-ACI BİR EĞİTMENDİR BIRAK SEN ACINI DEĞİL ACIN SENİ EĞİTSİN-

52 25 5
                                    

     Merdiven boşluğunda çömelmiş usulca ağlıyordum. İçimdeki burukluk göz yaşlarım aktıkça beni terk ediyordu sanki. Birden birinin ,kollarıma gömülü olan yüzümün etrafından tutam tutam düşen saçlarımı geriye aldığını fark ettim. Ellerin sahibi "İyi misin?" dedi. Tanıdık bir sesti ama Yarkın'ın değildi. Buna bir yandan sevinirken Burnumu bir kaç kez çekip göz yaşlarımı sildim ve kafamı kaldırıp sesin sahibine baktım. Bora... Şu an bulunduğum halden utanırken saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Boğazımı hafiften temizleyip "Eh işte." diyerek cevap verdim. Bora'nın çok soracak sorusu var gibiydi ve tahmin ettiğim gibi de oldu. "O mu seni ağlattı?" sorusuna nasıl cevap vereceğimi bilemezken birden ağzımdan kelimeler dökülüverdi. "Nefret ediyorum ya! Benim hoşlanmadığım birisinin beni sevmesinden nefret ediyorum! Ne başkasını kırmak isterim ne de üzmek. Buna zorunda bırakıyorlar. Tabii sana şuan bunları söylüyorum ama senin de bir farkın yoktur kesin." Bana olan bakışlarından gözlerimi kaçırdım. Bir elini ensesine götürdü , biraz ovaladı ve başını duvara yaslayıp bağdaş kurdu. 

"Kimse için kendini üzmeye değmez. Yıllar önce o kadar fazla zorbalığa uğrayan bir çocuktum ki inan bana eğer her acımın önünde eğilmeseydim şuan bu halde olmazdım. Şunu unutma acı senin eğitmenindir bırak sen acını değil acın seni yönetsin. Bu yüzden sana ağlama demiyorum. İstediğin kadar ağla , bağır , vur , kır ama en değerli şey sensin. Sen ve duyguların... İlk önce kendi değerini bilmelisin." 

     Kurduğu her cümlede haklıydı. Evet beni de büyülemeyi başarmıştı. Kalbimin ağrısı biraz da olsa dinmişti. Boraya dönüp "Teşekkür ederim." diyerek gülümsedim. Bora bir eliyle yanağıma düşen göz yaşlarını sildi ve gözümün derinliklerine bakarak "Sen çok değerlisin..." dedi. Aman Tanrım! Bana ateş basıyor. Ateşin vücut bulmuş hali yanımda olduğu için olabilir mi? Derken sanki izleniyormuşuz gibi geldi ve Bora'nın elini yüzümden çekmesiyle Yarkın'la göz göze geldik. Battım! Sıçtım! Bittim! Bora'nın da yüzünde aynı şaşkınlık ifadesi olduğunu tahmin edebiliyordum.  Yarkın'ın öfkeli gözleri bir bana bir de Boraya kayıyordu. "Sana inanamıyorum Nefes! Seni tanıyamamışım!" Yarkın'ın ağzından çıkan her kelimede gözlerim doldu. Diyecek hiçbir şey bulamamıştım haklıydı. Kafamı yukarı kaldırıp göz yaşlarımın akmasına engel olmaya çalışırken Bora'nın kolları vücudumu sardı. Kollarını vücudumdan çekip iktirmem gerekiyordu ama şuan bana iyi gelen tek şey Bora'nın kollarıydı. Durumu nasıl düzeltecektim? Kendimi suçlu hissederek vücudumu geri çektim. Mahcup yüz ifademle "Teşekkür ederim. Bu durumu nasıl düzelteceğim bilmiyorum. Onu çok kırdım." diyerek göz yaşlarımı sildim. Kendimi toparlamam gerekiyordu Yarkın'ı , bir arkadaşımı, kaybedemezdim. Bora yavaşça ayağa kalktı ve elini , benim kalkmam için, bana uzattı. Ellini tutarak ayağa kalktım. Sınıfa kadar  ikimiz de konuşmadık. Bora sırasından çantasını aldı "Görüşürüz... Nefes." diyerek sınıftan çıktı. Benim karşılık vermeme izin vermemişti, bu sırada içeri Yarkın girdi. Sessizce çantasını aldı ve yavaş adımlarla kapıya yöneldi. Adımları "N'olur bir şey de." dermiş gibiydi. Bunu yapmak zorundaydım, onu kırmıştım , yanlış anlaşılmıştım. Derin bir nefes alarak "Yarkın..." dedim. İlk durdu ,o da derin bir nefes almıştı, bana döndüğünde gözleri dolmuştu. "Bana kimsenin yaşatamayacağı duyguları yaşattın. Şu ana kadar sana senden hoşlandığımı belli etmeye çalıştım. Sen ne yaptın? O yeni gelen avelin dibinde bittin!" Onun gördüklerini ben görseydim ben de böyle düşünürdüm. 

"Dibinde falan bitmedim, sadece ağladığımı gördü ve yanıma geldi!"

"Keşke düzgün yalan uydurabilsen Nefes."

"Yalan söylemiyorum!"

     Bora'nın sesini taklit etmeye çalışarak "Çok değerlisin." dedi. "Sana değerli olduğunu kelimelerimle değil eylemlerimle gösterdim! Sen ise daha tanımadığın birinin yanına gittin üstelik ben sana açıldıktan sonra! Söyle bana karşında seni koşulsuz seven biri varken niye okula yeni gelmiş ne olduğu belli olmayan birini seçtin?" Aa ama yeter, boşu boşuna suçlanıyordum! "Ben kimseyi seçmedim! Ne anlatıyorsun sen ya? Biraz konuşmama izin versen keşke. Kendi bildiğini okumak mı istiyorsun? Öyle yap o zaman! Kafanda kurduğun boş şeyleri dinleyecek vaktim yok benim!" diyerek çantamı sıradan alıp hızlıca sınıftan çıktım. Biraz olsun içim rahatlamıştı ama yine kendimi açıklayamamıştım.

Sen üzülme ,iki dakikada haklı taraf oldun.

Zaten haklıydım, sinir etme beni!

     Hah sizi tanıştırayım bu iç ses, arada gelir saçma öğütler verir ve geri kaçar. En iyisi onu takmamak. Daha bir ders vardı ama benim okulda kalmaya dayanacak gücüm yoktu. Aslında Bora doğru söylemişti acımın beni yönetmesine izin vermeliydim. Teneffüsten sonra yağmurun bastırmasıyla hepimizi serbest bıraktılar. Düşüncelerimle baş başa kalma zamanımdı. Hep böyle yapardım. Üzüldüğümde, kırıldığımda hatta düşünceli olduğumda içime kapanır ve beklerdim. Birinin gelip benim elimden tutmasını ve beni o karanlık düşüncelerden çekip almasını. 

Bu bölümü de bitirdik kuzular. Diğer bölümde görüşme üzere 💗😋

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin