Bir günün daha sabahı... Bir gecenin gündüze kavuşmak için çırpınıp durduğu bir vakit daha... Ahh tamam gün alabildiğine ihtişamlıydı belki de lakin odamın kasvet kokulu bucaklarını neden bu kadar seviyordum ki? Belki dee yatağımı uykumu ve daha birçok etmeni bir kaçış olarak görüyordum. Bunca düşüncenin arasında annemin tiz çığlıklarıylaa" Seda yeter artık şu odandan bir çık da az iki muhabbet et bu ne hal canım?" Sesiyle darmadağın oldu tüm düşüncelerim . İstemsizce bir pekiyle kapattım ardından annemin o sitem dolu sözcüklerini ve kendimi bir kaçış noktasından başka bir kaçış noktasına atıverdim. Bahçeye çıkarken annem kastının birlikte vakit geçirmek olduğunu söylese de hiç oralı olmadım . Bıkmıştım artık hayatımda insan yüzlerini dahi görmek istemiyodum. Nefretle bakmam etrafa negatif enerjiler saçmam e en nihayetinde de yalnız kalmak istemem bu son aldığım darbeden olmuştu ve ben bunun bilincindeydim.
Aldatılmak... Dile kolay. Yazarların satırlarında dramatik bir şekilde ele alması gibi bir şey değildi bu ya da şairlerin mısralarında sitem etmesi de değildi. Bu yaşandıktan sonra ancak anlaşabilen talihsiz bir olguydu ve ne yazık ki daha 25 yaşında bu olguyu hayatımdaki ilk erkekten yemiştim yaralıı buhran içerisindee ve bir o kadar daa intikam duygusuyla doluydum. Bu düşüncelerle bahçedeki sarımtırak halının üstüne uzanıverdim. Gökyüzü ne de berraktı. Her şey alabildiğine güzel.Peki ya ben? Neden bu kadar aciz ve eksik hissediyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derindir Yaralar Tarife Lüzum Yok
Teen FictionHerkesin var yarası... Bu kaçıncı dereceden bir yara ki merhemi yok ? Yahut var da nerelerde gizlenmiş ki ulaşmaya mecalim yok ? Aşk mı? O kavrama ne zaman değmeye çalışsam içimden bir yerler kan revanla doluyor gönlümün o uçsuz bucaksız sokaklarınd...