Kirisya Kraliçesi

115 20 0
                                    


Ordunun hazır olduğunu bildiren lortlar taht salonunda beklerken Geray da Kraliçe Aba'yı bekliyordu. Annesi yerine koyduğu kadındı o. Ona sarılmak ve anne hasretini gidermeyi arzuluyordu. Öyle ki tahta oturmamış bir sağa bir sola gidip duruyordu. Lortlar ona keyifle bakarken kapıdaki asker kraliçeyi takdim etmişti. Geray durdu ve kapıya doğru bakıp sadece oraya odaklandı. Kraliçe Aba tek başınaydı ve üzerindeki asil kıyafetiyle asaletini konuştura konuştura girdi içeriye ve Geray'ı gördüğünde gözlerine inanamadı. Bir an duraksadı ve etrafına bakındı lakin Hakan oydu. İlerledi heyecanlı haliyle. Geray asil bir şekilde dikildi ve kraliçenin yanına gelmesini beklemeden ona doğru ilerledi. Nihayet karşı karşıya geldiklerinde o hâlâ inanamıyordu. Geray'ın yüzünü uzun uzun süzdü ve nihayet yüzüne dokunduğunda, ''Geray, oğlum'' dedi. İkisinin de gözlerinden birer damla düşerken gülümsüyorlardı. ''Evet, benim.'' Kraliçe daha fazla dayanamadı ve derince ona sarıldı. Sanki o doğurmuştu ve sanki onun kanındaydı. O derece sarılıyordu. Geray, annesinin kokusunu ararcasına kokladı onu ve eski anıları anımsayarak göz yaşı dökmeye devam etti.

''bana söylediler, Hakan geldi ve adı Geray dediler. Kimse Naralı Geray demedi bana, kimse bana yıllarca evladım gibi gördüğüm yiğidin Hakan olduğunu söylemedi.'' Derince başının sağ tarafını öpen kraliçe geriye çekilerek emin olmak istercesine tekrar baktı. Oydu, Balkır'ın oğlu Geraydı ve Hakandı.

''sizinle bir kez daha yan yana gelmek ne güzel.'' Ailesini anımsadı ve kimsesiz kaldığını hatırlattı.

''kim derdi ki ellerimde büyüyen o çocuk beklenilen Hakan olacak,'' iki adım geriye çekilirken Geray'ın kaşları çatıldı ve Aba onun önünde eğilerek biat etmişti, ''Naranın Kraliçesi Aba, Hakan Geray'ın önünde eğiliyor ve biat yeminini ediyor.''

''lütfen kaldırın başınızı. Siz benim annem gibisiniz ve anneler evlatlarının önünde eğilmez.'' Bu açıkça onun hoşuna gitmemişti. Kraliçe doğrulup ona baktı, ''sen benim oğlumsun ve ben senin annenim. Ama sen Hakansın ve ben kraliçe yani sen benden üstünsün.'' Peki dercesine gülümseyen Geray, derin bir nefes alıp vererek tahtına gidip oturacaktı. Bir an aklındakileri söyleyecekken uzunca bir süredir Akel'in görünmediğini fark edecekti.

''Prenses Akel neredeler?''

''odalarındalar efendim'' diyen Lort Kuyaş keyifliydi salondaki herkes gibi. İçi ferahlayan Geray artık aklındakileri söyleyecekti, ''kraliçemiz döndüğüne göre artık bize müsaade.'' Aba onun bu sözlerinden sonra üzülerek baktı, ''bizi yalnız mı bırakacaksınız?''

''siz dört yüz askerinizle tek başınıza bin askere kafa tuttunuz ve onlara galip geldiniz. Şimdi ise size binlerce asker bırakıyorum. Hatırlayın, henüz Marobis elde edilmiş değil. Daha gidip Kirisyayı fethetmemiz gerek. Merak etmeyin Marobis alındıktan sonra sizi unutmayacağız.''

''bende sizinle geleceğim. Savaşmak istiyorum.''

''sizin bir oğlunuz var. Ülkenizin sizden başka sahibi kalmadı. Ayrıca biz gittikten sonra ülkede siyasi düzeni yeniden kurmanız gerek. Şu an askeri bir düzen mevcut. Bırakacağım ordu sizin emirlerinizi koşulsuz şartsız yerine getirecektir.''

''siz böyle olmasını istediyseniz elbette bir bildiğiniz vardır. Yolunuz açık olsun.'' Aba her ne kadar onlardan ayrılmak istemse de kabul etti. Geray daha önce orduya toparlanma emri vermişti ve kalacak olan askerler belirlenip askeri bölgelere yerleştirilmişlerdi. Kraliçenin de iznini aldıklarına göre artık yola koyulma vakitleri gelmişti.

Ordu gitmek için hazırdı ama bir türlü yola çıkamamıştı zira Prenses Akel yatağından çıkmamaya yeminliydi. Lortlar, Kraliçeler ve birçok şamanın uyarısına rağmen yatağından çıkmadı ve bu durum en son Geray'a bildirildiğinde hemen yanına vardı. Prensesin kaldığı odaya girdiğinde kapını hemen karşısında olan yatağı gördü. Prenses sağ kolunun üzerine uzanmış ve gelene bakmıyordu. İstediği yapılmayan veya azarlanan küçük bir kız çocuğu gibi konuştu, ''ben gelmeyeceğim. Beni yalnız bırakın.'' Geray onun söylediklerini duymazlık geldi ve yavaş adımlarla yatağa vardı. Dizlerini yatağa yerleştirdi; sol eli prensesin karın boşluğuna yerleşti ve dudakları omuzlarına. Başta irkilen ama sonradan Geray olduğunu anlayan prenses buna ses çıkarmadı. Arkasına iyice sokulan Gerayı tüm benliğiyle hissettiğinde ağlamak istedi ama yapmadı. ''senin eşin olacaktım?''

MAROBİS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin