Mekana girmeden önce hemen yanında olan dar ve karanlık sokağa girdim. Çantamdan gözüme çarpan ilk gece elbisesini ve ayakkabıyı çıkarttım. Gece mavisi renginin üzerine gelen hafif simler parlamasını sağlarken yanındaki yırtmacı onu yeterince davetkar ve şehvetli gösteriyordu. İçeri günlük kıyafetlerimle giremeyeceğim için hemen üstümü değiştirmeye başladım. Üstümdeki uzun kollu düz siyah cropu çıkarttım. Gecenin soğukluğu tenime vurup tüylerimi diken diken etti.
Bu hisse bayılıyorum.
Soğuk rüzgara kendimi bırakmışken mekandan yükselen müzik sesiyle kendime geldim ve üzerime elbiseyi geçirdim. Kahverengi botlarımı çıkartıp elbisemin altındaki bol pantolonumu da çıkarttım. Parlak siyah topuklularımı ayağıma geçirdim ve çıkarttığım kıyafetleri koca çantama geri tıktım. Çantayı yanımda duran çöp konteynerinin altına ittirdim ve mekana girmek için sokaktan çıktım.
*
Sürekli değişen ışıklar gözümü almıştı. Deliler gibi dans eden insanların arasından çıkıp bar sandalyesine oturdum.
'Alkolsüz birşeyler verir misin?'
"Tabii."
Barmenden içecek istedikten sonra gözlerimi kalabalığa çevirdim. Buraya kafa dağıtmaya geldim ancak buradan sonra gidecek bir evim yok. Gece kalabilecek bir yer bulmak için ayık kalmam gerekiyor. Dans eden onca kişiye bakarken içeri oldukça uzun bir kaç adam girdiğini gördüm.
Ama aralarından bir tanesi hepsinden uzundu.
Hayır adamların hepsi en az 1.90, onun boyu ne öyle. Boyuna göre cüssesi de gayet kabarıktı.
Kelimenin tam anlamıyla devdi.
Sinirli ve sert bakışlarla VIP localara doğru ilerliyorlardı. Sanırım birilerinin gerçekten rahatlamaya ihtiyacı var. Onlar ortadan kaybolduktan sonra önüme döndüm ve içeceğimden bir yudum aldım.
Bugün öğrendiklerim beni oldukça yıkmıştı. Gidecek yerim yoktu, bende en iyi bildiğim şeyi yapmaya karar verdim.
Eğlenmek.
Eğlenmeyi bilen bir insanım ama bugünün ağırlığı sayesinde eğlenmenin 'e' sini bile hissetmiyorum.
İçeceğimi dikledim ve mekanı terk etmek için ayağa kalktım. Evet, clubleri seviyorum ama bugün günü değil. Çantamı almak için arka kapıya yöneldim.
Sürekli değişen ışıklar etkisini azaltmış, yüksek müzik sesi boğuklaşmıştı. Üzerinse neon tabelayla 'Acil çıkış' yazan yeşil kapıyı yavaşça açtım.
Dışarıda birileri vardı. Bu içeride gördüğüm o dev adamdı. Biriyle fazlasıyla sert konuşuyordu.
Ne yapmalıyım? Konuştukları şey normal birşeye benzemiyor. Burada olduğumu belli edersem başım belaya girebilir.
İnce bir vücuda sahip olduğum için kapıyı çok açmadan arasından geçtim. Çöp konteynerinin yanından çantamı alıp gidebilirdim. Eğilerek konteynerin yanına geçtim.
Zaten adam o kadar büyüktü ki, eğilmeden geçsem bile karşısındaki adam farketmezdi. Tam çantamı alıp gideceğim esnada duyduğum isim beni şoka uğrattı.
"Gülin Çınar."
Arkamı döndüm ve onları dinlemeye karar verdim. Annemle alakalı ne konuşuyor olabilirler? Bunlar kim ve annemi nereden tanıyorlar?
Bu soruların cevabına ihtiyacım vardı. Büyük bir sessizlik vardı. Dev adamın karşısındaki adam annemin adını ağzına aldıktan sonra gergin konuşma son buldu ve daha gergin bir sessizlik başladı.
Bu sessizliği oldukça gürültülü iki el silah sesi bozdu.
Ne olduğunu anlayamamışken başından beri gözümün takıldığı o uzun boylu, oldukça cüsseli adam silahını çıkarmış ve karşısındaki adama ateş etmişti.
Az önce bir cinayete gözlerimle şahit oldum.
Silah sesinin hemen ardından oldukça güçlü bir çığlık atmamla o adamın bana dönmesi bir oldu.
O acımasız, sert bakışlar bir anlık şaşkınlığa uğradı.
--Bölüm Sonu--
Yep yeni, bomba bir kurguyla karşınızdayımm.
Umarım severek okuyacağınız bir kurgu olur<3
Bölüm hakkındaki yorum ve düşüncelerinizi paylaşmayı ve vote atmayı unutmayın seviliyorsunuzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cereus
Romance'Ölüme tek bir nefes kadar yakın olduğumu biliyordum ama ölümümün nefesimden olacağını bilmiyordum.'