9.BÖLÜM

12.5K 472 34
                                    

Keyifli okumalar dilerim canlar <3

Satır aralarında buluşalım mı?
Yorumlarınıza bayılıyorum.

***
Korku, utanç , ve heyecan.
Bana göre tüm duyguların başı korkudur.
Korktuğum için utanırım ben.
Aman bir hareketime laf etsinler  ömrü billah  ben onu korkmadan yapamam.
Mükemmel yaptığım bir iş olsun önümde, başımda bir mi dikiliyor katiyen yapamam üstüne üstlük elime yüzüme bulaştırırım. Aynı şuanda olduğu gibi.

Masaya çoktan inmiştik. Bana değişik, imalı bakışlarla bakıyorlardı. Neden olduğunu elbetteki biliyordum. Çok rahatsız olmuştum. Fatih yanımda oturuyor tek lokma yemiyordu. Anladığım kadarıyla o benden daha rahatsızdı bu durumdan.

Sofrada herşeyden vardı. Hayır , bizim hiç yiyemediğimiz pahalı şeyler vardı. Bizde kahvaltı da adamakıllı birşey olmazdı. Çünkü kıt kanaat geçiniyorduk. Bir aldığımızı çarşı günü gelene kadar yetirmeye çalışıyorduk. Çünkü hafta da bir çarşı otobüsü gelirdi. Onda da babam şehre iner gelirdi.

Sofra da herkes gergindi. Ben çayımdan bir yudum bile alamamıştım. Çok utanıyordum. Kimse bilmese bile yengesi kapımıza dayandığında pek de hoş bir durumda değildik. Çok oyalanmıştım ve eminim beni çoktan kınamışlardı.

Kınamak. Neden bir insanı kınarlar ki? Yaptığı davranış yanlış olduğundan mı yoksa kendini yüceltmek için mi ?

Halbuki ben kınanacak bir şey yapmamıştım ki.
Fatih'in elini bacağıma koymasıyla hafif dikleştim yerimde. Bana bakmadan başıyla tabağı işaret etti. Hafifçe başımı sallayıp yemeye başladım.
Daha ben bir çatal bile alamadan. Sofranın tam ortasında bir cümle yankılandı ve ben olduğum yere mıhlandım.

" Hayırdır gelin çıkamadın mı kocanın koynundan."

Yengesiydi. Sabah kapımıza dayanan. Fatih'in boynunda ki damarlar belli oluyordu. Kendini sıkıyordu. Daha birşey dememize kalmadan devam etti  beni rencide etmeye.

" Gerçi sabah geldimdi kapınıza ama açan olmadı. Örf adet yok mu kızım sende. Biz ne çarşaf gördük ne de ar namus."

İşte o an da dananın kuyruğu koptu. Masada bir şangırtı koptu. Önümdeki masa artık önümde değildi.

Fatih. Kocam. Savurup atmıştı çünkü masayı. Tabak çanak sesleri , kırılan bardaklar. Bağırışmalar. Ben mi ? Bense o sandalyede oturmuş çoktan gözyaşlarımı salıvermiştim. Ben bu kadar insan içinde bu muameleyi hak etmemiştim ki.
Fatih'in sesi beni kendime getirdi. Çok sinirliydi. Yengesine değil amcasına bakarak konuşuyordu.

" Seni uyardım değil mi? Şu karının dilene sahip ol bana uzanmasın dedim değil mi?
Size mi kaldı lan benim mahremimi konuşmak.
Sizin haddinize mi lan benim karımın adını ağzınıza almak. Hele de namusunu tartmak size mi kaldı. Andım olsun ki yakarım bu evi. Yemin şart olsun ki içinde siz varken gözümü kırpmadan yakarım. Bir daha böyle bir an yaşansın yapmayan adam değil."

Onun her bağırışında benim hıçkırıklarım artıyordu. Tir tir titriyordum.

" Daha günü dolmamış gelin için evimizi başımıza yıktığın oldu mu Fatih."

Amcası da o kadından yanaydı demek ki. E beni isteyen onlar değiller miydi?
Kendimi toparladım. Gözyaşlarımı sildim. O sırada çalışanlar yerdeki eşyaları topluyorlardı.
Fatih elini uzattı. Bende sımsıkı tuttum elini.
Benimle birlikte yürümeye başladı. Ve ben kendime engel olamayarak iki kelam ettim.

"Afiyet olsun efendim."

***

Odaya girdiğimiz andan ben hıçkırıklarıma engel olamadım. Ben bunları haketmemiştim.
Fatih beni kendine çevirip kollarına almıştı çoktan. Sımsıkı sarıldım ona. Başımda ki yazmayı sıyırdı attı yere.
Saçlarımı kokluyor, öpüyordu. Kollarımı boynuna sarmıştım. Parmak uçlarımda dikiliyordum. Belimden tutarak kucağına aldı beni. Azcık bağırsamda ses etmedim. Sadece sıkıca sarıldım. Bacaklarımı beline sardım. Benimle birlikte yatağa oturdu. Yüzümü boynundan çıkardı. Saçlarımı özenle yüzümden çekti. Yüzüm kıpkırmızıydı eminim.

ALÇİN(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin