*DÜZENLENDİ*
Aden:
Birkaç dakikalığına tuvalete gitmiştim ama geri döndüğümde Hira yoktu. Ne kadar arasamda telefonu kapalıydı. Burada daha fazla mal gibi kalmamak için hazırlanmaya başladım. O anda belime sarılan ve kulağıma fısıldanan sözlerle irkildim.
-"Beni özledin mi?" Hemen belimdeki kolları ittim ve
-"Sen kimsin de seni özleyeceğim be!" diye bağırdım. Arkamı dönmemle pişman olmam bir oldu. Şuan karşımda Murat Arısoy duruyordu. Bana şaşkınlıkla bakarak
-"Ço-Çok Özür dilerim. Ben biriyle karıştırdım," dedi. Olsun canım ben o kişi olurum.
-"Önemli değil." Elini uzatarak
-"Ben Murat," dedi. Uzattığı eli sıkarak
"Bende Aden," dedim. Tam yanından gidecekken
-"Tanıştığımıza çok memnun oldum Aden. Sana bir şeyler ısmarlayabilir miyim? Hem özür dilemiş olurum?" dedi. Ona doğru dönerek hafifçe başımı salladım.
Hira:
İklim gittikten bir süre sonra yanımıza geldi ve o adamla bir şeyler içmeye gideceğini söylemişti. Ne kadar karşı çıksam ve tehdit etsem de gitmişti. Evde döveceğim haberi yok! Aden çantasını alarak
-"Ben lavaboya gidiyorum," dedi. Tek kaşımı kaldırarak
-"Niye?" dedim.
-"İçtiğim suyu özgürleştireceğim Hira," dedi. Şaşkınlıkla
-"Ne?" dedim. Ne diyor bu mal?
-" İşeyeceğim Hira! Tamam mı?"
-"Ha! Tamam git," dedim ve önüme döndüm. Aden gittiğinde yanıma bir adam geldi ve
-"Merhaba," dedi. Başımı çevirmeden
-"Hı hı. Merhaba," dedim.
-"Tanışabilir miyiz?" Bu kez bakışlarımı ona çevirdim. Tek kaşımı kaldırarak
-"Yo! Gerek duymuyorum," dedim. Adam sırtımda elbisenin açık bıraktığı yerlere dokunarak
-"Hadi güzelim. Nazlanma," dedi. Bu ne amına koyayım?! Dernek dernek değil, kerhane! Hızla eline vurarak
"Defol git lan. Uğraştırma beni," dedim. O anda bana daha da yaklaşarak
-"Beraber gidelim güzelim. Tadına bakmak isterim," dedi. Tam suratına tokat atacakken aniden üzerimden çekildi. Uraz Karal beni taciz eden adamı ensesinden tutup yere fırlattı. Sonra birkaç adama işaret ederek yerdeki adamı almalarını ima etti. Sonra beni kolumdan sürükleyerek dışarıya çıkarttı. O kadar korkmuştum ki ağzımı açamıyordum. Beni zorla arabaya bindirdiğinde etrafımızı gazeteciler sardı. Uraz cebinden yüklü bir miktar para çıkardı ve birine vererek gazetecilerin dağılmasını söyledi. Gazeteciler dağıldığında hiç bana bakmadan arabayı çalıştırdı ve son hız sürmeye başladı. Merakıma yenik düşerek
-"Nereye götürüyorsun beni?" dedim. Hiçbir şey söylemeyerek elini uzattı ve
-"Telefonu ver," dedi. Başımı iki yana sallayarak
-"Hayır. Önce soruma cevap ver," dedim. Bana döndü ve dişlerini sıkarak
-"Sana. Telefonu . Ver . Dedim." dedi. Korkuyla çantamdan telefonu çıkardım ve uzattığı elinin içine bıraktım. Alayla gülerek camı açtı ve tam telefonu atacakken
"Yo! Yo! Yo! Hayır! Iphone 6 Plus o boru değil!" dedim. Dediğime gülerek telefonu camdan dışarı attı. Şaşkınlıkla çığlık attım ve bende onun arabaya girerken vitesin bulunduğu kısma koyduğu telefonu alıp camdan attım. Ağzı şaşkınlıkla açıldığında dil çıkartıp
-"Benim Iphoneme karşılı , senin Note 4'ün," dediğimde açılan ağzını kapatıp yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirerek önüne döndü ve yola bakarak
-"Benim için hava hoş. Kimse bize ulaşamayacak," dedi. Gözlerimi dışarı fırlayacak kadar pörtleterek
-"Ha! Hay ben beynimi si-" derken kendimi frenliyerek
-"Seveyim." dedim. 'İşte şimdi sıçtın!' diyen iç sesime kafa sallayıp başımı cama yasladım ve olacakları bekledim.
İklim:
Kızlara çoçukla bir şeyler içmeye gideceğimi söyledim. Her ne kadar Hira'nın tehtitlerini umursamıyormuş gibi yapsamda evde sikeceğini biliyordum. Hemen aşkımın yanına gittim. Biliyorum o benim sevgilim değil ama ileride olmayacağı anlamına gelmiyor. Önünde durup gülümseyerek
-"Gidebiliriz," dedim. Kafa sallayarak önümden yürüdü ve çıkışa yöneldi. Arabanın önünde durduğumuzda kapıları açmasıyla öne oturdum ve kemerimi taktım. Ona dönüp.
-" Nereye gidiyoruz?" dedim.
-"Sürpriz " dediğinde
-"Ama senin değil , benim seni götürmem gerekiyordu." dedim dudağımı büzerek. Kafasını bana çevirip
-"O halde bu seferki benden olsun," dedi göz kırparak. Mavi gözlerinde boğulduğum sırada önüne döndü ve arabayı çalıştırıp, gazı kökledi.
Seni yerim ama ben yıfrım! Bir dakika bir dakika senin adın ney tatlı şey ? Kafamı ona çevirip
-"Adın ne?" dedim.
-"Doğan. Senin ?" dedi. Gözlerini yoldan ayırmadan cevapladığı sorumu bende yola bakarak cevapladım.
-"İklim..."
Aden:
Arabaya bindiğimiz de ikimiz de sessizdik. Sessizliği bozmak amaçlı radyoyu açtım. Bir kaç kanal değiştirdikten sonra Arctic Monkeys - Do I Wanna Know şarkısını duydum ve durdum. Şarkıya eşlik etmeye başladığımda Murat gülümseyerek bana baktığı sırada bende ona dönüp merakla
-"Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Çarpık bir gülümsemeyle
-"Bana," dediğinde şaşırarak
-"Na-Nasıl yani? Saçmalama!" dediğimde kahkaha atarak
-"Şaka. Şaka. Dibek kahvesi içmeye gidebiliriz. Tabi istersen," dedi. Usulca başımı sallayarak
-"Olur" dedim.