"Hayali okuyucu olmak yerine, etkileşimde olmanızı isterim. Görüşleriniz benim için çok önemli.. İyi okumalar"
~
Kim Taehyung dilinden..
Neredeyse 26 yaşındayım. Bu yaşıma kadar gördüğüm en ağır sahne, bir çift gözün açılmasını dilemek olduğunu söyleyebilirim. Çünkü ben o gözlerin içine hayatımı bırakmaya hazır biriyim. Bu kadar kısa zaman içinde.
Onu tam anlamıyla tanımıyor olsamda, yinede her hali, her hareketi aklıma kazılı bir anı. Ölsem dahi, unutmayacağım bir iz bende. Sonsuzluğun anahtarı gibi.
Evet, neredeyse 26 yaşındayım. Bu yaşıma kadar çok da sağlam gelmedim. Anne ve babamı 20li yaşlarımda kaybettim. Ev hayatımızın çok güzel olduğunu söyleyebilirim, iyiki diyorum bunun için. Birbirlerine aşk ile saygı ile bakan ailem vardı.
Ancak, söz konusu dışarı olduğu zaman, babam tamamiyle ev halinden bağımsız olurdu. Çünkü dışarıdaki hayatımız oldukça karanlıktı. Bu sebepten dolayı tam da iyi diyemediğim çocukluğum vardı, bir yabancı ile tanışmak görüşmek, farklı ortamlarda bulunmak bana tamamen uzaktı. Kendimize ait okullarda eğitim aldım. Çünkü o okullara bile gelen öğrencilerin aile sicilleri titizlik ile incelenirdi. Buda sırf benim güvenliğim içindi. Çünkü koskoca KİM servetinin tek sahibi ben olacaktım.
Yaşım ilerledikçe babamın sağlığı çok da iyi değildi, keza anneminde öyle. Genç olmalarına rağmen sağlık sorunları vardı. Atlatamadılar. Ben daha çocukluk nedir diyemeden 20li yaşlarımda koskocaman bir servetin tam üstüne oturdum. Pis işler, karanlık şehirler. Bu ufak yaşıma rağmen 40lı yaşlarındaki insanlara diz döktürdüm, derin yaralar aldığım halde. Buda babamın bana getirdiği en büyük etkendi.
Bu yalnızlığımda tek akrabam sayabileceğim Min Yoongi oldu yanımda. Biz kardeşten de öteyiz onunla. Birbirimize kin kussakta yinede ayrılmayız birbirimizden. O iki sene önce malesef benimle aynı kaderi yaşadı, ailesini kaybetti ve işlerinin başına geçti, haliyle de Kore'den ayrılıp Amerika'ya yerleşmek zorunda kaldı.
Onun haricinde üniversite'den arkadaşım olan Hoseok ve yarı Fransız olan Jolie ile arkadaştım zor da olsa. Jolie'nin yaşı benden büyük ve okuma hırsından dolayı tanışmıştık onunla, aslında okumaya çok da ihtiyacı yoktu. Abla-kardeş gibiyiz onunla hatta bazen annem yerine bile koyarım onu.
Gerçi kendisi dünya çapında tanılan birisi. Modaya yön veren biri. Üniversite sonrası tekrardan Paris'e dönmüştü. Ama iletişimimiz olması gerektiği düzeydeydi, işlerimizin yoğunluğundan dolayı.
Hoseok da onun aklına uyup onunla birlikte Paris'e gitmişti, orada iyi bir dans eğitmeni oldu. Kısacası ben yine hayata karşı tek başıma kalmıştım. Bir yandan koca servet, bir yandan eğitim ve karanlık işler..
Vücudumun her zerresine kadar bu pisliğin izini taşıyorum. Nefret ediyor muyum, evet. Ama bunu uzatmaya hiç niyetli de değilim. Çünkü bu hayatı ben seçmedim, bana seçim hakkı dahi verilmedi.
Dış görünüşümden herkes tirtir titrerken, ben aslında o görünen kişi değildim..
İçimde yatan ve uyandırılmayı bekleyen bir çocuktum ben. Şarkı söylemeyi, piyano çalmayı, dans etmeyi.. Böylesi şeyleri severdim. Siyah benim en nefret ettiğim renk oldu hayatımda. Çünkü bana hiç iyi şeyler katmadı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √