Elindeki gıcır gıcır olan yeni kağıtlar ve değişen kimlikle bekliyordu.Daha doğrusu korkuyordu, ölümü burnunun ucundaymış gibi hissediyordu adeta. Taehyung asla babası gibi güçlü, korkusuz, dayanıklı olamamıştı. Babasının azarlamalarıyla büyümüştü ya da baskıyla. Ondan hep yapılması istenilen şeyi doğru dürüst beceremez eline yüzüne bulaştırırdı. Kardeşi onun aksine her şeyi becerir ve istekleri güzelce halledip işin içinden çıkardı. Taehyung asla kardeşi gibi değildi. Bu yüzden asla babasının gözdesi olamamıştı. Ne kadar denese de hep yoluna bir şeyler engel olup ters gitmişti ve bu da onun beceriksiz, işe yaramaz olarak etiket bırakmıştı üstünde.
Ama bu etiketleri yıkmak için buradaydı.
Tamda siyah demir kapının önünde elindeki yeni kimliği ve CV dosyasıyla duruyordu.
"İş için mi geldin?"
Duyduğu sert ve bir o kadarda tok ses tonu onu irkilip arkasını dönmesini sağlamıştı. Elindeki kağıtları ve plastik parçayı uzatarak parmaklarını bileğindeki gömleğin düğmelerine götürmüştü. Elini ayağını nereye koyacağını bilmiyordu ve fazlasıyla kendisini belli ettiğini düşünüyordu ya da biraz paranoyaklaşmıştı..
Uzun boylu ve fazlasıyla iri duran adam ona kısa bir bakış attığında yutkunmadan edememişti. Cidden böyle bir görevi anlık sinirle üstüne aldığına inanamıyordu. Hata yapmıştı ve yine diğer olaylar gibi elinde patlayacaktı.
Ya ölecekti ya da burada çürüyüp gidecekti ama kendisini ancak babasına böyle kanıtlayabilirdi.
Ona onca şey yaşatmasına rağmen babasına karşı yine de hisleri olduğu gibi duruyordu. Tek isteği ondan birkaç güzel cümle ve sevgiydi, başka bir şey istemiyordu.
Bu yüzden canını tehlikeye atması ne kadar sağlıklı bir şey değilse de umurunda değildi.
Her zaman ikinci planda olmaktan yorulmuştu.
"Geç."
Koca adam elinde tuttuğu belgeleri yanındaki -ondan daha cılız olan- adama vermiş ve kulağına bir şeyler fısıldayarak göndermişti. Taehyung ise açılan kapıdan içeriye girmiş ve uzun yolu olan bahçede yürümeye başlamıştı. Kalbi hızlı hızlı atıyor, bir yandan terleyen ellerini çaktırmadan siyah takım elbisesine siliyordu. Kendisine lanet okumuştu. Bu kadar korkulacak bir şey yoktu alt tarafı uyuşturucu ticareti diyince adını dünyada bir numara olarak duyuran adamın bilgilerini babasına sızdıracaktı.
En fazla ne olabilirdi ki? Sonuçta onun babası bir mafyaydı ve kendisi tehlikedeyse gerekeni yapardı.
Ya da Taehyung babasına fazla güveniyordu.
Açılan kapıyla gördüğü uzun ve esmer adama bakmıştı. Üzerinde fazla resmi olmayan kıyafetler bu malikaneye hizmet ettiğini gösteriyordu, en azından öyle düşünmüştü Taehyung.
"Bay Jeon misafir odasında toplantı yapıyor. Siz salona geçin lütfen."
Kafasını sallayıp adamın gösterdiği odaya doğru ilerleyerek içerisini incelemeye başlamıştı. Fazla lüks olan ev kendisini gösteriyordu. Evin yüksek tavanlarındaki motiflerde gördüğü melek simgeleri ve hafif yunan mitolojisi havası estiren resimler vardı. Tavanın etrafındaki ışıklandırma koca salonu fazlasıyla güzel aydınlatıyordu. Beyaz ve krem ağırlıklı olan salon o kadar genişti ki kendi evini karşılaştırdığında bile bu salon fazlasıyla büyük duruyordu. Şaşkınlığını belli edemeden yapamamıştı büyük ihtimalle yanında dikilen yardımcı onun bu tepkisi yüzünden mafyaya hizmet ettiğini bile aklının ucundan geçirmemişti.
Yavaşça tekli koltuklardan birine oturup kollarını dizlerine dayadı. İçinden bir his bunun hiçte iyi gitmeyeceğini söylüyordu. Neyde iyi olmuştu ki bu zamana kadar bunu becerecekti. Derin bir iç çekişin ardından yüzünü sıvazlamıştı. Babasının onun adını duyurmadığına ilk defa mutlu olmuştu en azından isminden kimse onu çıkartamayacaktı, ilk defa bu duruma sevinmişti normalde herkes kardeşini tanıdığı için sinir olurdu ama bu sefer negatif yanının bir yararını görmüştü.
Topuk sesleri yaklaşırken yavaşça ayağa kalkıp etrafına bakınmıştı. Merdivenin basamaklarından yavaş yavaş inen, dik duruşlu adama bakmıştı Taehyung. Normalde sakallı, göbekli, kötü bir adam bekliyordu fakat onu gördükleri fazlasıyla ters köşe yapmıştı.
Jeon Jeongguk çok yakışıklı bir adamdı ve fazlasıyla genç duruyordu. Bu işleri yapan adamlar genellikle babası yaşında olurlardı çünkü ne kadar yaşlıysa o kadar güç ve deneyim derdi çevresi ona.
Bu iddianın istisnasıydı Jeon.
Aksine çevresindeki insanlardan daha deneyimli ve zekasıyla konuşan biriydi. Herkesin onu küçük görmesini kullanıp kendisinden pay çıkartırdı. Çekici olduğu kadarıyla da gaddar birisiydi. Kimseyi affetmez, acımazdı. Çünkü acımak ona göre güçsüzlüktü. Acıdığı kişi gün olur onu yenebilirdi ve Jungkook bunu asla göze alamayacak bir insandı.
Derin bir nefes alarak soğukkanlılığını korumaya çalışmış, karşısında duran adamın önünde hafifçe eğilerek ellerini önünde birleştirmişti. Kahverengi irisleri bedenini delercesine inceliyordu. Sanki karşısında çıplak gibi hissetmişti Taehyung. Gözleriyle soymuştu kendisini.
"Kim Taehyung efendim."
Uzun aradan sonra ilk defa çıkarttığı sesi birazda olsa titremişti.
"Size hizmet için geldim.."
Ve hayatının dönüm noktası olarak adlandırdığı yaşam, kurduğu cümleyle çoktan başlamıştı bile...
—————
İlk bölümü kısa tutmak istedim, tanıtım gibi düşündüm aslında bir nevi.
Yaş olarak Taehyung: 24 Jungkook: 30.
Kitapta +18 sahneler olacak rahatsız olanlar için uyarı koyacağım atlayarak okuyabilirler.
Sevgiyle kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia -Taekook-
FanfictionÇünkü benim düşüncelerim onun gülüşlerinde son buluyordu.