:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Bir süre daha kaldıktan sonra soyunma odasından çıkıp bahçeye indik. Taehyung arkadaşlarının yanına gitti bense arkadaşım olmadığından bahçede bir köşeye oturdum. Son ders olduğu için çantalarımızı da indirmiştik. Çantamdan okuma kitabımı çıkardım ve okumaya başladım. Sınıfın geri kalanı voleybol, futbol veya basketbol oynuyordu he tabi bazıları sadece oturup arkadaş guruplarıyla sohbet edip eğleniyordu. Çevreme bakındığımda taehyungun bana baktığını gördüm. Neden bana bakıyordu? Neden bir anda değişmişti?
Kitabıma geri döndüm ders boyu kitap okuyacaktım, yani biri benle uğraşmazsa.
Kitabıma odaklanmışken kafama gelen top ile sarsıldım diğerleri gülerken ben acıyan kafamı tutup ovuşturdum.
- ucube topu atsana.
Topu atan çocuğun söylediklerini duyunca o tarafa baktım.
- ne bakıyorsun atsana topu
Bu kez daha fazla sinirlenmesin diye topu alıp ona verdim. Topu elimden çekip sırıtarak baktı ve oyununa geri döndü. Bende geri yerime oturup kitabıma devam ettim.
Zil çalmıştı, çantamı sırtıma takıp eve yol aldım. Evim uzaktı ama yürümekten başka şansım yoktu. Aç karnına yürümek can sıkıcıydı ama alışmıştım. Arada kurslara kalıyordum ve hava o kadar kararıyordu ki önümü görmem imkansız hal alıyordu tabi o günler çantama el feneri koyuyordum. Telefonum yoktu, bakıldığında gerekte yoktu babam beni merak edip aramazdı. Başka konuştuğum veya tanıdığım biri de yoktu. Ödevlerimi derste not aldığım için sınıf gurubuna da gerek yoktu.
Eve varmıştım hava daha kararmamıştı. Anahtarla kapıyı açtım. Odama girip üstümü değiştirdim evin işlerini hızlıca yaptıktan sonra saate baktım. Gelmesine 2 saat vardı. Yemekleri hızlıca yaptım ve odama geçip derslerimi yaptım.
Karnım fazlasıyla acıkmıştı. Saate baktığımda çoktan gelmesi gerektiğini fark ettim. Yine içmeye gitmiştir muhtemelen. Odamdan çıkıp mutfağa girdim yaptığım yemekten biraz alsam sorun olmazdı heralde. Anlamazdı. Küçük bir tabak alıp içine yaptığım yemekten biraz koydum. Gerçekten acıkmıştım. Çubukları alıp yemeye başladım. O kadar acıkmıştım ki tabağa koyduğum yemeği anında bitirdim. Ama bu benim doymama yetmemişti. Tencereye baktım tek kişilik yaptığım için yemeği anca ona yeterdi. Tabağı ve çubukları yıkayıp yerine koydum ardından dondurucudan buz kabını çıkartıp odama geçtim. Yatağıma oturdum. Buzlardan birini kabından çıkardım ve ağzıma atıp yemeye başladım. Buzu yavaşça dişlerimle kırdım, bunu seviyordum. Teker teker buzları yemeye devam ettim. Sanki birşeyler yiyormuş hissiyatı veriyordu bu hoşuma gidiyordu.
Buzların hepsini bitirince mutfağa gidip su doldurdum ve dondurucuya koydum. Tam odama gidecekken kapı sesini duymamla yönümü değiştirdim. Hemen kapıyı açtım. O gelmişti. Alkol kokusu yüzümü buruşturmama neden oldu. Çok fazla içmişti.
Savsakliyarak içeriye geçti. Koltuğa oturdu. Kapıyı kapatıp içeriye geçtim.
- sofrayı hazırlayayım mı?
Diye sordum. Sarhoşken ne yapacağı belli olmuyordu. Bana baktı gözlerinden hiç birşey anlaşılmıyordu. Bir süre sadece baktı sonra ayağa kalktı bana doğru yürümeye başladı. Yüzündeki duygusuzluk beni daha çok korkuturken geri geri gitmeye başladım. Sırtım duvara vurunca içimden küfrettim. Dibime geldiğinde durdu. Kafasını boynuma yaklaştırdı. Titriyordum, herşeyi yapabilirdi. Dudaklarını boynuma değdirdi. Yana doğru kaçmaya çalıştım ama kollarımdan tutarak beni olduğum yere sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last ray of hope|| Taekook♡
General FictionJungkook rahmi olan bir bireydi ve okulda zorbalığa uğruyordu, hiç arkadaşı yoktu, onu seven kimse yoktu, babasından şiddet görüyordu. Her şeyden ümidini kesmişken umut ışığı onada görünecek miydi?