Mutluluk 1 (?)

40 7 2
                                    


Bergüzar sevinçle yatağa girdi. Yarın test çubuğu ile Poyrazın yanına gidecek ve ona müjdeyi verecekti.

Güzel bir uyku çekti. Makyaj yaptı. İnce askılı belden aşağısı bollaşan uzun tek parça giysisini giydi. Bu Poyrazın çok sevdiği elbisesiydi.

Dolgu topuk sandaletler ve hasır büyük çanta.

"Ooo Bergüzar bu gün çok güzelsin!"

"Her gün çirkin miydim şaşkın?"

İlhan ve Emre gülmeye başladılar. Bergüzarın önüne dün o gittikten sonra gelen davanın dosyasını koydular.

"Çalış bakalım güzellik. Para lâzım bize."

"Siz ne yapacaksınız?"

"Emre'nin bir davacıyla görüşmesi var. Bende biraz sonra gelecek olanlara aracılık yapacağım."

"İyi madem bir kahve getirinde başlayalım."

Bergüzar öğleni zor etti. gayri ihtiyarı eli karnına gidiyordu.

Telefon edip Poyrazın şirkette olduğunu öğrendi.

Taksiye binip şirkete gitti. Poyrazın odasının önünde durdu. Çağdaş öğle tatilindeydi.

Bergüzar Poyrazın kapısını açtı ve hemen kapattı. 

Gördüğü manzara karşısında kalbine hançer saplanmış gibi bir ağrı girdi. Koşarak merdivenlerden on bir katı nasıl indiğini bilemeden ilk bulduğu taksiye bindi ve Nur hanımın evine gitti.

"Kızım bir soluklar rengin bembeyaz. Bergüzar beni korkutuyorsun kızım!"

"Nur annem, Poyraz beni aldatıyor. Üstelik daha evlenmedik. Nişanlıyken bunu yapan...

Bergüzar sözlerini tamamlayamadı. Ağlamaya başladı. Öyle böyle ağlamak değildi. İçi oyuluyordu. Kalbinin durmasını istiyordu ama o inatla daha hızlı çalışıyordu.

"Kızım Poyraz böyle bir şey yapmaz. Bundan adım gibi eminim. İşin içinde başka bir şey vardır. Sakinleş ve anlat."

Nur hanım birer fincan kahve yaptı ve gelip Bergüzarın yanına oturdu.

"Nur annem gidecek sizden başka kimsem yok. Onun için size geldim. Benim çocuğumda kötü bir şey yapsa önce onu savunurum. Size hak veriyorum ama gördüm gözlerimle gördüm."

"Hayır onu savunmuyorum. Sadece oğlumu çok iyi tanıyorum."

"Ona bir müjde vermek için öğlen arasında yanına gittim. Çağdaş öğlen tatilindeydi. bende kapıyı çalma gereği bile duymadan açtım.

Poyraz ve Didemi kucaklaşmış gördüm. Didemin gözleri kıpkırmızıydı ve Poyraz onu teselli ediyordu sanırım.

Didem beni gördü, bir şey söylemesine fırsat vermeden ilk aklıma gelen sığınağıma size geldim. Nur annem beni sakla lütfen."

"Tamam kızım. Meraklanma. Her şeyi anlamadan emin olmadan senin burada olduğunu söylemeyeceğim."

Bergüzar banyoyu kullanmak için ayağa kalktığını hatırlıyordu gerisi yok.

                                                                     ****         ****

Poyraz, Didemi itti. 

"Sen ne yaptığını sanıyorsun. Benimle bir daha iletişime geçme diye sana söylemiştim. Şimdi nasıl buraya iş yerime gelirsin. Ya birisi görseydi!"

"Gördü zaten ama önemi yok değil mi? Senden basit bir yardım istedim. Poyraz hayatım tehlikede."

Poyraz gördü zatene takıldı.

"Kim gördü?"

"Aman kim olacak. Kiraladığın anne olacak o silik kız geldi ve hemen kapıyı kapatıp gitti. Terbiyesize bak kapıyı çalma gereği bile...

Poyraz dışarı fırladı. Geri geldi.

"Sakın bir yere gitme."

Aşağı indi çalışanlara Bergüzarı sordu. Kapıdaki güvenlik görevlisi acele indiğini ve taksiye bindiğini söyledi.

Poyraz, Çağdaşı arayıp, odasındaki kadının gitmemesi için onu uyardı ve " gerekirse kapıyı kilitle dedi."

Bergüzarın iş yerine gitti. Yok.

Evine gitti, Sevimin iş yerine gitti, Sude'yi aradı yok.

Bu kez hepsi merak etti ama Poyraz kimseye bir şey söylemedi. Evine gitti. Bu arada devamlı Bergüzarı arıyordu ve telefon telesekretere düşüyordu.

Annesini aramak aklına geldi.

"Anne çok kötü bir şey oldu. Sonra anlatırım. Şimdi benim Bergüzarı bulmam gerekiyor. Anne nerede olduğunu biliyor musun?"

" Arkadaşlarına sor oğlum ve ne olduğunu bana anlat hemen."

"Sordum anne hiç bir yerde yok. Sen neredesin?"

"Özel kent hastanesindeyim."

"Anne iyi misin ne işin var orada?"

"Ben iyiyim ama iyi olmayan başka birisi var. Hemen buraya gel." 

Nurhayat hanım telefonu kapattı.

Nur hanım Bergüzarın bayılacağını hiç beklemiyordu. Panik oldu ve yerdeki kanı gördü. Hemen 112 yi aradı ve hastaneye geldiler.

"Nasıl doktor. Neden kanıyor?"

"Bergüzar hanım, dört haftalık gebe. Büyük bir travma veya stres yaşadı sanırım. Bebek biraz üzülmüş. Kanaması ondan. Ama şimdi ikisi de iyi. 

Sakinleştirici yaptık. Serumu bitince bir doğum uzmanı görürse iyi olur."

"Bebeğe sakinleştirici zarar vermez değil mi?"

"Meraklanmayın. Siz annesi oluyorsunuz sanırım. Meraklanmayın iyi olacaklar. Bundan sonra daha dikkatli olmasını söyleyin. Stres ve üzüntüden uzak dursun. İlk aylar önemli."

Nur hanım hem sevindi hem üzüldü. Hele bir Poyraz gelsin!

Poyraz nefes nefese acile annesinin yanına geldi.

"Anne çocuklar!"

"Hayır. Onlar iyi, perdeyi aç."

Poyraz söyleneni yaptı ve neredeyse bağırdı.

"Aman Allah'ım. Anne ne oldu delireceğim nasıl oldu?"

"Sakin ol. Uyandıracaksın. Sakinleştirici yaptılar. Bebek de Bergüzarda iyi."

"Bebek mi?"

"Ne yani senin haberin yok mu? Bergüzar dört haftalık gebe."

Nur hanım oğluna her şeyi anlattı.

"Şimdi cevap ver. O kadın senin ofisinde ne yapıyordu ve ona neden sarıldın?"

"Poyraz da annesine her şeyi anlattı.

"Kocası dövüyormuş. Onun için kaçıp bana gelmiş. Anne içeri girdiği anda kovdum yemin ederim.

 Beş kuruş parası kalmamış. Hayvan adam her şeyi elinden almış. Bir kaç dostundan yardım alıp sadece uçak bileti alacak parayı  bulabilmiş."

"Bunları Bergüzara anlat. Kız aklını kaçırıyordu. Geldiğinde perişandı ve bana sığındı. 

Düşünsene kayınvalidesine! Seni ne kadar sevdiğini ve bizi ne kadar benimsediğini anla."

"Anne onu canımdan çok seviyorum bana inanır değil mi?"




AĞLADIĞIMA BAKMAYIN  (üç kadın)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin