Beyaz sweatine iyice gömülüp hızlı hızlı yürümüştü Atlas. Okula neredeyse varmış sayılırdı. Sınıfına çıktığında rahatlayabilirdi. Herkesin içinde dövecek değildi ya.Bu farkındalıkla daha da hızlandırdı adımlarını. Sonunda bina uzaktan gözüktüğünde durup derin bir nefes verdi. Tam az önceki hızıyla okula yürüyeceği sırada sweatinin kapüşonundan ara sokağa çekilmesiyle donakalmıştı.
Donukluğu en önde duran dövmeli, kaslı çocuğu görmesiyle yerini çarpıntıya bıraktı. Arkasında yaklaşık on kişi kadar daha vardı.
Uğur karalarını kendisine far görmüş tavşan gibi bakan çocukta gezdirmişti. Boyu kendisine kıyasla oldukça kısaydı. Anca omuzlarına gelirdi. Koyu kahve dalgalı saçlarıysa bir erkeğe göre uzundu. Gözüne dökülen tutamları parlak yeşillerini örtemiyordu. Beyaz tenine tezat yanakları kızarmıştı. Kırmızı dudakları ve minik biçimli burnuyla Uğur kabul etmeliydi ki, Atlas gerçekten çok güzeldi. Bir erkek olduğunu bilmese ona asla yakışıklı demezdi. Güzel derdi sadece. Fazla güzel..
Titreyerek gözlerini irileştiren çocuk kıpırdamadan; elleri cebinde, soğuk havaya rağmen üzerine siyah tişörtünden bir şey giymemiş sevdiğine baktı.
Okulu umursamadan sakal bırakmıştı. Dövmeleri omzundan kollarını kaplayarak ellerine kadar uzanıyordu. Yuvarlak siyah hareleri doğrudan kendi yeşillerini hedef almıştı. Uğur keskin ve sert bakışlarından ödün vermezken arkasındakilere el işareti yaptı.
Atlas korkuyla ne yaptığını anlamaya çalışırken diğerlerinin sokağın başına doğru ilerleyip görüşü kapattığını gördü. Kendilerine sırtlarını dönerek dizilmişlerdi. Şimdi çıkmaz sokak tam anlamıyla aydınlanmamış havanın altında karanlık görünüyordu.
"B-bana ne yapacaksın?" Güçlükle kısık sesiyle konuşan bedene baktı alayla Uğur. Sonra üzerinde doğru bir adım attı. Bu hareketiyle çocuk duvara doğru gerilemişti titreyerek. Bir adım daha attı bunun üzerine Uğur. Bir adım daha kaçtı Atlas.
Sonunda gidecek yer kalmadığında yana kaçmak için deneme yapsa da Atlas, bu hareketi boynuna dolanan parmaklarla engellenmişti.
"Ne yapsam acaba?" Atlas boynundaki dövmeyle kaplı ele tutundu güçsüzce. Şimdi onun kendisine gerçekten zarar vermeyeceğinden emin olamamıştı.
"L-lütfen." Gözleri dolu dolu mırıldanan çocuğun ürkmüş yüzünde keyifle dolaştırdı bakışlarını Uğur.
"Sana ne söylemiştim hatırlıyor musun?" Bunu söylerken çocuğun boynundaki elini gevşetip bir parmağıyla çenesini kaldırmıştı. Çocuk sonunda dayanamayıp bir yaşını bıraktığında Uğur sırıtmıştı sadistçe.
"Ben hatırlatayım." Kulak hizasına kadar eğilmişti Atlas'ın konuşmak için. Ama bunu yapmasıyla çocuğun saçından ve boynundan yayılan tatlı kokusu bir anda mest etmişti kendisini. Ne söyleyeceğini unutur gibi olmuştu.
Atlas ise onun ne diyeceğini korkuyla beklemeye başlamışken boynuna çarpan nefesten huylanmıştı. Hâlâ boynuna sarılı duran elden kurtulamayacağını anlayıp rahatsızca kıpırdandığında irkilmişti Uğur. Başını çocuğun boynundan uzaklaştırmıştı sonra hızlıca.
Çattığı kaşlarıyla kendisine ürkekçe bakmaya devam eden çocuğa bakmıştı. "Bana o mesajlarda yazdığın her şeyi tek tek sen mi söylersin şimdi?" Dizlerini biraz kırıp başını ona doğru eğerek yüzlerini hizaladı ve ekledi. "Yoksa ben mi sesli okuyayım?" Daha fazla kendini tutamayıp ağlamaya başlamıştı Atlas.
"Ö-özür dilerim. Lüt-lütfen bırak gideyim-m." Titreyerek konuşan çocuğu bir süre konuşmadan izledi Uğur.
"Seni öylece bırakacak mıyım yani?" Boş sokakta yankılanacak kadar gür bir kahkaha attı. "İnandın mı gerçekten buna?"
Konuşmayıp korkuyla gözlerini kapatan çocukla sinirlendi. "Gözlerini aç."
Çocuk itaat edip titrek göz kapaklarını araladığında tatmin olmuşça sırıttı Uğur. "O yazdıklarını seslice söylemeyeceksen, direk dayak faslına geçelim o halde?"
Hızlıca başını iki yana sallamıştı Atlas. "G-geçmeyelim." Kısık sesiyle konuşan çocuğa dişlerini göstererek gülmüştü.
"Geçelim geçelim." Atlas cesaretini toplayıp erkekliğine doğru bir tekme geçirmişti bunun üzerine. İçinden özür dilerim çocuklarım derken Uğur bir anlık afallamayla gerilemişti. Atlas hızlıca kaçmak için duvarın dibinden bir adım atmıştı ki belinden yakalayıp kendine çekmişti onu Uğur.
Bu kez yüzü duvara gelecek şekilde yaslamıştı yine çocuğu. "Bunun da hesabını vereceksin."
"Benim için de zordu." Atlas duvara sürtünen yanağına aldırmayıp konuştuğunda Uğur sertleşmişti. "Cesaretin geldi bakıyorum?"
"Şu konumda başka şeyler de yapabiliriz." Mesajlardaki çocuğun gelmesiyle farkında olmadan sırıtmıştı dövmeli olan.
"Seni gerçekten öldürürüm." Fısıldayarak konuştuğunda arkasındaki beden, bu kez korkmamıştı Atlas. Aksine duvara yaslı bedenini arkaya ittirip Uğur'la tamamen bütünleştiğinde bu kez şaşırma sırası ondaydı. "O halde neden hâlâ duruyorsun?"
"Oyun oynadığımı mı düşünüyorsun?" Son kez alayla gülüp başı omzuna yaslanmış çocuğu sertçe çevirdi ve dudağına doğru bir yumruk geçirdi. Bu darbeyle afallamıştı Atlas. Beklemiyordu.
Ama bu darbeyi beklemeyen sadece Atlas değildi. Uğur yere düşmüş çocuğun yüzüne baktığında kırgın gözleri ve kenarı kanayan dudağıyla karşılaşmasıyla aynı şekilde afallamıştı.
Yüzüne bakarken vuramamıştı ona. Oyalanıp durmuştu onu sokağa çektiğinden beri. Sonunda arkası dönükken anlık öfkesiyle vurmuştu ama yeşillerle bir kez daha çarpışınca siyahları, anlam veremediği bir sızı hissetmişti yüreğinde.
Atlas üzüntü ve kırgınlıkla yerden kalktı. Dudağından akan kan çenesi boyunca süzülüp beyaz sweatinin yakasını az da olsa kırmızıya boyamıştı.
Uğur kendine gelmek için başını salladı. Onu zaten dövmek için çekmemiş miydi bu sokağa. Ayağa kalkmış bedene doğru yeniden elini kaldırdı. Ama çocuğun korkuyla yumduğu göz kapaklarına bakakaldı bu kez de. Uzun kirpikleri yanağını gölgeliyordu.
"Sikeyim." Öfkeyle söylenip çocuğun omzundan ittirerek geçip gitti yanından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviyor Sevmiyor -Gay
Ficción GeneralAtlas bir buçuk senedir platonik sevdiği homofobik Uğur'a mesaj atar. [ texting + düz yazı ]