Sanki günlerdir susuz kalmış bir insanın suya saldırması gibi, Güven'im de dudaklarıma ve boynuma saldırıyordu. Arada boynuma indikçe ağzından inlemeye benzer bir şekilde ismim dökülüyordu.
Şuan deyim yerindeyse içim titriyordu, içim heyecandan ve mutluluktan tir tir titriyordu. Kollarımı boynuna sararken gözüm parmağımdaki alyansa takıldı, öylesine zarif, öylesine bize özeldi ki.
Bir anda ayaklarımın yerden kesilmesiyle bacaklarımı beline sardım. Elleri kalçalarımı sımsıkı tutmuş, hızlı hızlı adımlayarak beni odasına -odamıza- taşıdı. Kendi altta kalacak şekilde yatağa yerleşip beni sımsıkı sardı. Sanki içine sokmak ister gibi öyle bir sarıyordu ki, boğazım düğümlendi.
Mutluluktan ağlamak, bu adama aşık olduğumu herkese bağıra çağıra ilan etmek istiyordum. Bu ülkede bu mümkün olmasa bile bir gün bunu yapacaktım.
Gözümden kaçan bir damla yaş boynuna süzülünce geri çekilip yüzümü inceledi, gülümseyen yüzümü görünce rahatlasa da gözlerimden öpmeyi ihmal etmemişti. Dudaklarıma inen bakışlarıyla istemsizce dudaklarımı yaladım. Derin bir iç çekip dudaklarıma tekrar kapandı, bu sefer aceleci olmasa bile beni tüketmek ister gibi, talan ederek öpüyordu.
Elleri kazağıma uzandı ve tişörtümle birlikte çıkartıp odaya rastgele fırlattı. Elleri hemen kemerime uzanınca bu gece ne kadar istekli olduğunu bir kez daha anladım. Yatakta beni ayağa kaldırıp tamamen soydu, üstünde tamamen çırılçıplak dikiliyordum.
Oturur pozisyona gelip beni ağzına aldı, sıcak ağzıyla anında inlerken elleri kalçama uzandı. Hırsla emiyor ve yoğuruyordu, şimdiden dizlerim titremeye başlamıştı. Hızlı hızlı emerek nefes almama bile izin vermeden emmeye devam etti, artık kendimi tutacak halim kalmayınca onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama deliğimde hissettiğim parmağıyla kendimi zevke teslim ettim.
Kalın parmağı yavaş yavaş içime girip çıkarken kendimi ağzına bıraktım ve duvara tutunmak zorunda kaldım. Onları yutarken bile gözlerimin içine bakıyordu, yeni gelmeme rağmen tekrar kalkacaktı. Bu gece bizim için uzun ve tatmin edici olacaktı kesinlikle.
Beni yatağa yatırıp her santimimi öpücüklere boğarken sadece inleyebiliyordum. Tüm duyularım Güven'le dolmuştu, kokusu, dokunuşları, dilimdeki dudaklarının tadı ve karşımda beni deli eden çekici vücuduyla her zerrem Güven doluydu.
Beni bir hamlede ters çevirip sırtıma ve omuzlarıma öpücük kondurmaya devam etti, kalçama ulaştığında çektiği nefesi o kadar sesliydi ki...
Ellerini bacaklarımda gezdirirken dudakları kalçamla buluştu, dilini arama kadar sokup boydan boya yalarken, sıcak nefesini ıslak kalçamda yakıcı bir şekilde hissediyordum. Nefesim iyice boğuklaşmaya başlarken beni dizlerimin üstüne kaldırdı ve dilini deliğime itişini memnuniyetle hissettim.
Bir süre bu şekilde beni hazırladıktan sonra parmakları devreye girdi, kremlediği parmakları gevşeyen deliğime rahatlıkla girip çıkarken kalçamı ısırmasıyla ağzımdan ufak bir çığlık çıktı. Kısa gülüşünü duysam bile odağım farklı bir yerdeydi.
Dördüncü parmağıyla birlikte iyice gevşerken artık iyice sabırsızlandığı belli oluyordu. İçimden parmaklarını çekmesiyle aletini sokması arasındaki süre son derece kısaydı. Gelen doluluk hissiyle gözlerimi kapatıp başımı yastığa bıraktım.
İçimde bir süre gidip geldikten sonra üstümden uzanıp çenemi kavradı ve dudaklarıma yapıştı, hareketleri aceleci bir hal almıştı iyice. Beni biraz daha dikleştirip dudaklarımı talan ederken bir an olsun durmuyordu. Elimin birini başının arkasına diğerini yatak başlığına atıp dengemi korumaya çalışıyordum.
Boynuma inen dudaklarla nefes alırken elini aletime atıp beni giriş çıkışıyla aynı hızda çekmeye başladı. Bu kadar zevk fazlaydı, gözyaşlarım yanaklarımdan akarken dizlerim titreyerek eline geldim. İçime daha sert girip beni yatağa yatırırken içimde hissettiğim sıcaklıkla onunda geldiğini anladım.
Ne kollarımda derman kalmıştı, ne de bacaklarımda. Tüm vücudum yaşadığım yoğun hazla pelteye dönmüştü. Omzuma dayadığı yanağında hissettiğim ıslaklıkla başımı sağıma çevirip parmaklarımızı birleştirdim.
Elimiz yüzüklerimiz yan yana gelecek şekilde birleşmişti,bu görüntü beni çok etkilemişti. İçimden çıkıp yanıma yatarken bile elimizi ayırmamıştı, kollarını etrafıma sarıp bizi kaşık pozisyonuna soktu.
Kolları arasında, sıcaklığıyla sarmalanmış haldeyken sırtımda kalp atışlarını hissedebiliyordum. Bir ömür onunla bu şekilde uyuyabilmek en büyük duamdı. Kapı çalınmaya başladı, ama Güven hiç oralı olmuyordu.
Gidip kapıyı açmak için çok yorgundum bende duymazdan geldim. Bir süre sonra kapı sussa da bu seferde Güven'in telefonu çalmaya başladı. Beni sarmalayan kozayı bozarak, hala pantolonunun cebinde duran telefonunu alıp cevapladı.
"Ne var oğlum akşam akşam?" Bir süre karşıyı dinledi, kaşları çatılmıştı.
"İşim var, müsait değilim bu akşam. Bundan sonra da pek müsait olamayabilirim." Karşıdaki kişinin sesi yükselirken Güven sinirli bir şekilde dudaklarını yaladı.
"Bana ne amına koyayım, her hafta başkasına aşık oluyo o piç. Haftaya birini bulur, içmesine gerek kalmaz."
"Onur kes, ev müsait değil diyorum. Gidin başka yerde için oğlum, ne bekliyorsunuz kapıda?" Ben onun konuşmasını dinlerken Güven giyinmeye başladı.
Telefonu kapatıp kenara koydu, derin bir nefes alıp bana döndüğünde anında yumuşayan bakışlarıyla tekrar aşık oldum ona. Ne kadar kızgın olursa olsun bana bakarken eriyor gibiydi.
"Aşkım, hadi kalk duşunu al giyin. Gitmeye niyeti yok bu hayvanların, içmeye gelmişler kapıda bekliyorlar."
Kafamı sallayıp ayaklandım, inşallah milletin yanında penguen gibi yürümezdim. Duşa girdiğimde kapıyı açıp arkadaşlarını içeri aldı, gelen seslerden her zamanki grup olduğu anlaşılıyordu.
Ben duşa girmiştim ama yanımda kıyafet yoktu, o mayışmışlıkla unutmuştum. Yıkanıp bornozla çıktım, tam odaya girerken kolumdan tutulduğumda kalbim duruyor sandım.
"Sen ne arıyorsun burada oğlum, hayırdır?" Atarlı atarlı konuşan Eşref abi sertçe geriye çekildiğinde Güven'in ters bakışlarla ona baktığını gördüm.
"Sen gir giyin Aslan'ım." Hemen odaya girip kapıyı kilitledim, en hızlı giyinme süresi rekorunu kırmış olabilirdim galiba.
Ben odaya girdiğimde Güven ve Eşref abi yoktu. Mutfaktan gelen seslerle o tarafa yöneldim, Eşref abi resmen Güven'i azarlıyordu. Parmağındaki yüzüğümüzü göstere göstere hemde. Geri dönüp salona gitmek üzereyken beni gören sevgilim yanıma gelip beni kollarına aldı. Hareketiyle geri çekilmek istesem bile bırakmıyordu.
"Ben sizden sadece anlayış bekliyorum, kardeş dediğim insanların yönelimim farklı olduğu için benden uzaklaşmasını yada bana farklı davranmasını istemiyorum. Eğer kabullenemiyorsanız bu sizin seçiminiz, ben hala aynı Güven'im."
Kalakalan Eşref abinin gözlerindeki kararsızlık burdan bile okunabiliyordu. Ne dese zararlı çıkacaktı sanki, ama ağzından çıkan kelimeler yüreğime su serpmişti.
"Biz ölene kadar, hatta ölümden sonra bile kardeşiz Güven."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
De TodoKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.