Adsız Bölüm 45

162 21 4
                                    

Grup sohbetinde üyelerden herhangi bir iz yoktu ve Jimin paniğe kapılmıştı.Jimin oturma odasında volta atarken, Jungkook kabarık halının üzerinde karnının üstüne uzanmış, Hoseok'un hediye ettiği peluşlarla oynuyor ve sevimli kıkırdamalar yapıyordu.

Namjoon'a ulaşmaya çalışıyordu ama telefonu açan yoktu.Kaç kez aramaya çalıştığını bile bilmiyordu.Neler olduğunu bilmiyordu ama Jungkook yüzünden endişesini belli etmemek için elinden geleni yapıyordu.  

"Hyungie, Tata RJ ile oynavak istemiyoy, ona kızgın mı?" Jungkook somurturken Jimin iç çekti ve önünde diz çöktü.  

"Neden RJ ile oynamak istemiyorsun?" diye sordu Tata'ya ve oyuncağı ellerine aldı.Jungkook ona ceylan gözleriyle bakarken bebek mavisi emziğini bulmak için etrafı aradı.Onları izlerken doğrulup bağdaş kurdu.

Jimin peluşu sallarken bebek gibi bir sesle "Çünkü bütün keklerimi yedi!" dedi.Jungkook şaşkınlıkla nefes aldı ve RJ'e baktı. 

 "Geyçekten mi ?" 

"Neden daha fazlasını yapmıyorsun, Kookie?" diye sordu Jimin gülümseyerek.Jungkook başını salladı ve mutfağa gitti, sonra bir kaşık ve boş bir kaseyle geri geldi.  

"Kookie bir sürü kek yapacak!" Jimin kafasına bir öpücük kondurdu ve ayağa kalktı.

Telefonunu masadan alıp herhangi bir mesaj olup olmadığına baktı, hiçbir şey göremeyince bir kez daha iç çekti.Namjoon'un kaybolmasının üzerinden iki gün geçmişti ve Hoseok'un ya da danışacak kimsenin olmaması onu deli ediyordu.Seokjin sadece bir mesaj aldığından bahsetmişti ama tam olarak ne yazdığını söylememişti.

Dürüst olmak gerekirse artık gerçekten polisi aramayı düşünüyordu.Namjoon asla böyle bir şey yapmazdı.Ailesi Namjoon'u sormak için Jimin'i aramıştı ve Jimin'in, zavallı çocuğun finaller için nasıl kitaplara gömüldüğü hakkında yalan söylemekten başka çaresi yoktu.Çok stresliydi ve korkmuştu.Yemek bile yiyemiyor, hiçbir şey yapamıyordu.

En iyi arkadaşına bir şey olursa, hayatının geri kalanında kendini suçlayacaktı.İki gün önce onunla takılması gerekiyordu ama gece yarısına kadar dans dersleri olduğu için yanına gidememişti.Bu Namjoon'dan haber aldığı son zamandı.  

Jimin kapı zili ile düşüncelerinden sıyrıldı ve üzerine hafif bir mutluluk dalgasının yayıldığını hissederek kapıya doğru koştu.Muhtemelen Namjoon'du.En azından onun olmasını umuyordu.  Ancak kapıda ellerinde poşetlerle bekleyen dört erkek görünce sevinci şoka ve inanamazlığa dönüştü.  

"Bu-Burada ? Burada ne yapıyorsunuz?"

"Tata şimdi oynavak istiyoy! Kekleyime bayıldı!" Taehyung'un ağzı kutu gibi bir gülümsemeye dönüştü ve kollarını açmadan önce diz çöktü.  

"Kookie! Gel buraya bebeğim!" Jungkook kıkırdadı ve Taehyung'un kollarına atlamadan ve kendi kollarını adama sarmadan önce ona doğru koştu.  

"Birbirimizden uzaktayken bir şey yapamazdık. Bizi içeri alacak mısın?" diye sordu Yoongi.Jimin başını salladı ve içeri girebilmeleri için kenara çekildi. Hoseok, Taehyung'un yanında durup Jungkook'un kafasını hafifçe okşarken içeri girmemişti.

"Haber vermeden geldiğimiz için özür dilerim ama o anda verebileceğimiz en iyi karar buydu." dedi Hoseok ve gülümsedi.Jimin kaşlarını çattı.  Kesinlikle bir şeyler dönüyordu.Yoongi ve Seokjin çoktan içeri girmiş ve koltuğa oturmuşlardı.  

"Hadi Kookie. İçeri girelim. Sana bir şey getirdik." Jungkook ciyakladı ve diğerlerinin olduğu oturma odasına koşmadan önce Taehyung'un elini tuttu.Taehyung'u kendisiyle birlikte yere oturttu ki Tae bunu memnuniyetle kabul etmişti.

Jimin "Bana gerçekten neler olduğunu anlatabilir misin?" diye sordu.Hayal kırıklığına uğramıştı.  Bu konuda içinde kötü bir his vardı.Ciddi bir şey olmasaydı riske girip evine gelmezlerdi.

Seokjin cebinden telefonunu çıkardı ve bir yerlere girdikten sonra arkasını dönüp telefonu Jimin'e uzattı.Jimin kaşlarını çatarken telefonu alıp ekrana baktı.Gördüğü şeyle gözleri genişledi ve çığlık atarak telefonu halının üzerine düşürdü.  

"Bana en iyi arkadaşımın rehin alındığını mı söylüyorsun?!"

FANBOY {NAMJİN}Where stories live. Discover now