9. Bölüm: Gezi

525 29 49
                                    

Belma~

Kafenin önüne gelince hafifçe içeriye baktım ve onu gördüm. Ortalarda bir masaya oturmuş telefonuyla konuşuyordu. Sonra konuşurken bana baktı ve gülümsedi. Ona gülümseyerek içeriye doğru girdim. Onun yanına varınca o da ayağıya kalktı ve bana sarıldı.

"Tamam oğlum, seni sonra arayayım ben." Dedi ve kapattı telefonu. O sırada çoktan yerlerimize oturmuştuk. Oğlu mu vardı. Bana bakıp gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Pardon önemliydi de birazcık."

"Bir şey değil, oğlun mu var?"

"Evet. Boşandığım eşimden."

"Evlendin yani bir kere."

"Evet, sen? Çocuğun var mı?"

"Bir kere nişanlandım sonra nişanı attık. Çocuğum değil ama çocuğum gibi olan bir yiğenim var."

"Ne güzelmiş, adı ne?"

"Alya."

"Çok güzel bir isim."

Kafamı salladım, evet anlamında. Sonra garsonu çağırdık ve biraz tatlı ve içecek siparişi verdik.

Saat 11'e geliyordu. Garsonu beklerken etrafı izledim. Çoğu kişi ya sevgilisiyle gelmişti ya da arkadaşlarıyla. Çok geçmeden garson geldi ve siparişlerimizi önümüze bıraktı. Siparişlerime bakıp ona doğru gülümsemeye başladım.

"Belma biliyor musun hala inanamıyorum."

"Neye canım?"

"Seninle çıktığıma." Deyince utanıp ellerime doğru baktım.

"Bunda inanılmayacak ne var ki?"

"En son konumuz Hakandı da ondan. Cidden ondan hoşlanıyorsun sanıyordum."

"Ondan hoşlanıyorum ama sadece arkadaş olarak. Hakan çok samimi bir arkadaştı ve hani o da bana arkadaşça davrandı sadece biraz flörtöz bir tarzi vardı o kadar."

Deyince gülümsedi. "Tamam hadi yemeğe başlayalım. Şirkete geç kalmak istemeyiz." Gülümseyip kafamı salladım.

Alya~

Sabah ki enerjik kahvaltımızdan sonra nihayet okula gelmiştik. Hepimiz Koray'ın arabasıyla beraber geri dönmüştük ve yol boyu sohbet etmiştik, bu yüzden daha da yavaş kullanmıştı arabayı Koray. Okulda hepimiz ayrılıp kendi derslerimize gitmiştik.

Canım sıkıla sıkıla da olsa dil dersine geldim. Dil öğrenmeyi hiç sevmedim, açık olayım bana sıkıcı geliyordu. Sadece ezberliyorsun bu kadar. Mantıksal, sayısal şeyleri hep daha fazla sevmişimdir.

Sınıftan içeriye girdiğimde hoca daha gelmemişti. Herhangi boş bir sıraya oturdum ve eşyalarımı çıkarıp düzenlemeye başladım. O esnada biri omzuma dokundu ve ondan tarafa döndüm. Dönmez olaydım.

Karşımda bana 32 diş gülümseyen bir Pelin var. Hoşnut olmadığımı belli eden bir ifade yaptım. Tabi içimden yaptığımı sanıyordum, Pelin'in kaşlarının çatıldığını görene kadar. Hemen geri önüme döndüm, yüz ifademi düzeltip bende gülümseyerek ona döndüm. Şaşırmış bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Naber Pelin?"

"İyidir senden?"

"İyi."

"Yanın boş mu, oturacağım da." Evet boş.

"Aa Hande gelecekti bugün. Üzgünüm canım ya." Dedim üzülmüş gibi yaparak. Normalde onu görmeye bile dayanamazken bir de derste mi görecektim? Yanımda? Kesinlikle olmaz.

Ejderin Asisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin