müşterilerle ilgilenenler var." dedi etraftaki diğer çalışanları göstererek. Midemin bulantısına bir de baş dönmesi eklenince karşımdaki adamdan kolumu çekmeye çalıştım burdaki havadan uzaklaşma ihtiyacıyla ama kolumu daha çok sıkmasıyla uzaklaşmak yerine sendeledim. Düşmemek için elimi masaya dayadığımda belime dokunan elle irkilip sertçe ittim kolunu.

Nefesini TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin