Vücudum yaralarla kaplıydı.Her tarafım bambaşka acıyordu.Her yara bambaşka bir işkenceydi.Ama en büyük işkenceyi çektiren yara 6 yaşımdan beri vardı.Eski yaranın çoktan kabuk bağlaması lazımdı ama bu yara her gün daha da büyüyor ve acıtıyordu.Bu yara babamın ölümüydü.İlk açıldığın da yara olduğunu bile anlamamıştım.Sonra okula başladım.Herkes gelidi o yarayı bulup üstüne tuz bastı.Öğretmenler bile...Taze ve bambaşka bir acım vardı.Kardeş kaybı.Baba kaybıyla eş değer miydi onu bilmiyordum.Ama yarışırdı.Bambaşka yerlerimde bambaşka yaralar sızlıyordu.Yaralarım vardı ama kan yoktu.Acı vardı ama acı vericek bir alet yoktu...
Herkes sesin geldiği yöne doğru bakıyordu.Kimse haraket etmiyordu.Sonra bir kaç kişi sesin geldiği yöne doğru gittiler.Bir süre sonra gözden kayboldular.Arkalarından okçu kız , keskin gözlü ve üstüme atlayan ayı da gitti.Giderken bana göz ucuyla baktılar ama bağırışımdan sonra yanıma yanaşmayı düşünmüyorlardı.Yanaşmalarını da istemiyordum.
Acaba o kız çocuğuna ne olmuştu.O kadar derdin arasında bir de bunu merak edicektim.Bir şey olmuş mudur acaba kıza? diye düşündüm.Bir şey olmasın diye de dua ettim.
. . .
Susamıştım.Acıkmıştım.Hava kararıcaktı.Üşümeye başlamıştım.Ama elfler üşümüyordu.Çünkü onlar elfti.Ben insandım.İnsan mıydım?Tabii ki de insandım.Sorgulamam bile saçmaydı.Bana bakan kıza takıldı gözüm.Diğerlerine göre daha değişik bir aurası vardı.Daha temiz ve saf gibiydi.Düşüncelere dalmış sihirli güçleriyle orayı burayı düzeltiyordu.Yavaş yavaş kafasını kaldırdı ve bana baktı.O da ben de beklemiyorduk.Bir anda ikimiz de kafamızı başka yere çevirdik.Diğerlerine göre daha iyi gibi gelmişti.Ama belki en sinsileriydi.
. . .
Geri geliyorlardı.Keskin gözlünün elinde küçük kızıl saçlı bir kız çocuğu vardı.Kız baygın gibiydi.Ölü de olabilirdi.Olmamalıydı.Daha çok küçüktü.Hepsi benim olduğum yere doğru geldiler.Kızı önüme koydu.Ve düşünceli şekilde konuşmaya başladı ''Orman ölüyor.İleri de bir kaç ağaç devrilmiş.Kız da altında kalmış...'' dedi.Orman da benim gibi olmaya başlamıştı demek ki.Yaraları vardı ama kan yoktu.Acısı vardı ama acıtıcak alet yoktu.Demek ki artık ormanında kansız yaraları vardı.Bu gerçek miydi?Gerçekti.Küçücük kız çocuğunun cansız bedeni önümde duruyordu.Bir anda bir kadın koşarak yanımıza geldi.''Annecim!Annecim iyi misin?Kızım aç gözünü!Aç lütfen aç!'' dedi ağlayarak.Annesiydi.Kızının elini kavradı.Sonra uzun uzun kıza baktı.Ardından kızının karnına yattı.Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.İçim zaten kötüydü.Benim de gözümden bir damla yaş süzüldü...
''Bak.Sana ihtiyacımız var dinle işte!Kız öldü.'' dedi.Konunun benimle alakası yoktu.Yine beni manipüle etmeye çalışıyordu.''Konu benimle alakalı değil.Lütfen kes gereksiz konuşmanı ve git.Yoksa..'' dedim ve yine sustum.''Yoksa ne?Ne yapabilirsin ki?'' dedi.Ardından bir tane yaşlı sesi yükseldi ''Çekilin artık şu işi ben halledicem!Çekil!Çekilll!!'' dedi.Karşıma dikildi.Daha bol kıyafetler giymiş bembeyaz sakallı ve saçlı bastonlu bir elfti.Yüzünde bıkmışlık ve bitkinlik vardı.Bana karşı duygusu karmaşıktı.''Yeter artık!Nazını çekemem ben senin!Sen bizi dinleyene kadar aç ve sussuzsun.Ayrıca kafesin üstünü kapatıcaz.Dış dünyayla iletişimini kesicem.Yoksa senin bizi dinliyeceğin yok.''dedi.Haklıydı.Ama öbür türlü de dinlemezdim.İntikamımdan vazgeçmezdim.''İntikamımdan vazgeçmem kolay kolay.''dedim.O da emir verir gibi başını oynattı ve bir anda kafesin etrafı siyah örtüyle kaplandı.Bir anda karnım guruldadı.Bu yol çok acıtıcak gibi hissettim...
. . .Hava kararmıştı.Dışarıyı görmüyordum ama ışıktan bir şekilde anlıyordum.Karnım çok açtı.Susuzdum.Saatlerdir düşünüyordum.Deliricektim resmen.Bir anda siyah örtünün bir kısmı hafif kalktı.Bana bakan kızdı.Elinde yemek vardı.Bir bardakta su.Demirlerin arasından kafesin içine koydu.Gülümsedi.Bende gülümsedim.Tam ağzımı açtım teşekkür edicektim.Eliyle sus işareti yaptı.Yakalanmamak içindi.Bende sustum ve minnet duyduğuma dair başımı salladım.İyi elflerinde olduğunu anlamıştım.Bazıları gibi ayı değildi.
. . .
Büyük bir gürültüyle örtü kalktı.Sabah olmuştu.Bende uyuya kalmıştım.Etrafıma baktım.Yaşlı elf yanında kız ve onun yanında diğer elfler vardı.Yaşlı elf sinirli gözlerle kıza bakıyor ve onun boğmaya çalışıyordu.''Ne yapıyorsun kıza??Ne oluyor?'' dedim ayağa kalkıp.''Dün yasağı çiğnedi.Sana yemek getirdi , su getirdi.Cezasını çekicek.'' dedi.''Kız iyi biri olduğu için öldürücek misin?'' dedim.''Eğer sen bize yardım edersen kızı öldürmem.Etmezsen gözünün önünde işkence ede ede öldürürüm.'' dedi.Nasıl bu kadar acımasızdı?''Yapamazsın.'' dedim.Kızı boğmaya başladı.Bir süre sonra durur dedim ama durmadı devam etti.Kız çırpınıyordu.O çırpındıkça içim acıyordu.Bana beni kurtar der gibi bakıyordu.''Tamam!!Dur.Yardım edeceğim.Kızı bırak önce.'' dedim.Yaşlı elf pis bir sırıtışla kızı bıraktı.''Anlat ona evlat.Beni işim var.'' dedi ve keyifli keyifli gitti.Evlat dediği şu üstüme atlayan ayıydı.
Bana baktı ve ''Aslında dün anlatıyordum ama neyse.Nerde kalmıştım.Elfler 4'e ayrılır.1-Bitki.Bitki elfleri tahmin ettiğin üzere bitki alanında uzmanlar.2.Hava.Hava elfleri de gökyüzünde ki konularda uzmanlar ve ayrıca su da onların güçleri arasında.3.Ateş.Ateşte uzmanlar.4.Toprak.Toprakla ilgili her şeyde ustalar.Hepsine örnek veriyim.Bitki elfleri istedikleri zaman bitkilerinin enerjilerini içlerine alabiliyorlar.Gökyüzü elfleri istedikleri gibi hava olaylarını yönetebiliyorlar ve suyu katılaştırabiliyorlar, su da nefes alabiliyorlar.Ateş elfleri ateşte yanmıyorlar hatta daha da güçleniyorlar.Toprak elfleri en iyisi topraktan olan her şeyin içinden geçebiliyorlar veya toprakla bütünleşebiliyorlar.Ben bitki elfiyim.Lara toprak.İriz ateş.''dedi.Okçu kızın adı Lara.Keskin gözlü ise İrizmiş.Ben neydim?Ne olduğumu merak etsem de hala aklım Hülya ve Orhandaydı.Onların katilleriyle oturmuş konuşuyordum.''Ya ben?'' dedim.İriz ''İşte seni özelliğin bizden farklı olduğu ve sana ihtiyacımız olduğu için çağırdık.Daha doğrusu ''Orman'' seni kendisine ilaç ol diye çağırdı.Sen Eter elfisin.Eter elfi sınırsız güce sahip.Akıla hayale sığmayan , her sihri yapabilen elftir.''dedi.Eter elfi miydim ?Dün annen yüzünden ortaya çıkmadı demişti.Peki annemle konunun ne alakası vardı? Hala kafam da oturmayan parçalar vardı.''Orman tam olarak benden ne istiyor?''dedim.Lara ''Seni.Yani bir Eter elfi.Eskiden babandı.Sonra öldü.Orman kalbini ,her şeyini, enerjisini kaybetti.Şimdi de senden ,yavrusundan, enerji istiyor.İhtiyacı var.''dedi.''İyi de nasıl alıcak enerjimi.'' dedim.İriz ''Her hafta gidip biraz enerjinden feda ediceksin.Yoksa orman bize artık bakamaz ve soyumuz kurur.Elgin bize yardım etmen lazım''dedi.Kafam çok karışmıştı.Ayrıca adımı nerden biliyordu?Gerçek miydi bütün duyduklarım?Kulaklarım doğru mu duyuyordu?Doğru duyuyordu.Ama yalan dinliyordu.Böyle bir şey yoktu.Ağaç şans eseri düşmüş olabilirdi veya beni ikna etmek için kestiler.
''Tamam edicem diyelim.Hani gücüm?Nerede?Yok.'' dedim.İriz ''Var.İçinde.Ama annen-'' derken lafı büyük bir gürültüyle kesildi.Bu sefer 3-4 ağaç birbirlerinin üstüne devrilmişti.Hepsi de bir elf evinin üstüne düşmüştü.Bu ev yaşlı elfin evi idi.Bu bazıları için ilahi adalet ,bazıları için karmadır,bazıları için ise tesadüf.Ama bana sorarsanız bu ilahi adaletti...
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.BEĞENDİYSENİZ ARKADAŞLARINIZLA LÜTFEN PAYLAŞIN VE OY VERİN <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman'ın Çağrısı
AléatoireGözümü açtım.Yatağımda değildim yerdeydim.Geceydi.Ormandaydım.Ayağa panikle kalktım.Ormanın tam ortasındaydım.Etraftan hep aynı sözün fısıltısı geliyordu. '' Önce yeşile gel sonra maviye , kırmızıya , kahverengiye.Gel , sadece gel..'' anlam veremiyo...