Kayıp Bir Hayat

12 3 0
                                    


Medya; Alya

Hepinize merhaba, bu benim ilk kurgum ilk kitabımdır. Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın. Sizden ricam oy ve yorum yazmayı untmazsanız sevinirim. Severseniz bölümlerin devamını yazarım.

Buraya başlama tarihinizi alalım.
............................

Güneş doğduğu gibi, umudum batıyor ay gibi. Çünkü bir gün daha bitirmiştim kimsesizliğim ile, gerçi artık alışmıştım buna. Çocukluğumdan beri yalnızım ben. Tek dostum gecenin karanlığı, karanlığı aydınlatan aydı. Yolda gelen giden insanlar geçiyordu, hepsi boş bir telaşa kapılmış vaziyette hızlı hızlı bir yerlere yetişmeye çalışıyorlardı. Oysa kimse görmüyor bu boş olan hayatı. Ne garip değil mi? insanlara boş bir hayat için koşturup duruyorlar diyordum, fakat ben de o insanların içindeydim. Ben yeni mezun olduğum için hala bir iş bulmuş değildim. Ama beni bu insanlardan ayıran bir şey vardı, farkındalık. Hayatın ne kadar boş olduğunun farkındaydım. Her gün kendime soruyordum benim bu hayattaki rolüm nedir diye? fakat cevap gene aynı oluyordu, bilmiyorum. Her kez hayatta kalmaya çalışırken ben her şeyin boş olduğunun bilincindeydim. Her gün ölmek için dua ede ede kalkıyordum güne. Çatıda oturmuşum hayatı sorgularken telefonumun çalmasıyla bütün düşüncelerimden arınmıştım. Telefonumu cebimden çıkardım ve kimin aradığına baktım.

Alya Arıyor...

telefonu cevapladım ve karşıdan endişeli bir ses duydum.

"Nazlı neredesin? Seni çok merak ettim!" ona haber vermeden evden akşam ayrılmıştım ve endişeleneceğini düşünmemiştim. Daha fazla merak etmesin diye küçük bir açıklama yaptım. "Yalnız kalmak istedim Alya. Merak etme, iyiyim."

"Alya'dan rahatlayan bir ses döküldü. "Anladım, peki neredesin? Yanına geleyim." dedi merak dolu sesiyle. "Ben çatıdayım Alya, buraya gelebileceğini sanmıyorum." dediğimde Alya'nın korku sesini duymam gecikmedi.

"Çatıda mısın! Orada senin ne işin var Nazlı! Bak sakın bir delilik yapayım deme!" dediğinde dudaklarımdan şuh bir kahkaha döküldü. "Saçmalama Alya, ben böyle birimiyim?" dedim gülen ve bir o kadar da kulaklarıma inanamayan sesimle.

"Ne bileyim ben, sen öyle çatıdayım dediğinde aklıma başka bir şey gelmedi." dedi. Bu konuyu daha fazla uzatmak istemediğimden dolayı hemen konuyu değiştirdim. "Neyse, sen neredesin? Ben senin yanına geleyim." dedim.

"Ben okuldayım senin yerinde... Belki buraya gelmişsindir diye." dedi fısıldayan bir sesle. Yüzümde buruk bir gülümseme ile ona cevap verdim. "Tamam, geliyorum." dedim ve telefon konuşmasını sonlandırdım. Oturduğum yerden kalktım ve yürüyerek Alya'nın yanına gittim.

Bankta oturuyordu, yere dalmış gözleri çok düşünceli duruyordu. Siyah dar kot pantolonu, beyaz crop üstü ile uyumlu olan beyaz, siyah hırkası üstündeydi. Sarı saçlarını her zamanki gibi tepeden toplayıp at kuyruğu modeli vermişti, kısa perçemleri yüzünü okşuyordu, yuvarlak yüz hatlarını ortaya çıkarmıştı. Yüzünde çok hafif bir makyaj vardı, toprak tonlarını kullanmış doğal gözüküyordu. Hiç bir zaman kendini salmazdı.

Gri ile karışık mavi gözleri beni bulduğunda yüzünde oluşan gülümseme ile ayağa kalktı ve bana doğru bir kaç adım attı. Ortada buluşup sıkı sıkıya sarıldık. Ayrıldığımızda bana en içten gülümsemesini sundu. Bende aynısını yaparak banka yöneldim. Oda peşimden gelerek yanıma oturdu ve ilk sorusunu sordu.

"Evet söyle bakalım senin çatıda ne işin vardı?" dedi meraklı sesi ile çok geçmeden cevabımı verdim. " Dedim ya Alya, biraz yalnız kalmak istedim. "Alya düşünceli bir şekilde bana baktı ardından lafa daldı. "Sen genellikle kendini yalnız hissettiğinde yalnız kalmak istersin Nazlı, ben seni tanıyorum." dedi ve yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti.

Gecenin KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin