"Bunu neden yapıyorsun?"
Karanlığın yanı sıra sessizlik de yoğundu. Namjoon, elleri arkasından bağlı ve yüzünün yarısını kapatan bir göz bağıyla bir sandalyede oturuyordu.
Cesur bir çocuk gibi korkusuyla savaşıyor ve hiperventilasyona girmemek için kısa ve sakin nefesler alıyordu.
Tıpta hiperventilasyon gerekenden daha hızlı ve daha derin nefes alma durumudur. Genellikle panik atakla birlikte gelen bayılma hissi ve diğer istenmeyen semptomlara yol açar.
Daha önce hiç böyle bir durumda olmamıştı.Aklından milyonlarca düşünce geçiyordu.Kaç kez sorduğu önemli değildi, kimse ona bir şey söylemiyordu bu yüzden odada yalnız olduğunu düşündü.
Bu şekilde oturduğu ikinci gündü ve oturma pozisyonundan bacaklarının ağrıdığını ve bileklerinin uyuşmaya başladığını hissedebiliyordu.Açtı.Aç, susuz ve bitkindi.Ne kadar korktuğundan bahsetmiyordu bile.
Sıradan bir geceydi.Extra İngilizce dersinden çıkmış geç saatlerde eve doğru yürüyordu, geçen seferki gibi Seokjin'i görüntülü arayabileceği için çok heyecanlıydı ama psikopat birinin onu tekmeleyip bilinçsizce bayıltacağını ve onu sandalyeye bağlayacağını nasıl bilebilirdi?
Kimseyi arayamazdı.Kimsenin ona neler olduğunu bilmediğinden emindi ve bu durumu daha da kötüleştiriyordu.Kapı aniden açıldığında gözleri bağlı olmasına rağmen,her şey yeniden kararmadan önce ışığı görebilmişti ve yaklaşan ayak seslerini duyuyordu.
Gerildi, kişinin ona ne yapacağını bilmediği için nefesi düzensizleşti.Kişi onun önünde durdu ve gözlerinde acıma ile ona baktı.Namjoon gözlerini kısıyordu, nefesi daha da ağırlaştıkça gözlerinin yaşlarla dolduğunu hissediyordu.
"Korkuyor musun?" Sesi yumuşaktı.Onu birdenbire kaçıran biri için çok yumuşaktı ve bu bir kadın sesiydi.Namjoon sakinleşmeye çalıştı, kim olabilir diye düşünürken nefes alıp verme egzersizi yaptı.
"Korkmalısın da, seni uyardım. Pek çok kez." Kadın konuşmaya devam ederken Namjoon kaşlarını çattı.
" Sen kimsin ? "
"Bunu soracağını biliyordum." dedi ve gülmeye başladı.
"Tipik. Tıpkı filmlerdeki gibi."
Sandalyenin etrafında yürümeye başladı, topuğu beton zemine her vurduğunda Namjoon'un omurgasına ürpertiler gönderiyordu.
"Kimse seni burada bulamaz, merak etme."
"Ama neden benim gibi sıradan bir adamı kaçırasın ki? Param falan da yok," dedi Namjoon. Kadın yürümeyi bıraktı ve arkasında dururken ellerini Namjoon'un omuzlarına koydu.
"Oh ama senin paradan çok daha değerli bir şeyin var fanboy."
Kullanıcı adını söylediğinde gerçekler ona bir kamyon gibi çarpmıştı.Onun kim olduğunu biliyordu.Sırf bir idol yüzünden suç işlemek için bu kadar ileri gidebileceğine inanamıyordu.Namjoon onunla çıkıyor falan değildi ki, öyle olsa bile kimsenin böyle bir şey yapmaya hakkı yoktu.
"Bu kadar ileri gittiğine inanamıyorum. Bundan ne kazanacaksın ? Kim olduğunu bile bilmiyorum! Benden ne yapmamı bekliyorsun?" diye sordu Namjoon. Kadın hızla onun önünde durdu ve gözlerindeki bağı çıkardı.Çenesini tuttu ve başını kaldırdı, gözlerine bakıyordu.
"N-Ne? Sen kimsin?" Namjoon korkmuştu.Kadın kaşlarını kaldırdı.
"Beni hatırlamıyor musun? Gerçekten mi?" Namjoon birkaç kez başını salladı. Kadın kollarını göğsünün üzerinde çaprazlamadan önce başını yana doğru iterek Namjoon'a alay eden bir bakış attı.
"Beni tanımıyormuş gibi davranma. Hayatımın erkeğini benden aldığında beni çok iyi tanıyordun. Ve şimdi de Seokjin'i benden almaya çalışıyorsun.Sana ondan uzak durmanı söylemiştim."
Namjoon deli gibi gözlerini kırpıştırıyordu.Beyni onun söylediği her şeyi anlamaya çalışıyordu ama hiçbir erkeği kimseden aldığını hatırlamıyordu.
"Üzgünüm, neden bahsettiğini gerçekten bilmiyorum. Bunu hiç yapmadım.Bahsettiğin kişinin ben olduğumdan emin misin?"
Kadın tekrar alayla baktı ve yanağına sert bir tokat attı.Namjoon şaşkınlık içindeydi,tokat canını acıttığı için derin bir nefes aldı.
Kadının göğsü hızla inip kalkıyordu ve gözleri kocaman açılmıştı.Odanın etrafına bakıyordu ve kesinlikle paniklemiş gibi görünüyordu. Namjoon'un kafası karışmıştı.
"S-Sakın bunu söylemeye kalkışma! Yongguk'u elimden alan sensin" diye bağırdı önünde volta atarken.
" B - Birlikte olmamız gerekiyordu! Her şey yolunda gidiyordu ama aniden sevdiğim adam seninle randevuya çıkmaya başladı! Bu nasıl bir duygu biliyor musun? Ve şimdi Seokjin'in hayatına burnunu sokuyorsun? Onu da almana izin vermeyeceğim" diye bağırmaya devam etti.
Namjoon hayatı için gerçekten çok korkuyordu çünkü kadın çok korkunç görünüyordu ve ellerini bağlayan ipten kurtulmaya çalışıyordu ama bu anlamsızdı.Kadın onu her an daha fazla incitebilirdi.Hatta onu öldürebilirdi. Bilemezdi.
Namjoon, "Ben - ben gerçekten senin kim olduğunu bilmiyorum a - ama bunun hakkında konuşabiliriz, tamam mı?" dedi. Kadın gülmeye başladı.Yüzündeki tüm korku kayboldu ve ona yumuşakça gülümsedi.
"Evet, onu buraya çağırman gerektiğini düşünüyordum,Böylece biz birlikte kaçarken sen de eve dönebilirsin. Kulağa nasıl geliyor?"
Namjoon şok olmuştu.Seokjin'i aramak parlak bir fikir değildi çünkü kadının Seokjin'e de bir şey yapıp yapmayacağını bilmiyordu ama onu aramamak asla eve gidemeyeceği anlamına geliyordu.Bu işin sonunda ölü bile olabilirdi.
Namjoon ağlamak istiyordu.Neden bu hale geldiğini kendi kendine sorup duruyordu.Hiç kimseye kötü bir şey yapmamıştı ki
"Yoksa seni hemen şimdi öldürürüm." Kadın sırıttı ve cebinden küçük bir bıçak çıkardı.
"Onu arayacağım." Namjoon konuşurken kadın dışında her yere bakıyordu.Kalp krizi geçirecekmiş gibi hissediyordu.
"Harika," Ona kendi telefonunu uzattı.
"Şimdi parlama zamanın.Hiçbir bok olmasını istemiyorum. Buraya tek başına gelmeli, başka kimseyi görmek istemiyorum."
YOU ARE READING
FANBOY {NAMJİN}
Teen FictionNamjoon Seokjin'in en büyük Fanboyuydu. İnstagram au Namjin Yoonmin Taekook