22 Ağustos Çarşamba
O günden sonra çok az şey yaptım. İstemsizce ellerine hasrettim ve halim berbattı. Uyumadım o gece ve ona aşık olduğum, nefret ettiğim bir pazar günümü onun mesaj ve aramalarını sessize alıp onu çizerek geçirdim. Onsuzluk zordu.
Bir şekilde hislerimi tuvale yansıttığımda dahasının da geleceğini anlayarak kalkmadan sürekli çizdim. Vizeler üstünden geçen üç haftadan sonra finaller başlamıştı ve ben batırmıştım. Evdeki çizimim beni batırmıştı.
Üç gündür girdiğim final sınavlarımda aklımı ele geçirmesinden dolayı elime kalemi aldığım her sefer bir şekilde kendimi onu çizerken buluyordum.
Ele geçirilmiştim ve sorun şikayetçi olmamamdı. Renk tonlama dersinde aklım pembe dudaklarında, çizdiğim her şekilde aklım kare gülümsemesinde, genel sanat tarihi işlerken aklım sanat sayılması gerektiğini düşündüğüm orantısız gözlerinde ve dahası her şekilde ondaydım.
Mutlu, üzgün, yorgun, enerji dolu ve daha birçok zıt duygu içinde geçirdiğim günlerim varken artık uyuyamamaya da başlamıştım. Bu kez aşıkken abartmak serbest demiyorum günlük. Yanına gidersem ne yapacağımı bilemediğimden ve saçmalama korkumdan sadece onu uzaktan izlemiştim.
Bugün de kahvaltı etmeden çıkarak gitmiştim ve kahve bünyeme hakim tek şeydi. Gözlerim berbattı çünkü uyuyamıyordum ve ölü gibiydim. Aşık olmak seni ayakta öldürüyorsa bile yine de aşık olmayı tercih ederdim.
Yolda sallana sallana okula giderek kimseyle muhattap olmadan geçirmiştim okul günümü. Yugyeom konuşmaya yeltendiyse de nasıl baktığımı bilmiyorum ama önüne geri dönmüştü. Tek kelime etmemişti.
Tüm gün derslere odaklanmaya çalışsam da düşüncelere dalmış ve ne telefona bakarak ne de dersi dinleyerek geçirmiştim günümü. Benim için imkansız bir şeydi. Telefonumdan fotoğraflarına bakmamış, mesaj bile atmamıştım ve aksine düşünmemeye bile çalışmıştım. Benim için zordu günlük. Günüm geçmemişti.
İçimi yiyip biten korkularım vardı ve ben duygularını adam akıllı bilmeyen küçük bir çocuktan fazlası değildim. Sevgiyi bir tek annemden görmüştüm. Hoseok hyung olmasa tamamen yalnız bir insandım. Kardeşim yoktu ve ben tektim. Tek yaşama nedenim çizimlerimdi günlük. Birde yazılarım.
Hayatıma birden bire dahil olan Taehyung beni dumura uğratmış ve kısa sürede birçok duyguya kapılmamı sağlamıştı. Hayatı boyunca umursamazlığı kendine maske edinmiş olan ben, hem eski sevgilisi hem de en yakın arkadaşı olduğunu söylediği Park Jimin yüzünden maskemi düşürmüştüm.
Artık duygularımı içimde tutamıyordum ve bir şekilde bunu dışa vurmalıydım. Tuttukça acı çekiyordum ve Hoseok hyungu arama kararı aldım. Saat kaçtı bilmiyorum ama hyung dışarıda olduğunu söyleyerek bana konum atmıştı.
Yapacak bir şey yoktu ve üstümü değiştirme gereği duymadan yola koyuldum. Müziksiz yapamayan ben yirmi dakikalık otobüs yolculuğunda müzik dinlemek bile istememiştim. Yol sadece camdaki yansımamı ve dükkanları izlemekle geçtiğinde durağın dibindeki kafeye gelmiştim.
Savsak adımlarla kafeye girerek hyungu buldum ve karşısına oturdum. Tekti ve kafa dağıtmaya çıkmıştı anlaşılan ben anlardım günlük. Ben herkesi anlar ama kendimi anlatamazdım.
"Ne bu halin Jungkook?"
Endişeyle elimi tuttuğunda yalnız olmadığımı bilmek güzeldi. En azından o vardı ve beni dinleyecekti.
"Hyung bir sorunum var. Sorun da değil ben bir bataklığa düştüm."
Sesim titrerken dolan gözlerim yardımcı değildi asla. Anlatamamıştım yine kendimi ama şükür duaları ettirecek bir şey olmuştu.
Karşımdaki hyung elimi sıkarak "Aşık mı oldun?" demişti. Gülümsedim ve anladı beni. Ağladım ben de. Yanıma gelerek sarıldı bana günlük ve hayatımın en değerli anıydı benim için. Bugün biraz üzgün ve karamsarım sanırım. Yazarken seni de ıslattım günlük.
Bugün o kafede hyungla sarıldık ve ne kadar öyle kaldım bilmiyorum bile. Sümüklerimi çekmem ve insanların bakışlarını umursamadım bile. Hyung da ağlamama bir şey demedi. Ayrıca onu tanıyordum demezdi de.
Sonrasında o kahve ben de papatya çayı içerek toparlandık biraz. Beni ilk kez ağlarken görmüş olmanın şoku da vardı üstünde. Bunca yıldır hep içime attığım şeyler yüzünden bu haldeydim. Babamı kaybettiğimde bile ağlamamıştım.
Her şeyi anlattım ona. İçimdeki her şeyi döktüm ve bu beni nasıl mutlu etti anlatacak kelimem yoktu. İlk baş korktum ama o gülümserken her şeyi anlatmak daha kolaydı. Hayatımda olup beni yargılamadan dinleyecek birisine sahiptim. Tanrı karşıma melek olarak ilk önce Hoseok hyungu çıkartmıştı. Sadece ben yeni fark ediyordum.
Taehyung da dahil her şeyi dinlemişti günlük ve bir kez bile yüzünde ters bir şey görmemiştim. Aksine beni anladığını hissetmiştim ve o elimi tutup gülümsedikçe kendimde bir şeyler anlatmak için cesaret buluyordum. İçimi tamamen döktüğümde beni sertçe kucaklamıştı.
"Benim küçük aptalım aşık da olur bana mı ağlarmış velet seni."
Kemiklerim çatırdamıştı ama ben bir şekilde o acıyı bile sevmiştim. Tek ihtiyacım olan oymuş gibiydi ama kafamın içinde dönen bir Kim Taehyung vardı.
Sonra ona uyarak güldüğümde cebinden telefonunu çıkartıp Jin ve Namjoon ikilisini aramıştı. Gelmeleri biraz uzun sürmüştü. Onlar da gelince hep beraber Hoseok hyungun evinde toplanmış hem biraz kafa dağıtmış hem de hafif müzik eşliğinde konuşmuştuk. Çok içmedim günlük yarın final sınavım var çünkü.
Ama bu gece en çok dokunan şey mutfağa gittiğimde peşimden gelen Namjoon hyungun gülümseyerek tezgaha yaslanıp "Aptal değilim. Cesur ol ve düşünme. Fazla düşünmek adamı öldürür." demesiydi. Hala bunu düşünüyorum günlük.
Eve geldiğimden beri biraz finaller için taslak çıkarttım ve genel sanat tarihi için birkaç ezber yaptım. Onun dışında hiçbir şey için ne halim ne de hevesim vardı.
Ama güzel dostluklar kurmaya başlamışım günlük. Bunun farkına varıyorum yavaş yavaş. Yola bir tek Hoseok hyungla başladım ama birkaç dostluk da ekleniyor gibi. Bana iyi gelecekler hissediyorum.
Bugün fazla duygu yüklüyüm günlük. Ama atlatacağım. Namjoon hyungun dediği gibi cesur olacağım. Kaybedecek bir şeyim yok sonuçta. En fazla reddedilip aşk acısıyla aynı dörtlü olarak toplanır ve beni teselli ederiz.
İki kişi çıktığımız yolda dört kişi olduk ve benim gibi biri bile bir şeyler kazanmaya başladı. Yugyeom da var hakkını yemeyeceğim beş kişiyiz artık. Kim Taehyung benim için ulaşılmaz bir hedef gibi ama sorun değil günlük.
İyi geceler günlük, iyi geceler sana. Her şeyi yoluna sokacağım. Bana şans dile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ DEAR DIARY ~
Фанфик"Sevgili Sikik Taehyung, Günlerden pazar ve ben pazarlardan nefret ederim. Ama şimdi düşününce, sanırım artık pazarı seviyorum."