14

115 22 15
                                    

Wooyoung'un beklediği gibi kafe bugün çok kalabalıktı. Sınav stresini atmak için gelenler yoğunluktaydı. Çalıştığı yer zaten oldukça popüler bir mekandı. Hem okula yakındı hem de büyük bir yerdi.

San ile aynı bölümde değillerdi ama sınav haftası boyunca onu görmüştü. San onu görseydi şaşırabilirdi. Sadece kafede denk geliyorlardı, San onu okulda hiç görmemişti. Bu tamamen Wooyoung'un sebep olduğu bir şeydi. Takıldığı birileri yoktu. Kampüste takılmazdı, sadece bazen içeride bunalıp kötü olduğunda çıkıp kafa dağıtmak isterdi. Tam da o zamanlarda San'ı görürdü. Bir tesadüften fazlasıydı. Onun varlığını uzaktan bile hissedebiliyordu, şaka değildi bu. Aynısı kafeye girdiğinde de oluyordu. Biri sipariş vermek için yanına gelene kadar, içeri giren kimseye bakmazdı Wooyoung. Ama San'ın varlığını hissettiğinde hemen başını kaldırır, gözleri onu arardı.

Tam şu an olduğu gibi.

Yavaş yavaş yaklaşıyordu, Wooyoun'un kalp atışları ise San'ın adımları aksine hızlıydı.

"Kolay gelsin."

"Teşekkürler, ne istersin?"

Her zamanki gibi sakin bir şekilde konuşmaya çalışıyordu. Pot kırıp kendi isteği dışında bir şeyleri belli etmek istemiyordu. San normalde hep aynı şeyi sipariş ederdi. Bir dilim çikolatalı kek ve bir bardak vişne suyu. Bugün aynı şeyi sipariş vermeyecekti. Gözleri bütün yiyeceklerin üstünde geziyordu, Wooyoung böylece onu uzun uzun izleyebilmişti.

"Ne önerirsin? Bugün farklı bir şeyler denemek istiyorum."

"O zaman sürpriz olsun, boş bir yere geç ben getiririm."

Karşısındaki çocuğun samimi gülümseyişi kalbini ısıttı. Gülüşü o kadar güzeldi ki Wooyoung sırf gülmesi için her şeyi yapabileceğini düşündü.

"Sürprizlerle dolu bir gün ha? Hoşuma gitti."

Bunu söyleyip boş bir yere geçen San'ın arkasından baktı. Sahip oldukları pastaların en güzelinden bir dilim hazırladı. Yanına da fındık aromalı kahve hazırlattı. Pastanın ağır bir tadı yoktu bu yüzden seveceğini biliyordu.

Kahve de hazır olduğunda Wooyoung dikkatli bir şekilde San'ın olduğu masaya ilerledi. San telefonuyla ilgileniyordu. Elindekileri masaya koyduğunda San başını telefonundan kaldırdı.

"Afiyet olsun."

"Zevkine güveniyorum teşekkür ederim."

San yaklaşık bir saat boyunca aynı masada oturdu. Ara sıra telefonuyla ilgilendi bazen de kitap okudu. Söylediği gibi asla etrafına bakınıp birilerini aramadı. Wooyoung bir saat boyunca her müsait oluşunda San'ı izledi. Sadece oturmuş kitap okuyordu ama çok güzel görünüyordu. Bundan seneler önce birinden bu denli hoşlanacağını söyleseler Wooyoung buna gerçekten inanmazdı.

San ödemesini yaptı, bu sırada pastanın ve kahvenin birbirine şaşırtıcı bir şekilde ne kadar yakıştığı söyledi. Sonra Wooyoung'a yine akşam mı çıkacağını sordu. Wooyoung onun kendisine bu kadar ilgili olmasını çok seviyordu, ama onunla mesajlaşan da kendisiydi bu durum onu çok garip hissettiriyordu. San'ı kendisinden mi kıskanıyordu? Delirmiş olmalıydı. Kendine güldü, kendisiyle dalga geçmeyi severdi.

San bir saatin ardından kafeden ayrıldı. Yaklaşık yarım saat sonra Wooyoung bir mesaj aldı.

sanchoi99: selam

yarım saat önce kafedeydim

görebildin mi beni?

wooflyo: evet

çok güzeldin yine

sadece kitap okuyordun ve
önündeki tatlıyı yiyordun

ama çok güzeldin san

teşekkür ederim geldiğin için

sanchoi99: rica ederim :)

ve ben teşekkür ederim güzel
sözlerin için

o tatlıyı denemelisin çok
güzeldi tadı

wooflyo: çoktan denedim

beğeneceğini biliyordum

sanchoi99: bekle

ne demek şimdi bu?

wooflyo: ehehe

bazen haddimden fazla
konuşuyorum

gitmem gerek tekrardan teşekkür
ederim

günüm sayende güzelleşti

sanchoi99: kaç bakalım


mrb

my wonderwall || woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin