~Deniz
Her cumartesi olduğu gibi yine sabah sekiz akşam beş vardiyasındaydı Deniz. Haftasonu olduğu için çok yoğun geçmişti. Geçen günlerde amerikan hukuk sistemini anlatan yeni bir dizi keşfetmişti. Tüm günü akşam izleyeceği bu diziyi hayal ederek geçirdi. 'Bir sonraki bölümde nasıl bir vaka olacak? Acaba bu sefer jüriyi nasıl etkileyecekler?' diye düşünmekten kendini alamıyordu. Sonunda gün bitti, kendini metroya attı, tepesinde dikilen kimse umurunda olmadan yolu bitirdi ve eve vardı. Eve girdiğinde içeriyi mis yemek kokuları sarmıştı. "Off.." dedi kokuyu içine çekerek. Ayakkabılarını çıkarıp kapıyı kapattı. Hızla kokunun kaynağı mutfağa gitti."Yenge.. Sen naptın? Bu koku ne? Yoksa.." Dedi. Yengesi tezgahta salatayı yapıyordu. "Yoksa bu koku..." Diye devam etti. Ocağın üstündeki tencereyi açtığında kokuyu bir kere daha içine çekti. Yaprak sarması... Hemen bir tanesini mideye indirdi. "Dur kız. Bekle yeme" dedi yengesi. Bıçağı ona doğru salladı. Ama Deniz birkaç tane daha ağzına atmıştı bile. "Tamam tamam yemedim. Ne zaman yiyoruz?" Dedi heyecanla. Kenara sakladı diğer yaprak sarmasını da ağzına salladı. Yengesi büyüttüğü gözlerini devirerek salataya döndü. "Birazdan gelir amcan." Dedi. O sırada içeriye Yasemin girdi. Her zamankinden farklıydı. Çok şık giyinmişti. O da tencereyi açıp bir tane ağzına attı. Yengesi onu pas geçmedi. "Kız ben size yemeyin demiyor muyum?" Kızlar birbirine bakarak kıkırdadılar. "Ya sabır Rabbim!"
"Sen nereye böyle süslü süslü?" Dedi Deniz. Yasemin masanın kenarına yaslanmıştı. Sıkıca bağladığı at kuyruğuyla oynamaya başladı. "Üniversitenin kokteyl partisi var canım. Oraya gidiyorum." Dedi. Mini siyah elbisesi ile gayet de güzeldi. "İyi çok dağıtma." Dedi Deniz. Yasemin öksürdü. "Ne var ne dönüyor aranızda?" Diye sordu yengesi. Yasemin hemen ayağa kalkıp annesine arkadan sarıldı. Bir yandan da Deniz'e gözlerini belertip uyarıcı bakışlar attı. "Yok annecim birşey. Deniz her zamanki gibi benimle uğraşmaya başladı. Neyse ben babam gelmeden gideyim. Sorarsa Ayşegül'un doğum gününe gidiyorum."
"Bu kızın bir yılda kaç doğum günü oldu ya?" Dedi Deniz. Düşünüyormuş gibi yaptı. "7-8"
"Deniz!"
"Tamam yavrum hadi dikkatlice git gel." Dedi yengesi.
Yasemin ayrılırken Deniz de odasına geçti. Biraz dinlenmek için uzandığında arkadaşı aradı.
"Deniz naber?"
"İyidir Tülin senden?"
"İyi canım bendende. Senden birşey rica edecektim?
"Tabi ki. Söyle bakalım."
"Ya hani geçen hafta sana bahsettiğim garsonluk işi vardı ya. Garden Hiltonda. Babam dün gece rahatsızlandı hastanedeyiz. Durumu pek iyi değil. Bende iş yerinden önden para aldım. Bugün de gitmem gerekiyordu ancak babamı bırakıp gidemiyorum. Rica etsem bir gecelik beni idare eder misin?" Deniz birkaç dakikalığına düşündü. Gün boyu çok yorulmuştu. Ve tüm gün bu anı hayal ederek geçirmişti. Ama yine de arkadaşını yüz üstü bırakmazdı. Zamanında Tülin ile az çalışmamışlardı. Kaç kere Deniz için iyilik yaptı hatırlamıyordu bile. Onu telefonda daha fazla bekletmek istemedi.
"Tamam giderim. Sen lütfen canını sıkma. Babana da selam söyle, geçmiş olsun dileklerimi ilet." Dedi gülümseyerek. İçi rahatlamıştı. Telefonun öbür ucundan küçük bir mutluluk nidası duyuldu.
"Çok sağol Deniz. İyi ki varsın."~Selma
"Kızlar valla çok yorgunum ya bensiz gitseniz?" Dedi Selma. Kendini yatağının üzerine atmış telefonla konuşuyordu. "Vallahi olmaz Selma. Sen gelmezsen biz de gitmeyiz. Hem bak valla çok eğlenicez söz veriyorum." Dedi telefonun ucundaki kız. Selma derin bir iç çekti. "Tamam." Dedi. "İki saate hazırlanır çıkarım evden."
"Sen var ya bir tanesin. Bekliyoruz kızlarla. Öptüm." Dedi kız. Selma yorgunlukla telefonu kapatıp yatağın üstüne oturdu. Müezza da yatağın ucunda duruyordu. "Ne diyorsun Müezza, sence gitmeli miyim?" Dedi kediye bakarak. Kedi ses çıkarmadı. "Sen de haklısın. Sonuçta sen gitmiyorsun." Dedi. Sonra kendi kendine güldü. Sonra güldüğüne şaşırıp ciddileşti. "Kızım sen de yalnızlıktan yedin kafayı ha! Kediyle konuşmalar falan, gulmeler,neler oluyor sana?" Dedi. Ama yine aynada kendine bakarak konuşuyordu. Dolabı açtı ve ütülü olan iki parçayı çıkarıp üst üste koydu. Siyah yarım ispanyol kumaş pantolon ve taş rengi saten bağlamalı bir gömlek buldu. Üstüne de yine satene benzeyen bir kumaştan eşarp bulup taktı. Kahverengi göz kalemini far gibi kullanıp hafif bir göz makyajı yaptı,nude bir ruj sürdü. En son birkaç fıs parfüm sıkıp siyah topuklu ayakkabılarını giyindi.
"İşte şimdi hazırım Müezza."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Oyunu
Romansaİstanbul'da yaşayan üç genç kızın aşk hikayesi. Bursa'dan gelen Selma,Mardin'den gelen Dilan ve Sinop'tan gelen Deniz beklenmedik bir anda birbirlerinin hayatlarına dahil olurlar. Ayrı evlerde yaşayan Dilan ve Deniz yaşanan olaylar sonucunda Selma'...