Okul gayet normal geçti. Çıkışta eve gidip biraz uyuduktan sonra hazırlanmam gerektiğini hatırlayıp dolabımın önünde kıyafetlerime bakmaya başladım. Elbise giymeyi düşünüyordum. Sade siyah bir elbise gözüme çarptı. Bu elbiseyi geçen sene indirimden almıştım ve açıkçası bir kez falan giymiştim. Siyah mini, sırt dekoltesi olan önü "v" şeklinde gelen dar bir elbiseydi. Elbiseyi alıp yatağıma fırlattım ve ayakkabı seçimim için giyinme dolabımın yanındaki mini dolabı açtım. Spor ayakkabı mı giysem yoksa topuklu mu? Lüks bir yere gideceğimizi hatırlayarak ve daha şık olacağını düşünerek siyah sivri burun topuklu botlarımı alıp dolabı kapadım. Duş alıp saçlarımı kurttum ve elbisemi giydim. Soğukta donmamak için ince kısa bir ceket aldım. Smokey black liner denilen makyajı yapıp kabarık saçlarımın üzerinden düzleştiriciyle geçtikten sonra siyah el çantamın içine parlatıcımı ve şarjımı sığdırdıktan sonra botlarımı elime alıp aşağı indim. Annemlerde gelmek üzereydi. Biraz onları bekledikten sonra geldiklerinde yarım saat kadar oyalanıp aşağı indik. Saat yedi buçuktu. Babam arabayı almak için garaja girdiğinde anneme döndüm "Anne kaçta mekanda olacağız?" Annem gülümseyerek cevap verdi "Sekizde. Çok güzel olmuşsun maşallah. Yeni ortağımızın bir oğlu var annesi vefat etmiş o konulara girmeyelim masada olur mu? Oğlu galiba senin yaşındaymış." göz kırptı. Ne ima ettiğini anlamıştım. Gülümsedim. "Anladım. Zaten çok konuşacağımı sanmıyorum sadece yemeğimi yiyeceğim." Annem bir kahkaha attı beklediği cevabı alamamıştı biliyorum. "Orada magazinler falan olacak nefret ediyorum! Ayrıca şirket kuracaksanız karşınızdaki adamın baya sağlam bir arkası olması lazım. Anlamadığım şey zaten bir şirketiniz var neden başka bir şirketle ortak olmak istiyorsunuz? Zaten her şey iyi gitmiyor muydu?" Annem dediklerime ilk cevap vermedi sonra "Mustafa Kaya... Anlayacağın arkası baya sağlam. İşimizi büyütmemiz gerek yerimizde saymamız değil kızım." dedi. Mustafa Kaya mı? Bu adam aşırı zengindi! Bütün ünlü camiası onu tanırdı. İyi de İzmir 'de ne işi vardı. Biraz da İzmir'de ortağım olsun mu demişti? Anneme sade bir cevap verdim "Anladım" o sırada babam arabayla garajdan çıktı ve yola çıktık.
Yirmi dakikalık yolculuğun ardından tam saatinde orda olmuştuk. Magazinler yoktu şükürler olsun! Boş sorulara katlanmak zor oluyordu yani insanların hayatından size ne? Geldiğimiz yer sahil kenarı lüks bir restaurantti . Cidden sushi mi yiyecektik? Hah! Tamam zenginsin anladık. İçeri girdiğimizde boş masalarla karşılaştık. Restaurantı mı kapatmışlardı? Garson bizi sahil kenarına yönlendirdi ve denizi görmemle şok yaşadım.
Derin nefes al Nefes, sakinleş!
Hayır içses bu bir şaka olmalı!
Gördüklerin doğru, hemen yüzündeki ifadeyi düzelt de şapşal gibi durma!
Hayat bana bir mesaj mı gönderiyordu? Annemle babam kol kola yürürken arkalarında ,saklanmak istercesine, yürüyordum. Annemle babam Mustafa beyle el sıkışırken artık beni görmesi için bir engel kalmamıştı. Gözleri gözlerimin içine bakıyordu, karşımda tüm şıklığıyla Bora duruyordu. Aman Tanrım bu ne böyle! İlk kitap için kavga ettik sonra sınıf arkadaşım oldu bir baktım komşum ve şimdide ailemin iş ortağının herkesin tanıdığı Mustafa Kaya'nın çocuğu! Özgüvenimi yerine getirerek dikeldim ve elimi uzattım. "Merhaba Bora." Bora gülümseyerek elimi sıktı. O da şokaydı tepki vermiyordu, sadece gülümsemişti. Mustafa beye yönelerek elini sıktım "Merhaba ben Nefes" diyerek gülümsedim. "Merhaba Nefes ne güzel bir ismin var öyle! Beni tanıyorsundur zaten. Hadi masaya geçelim." Ünlü egosu işte ne beklersin. İyi ki annem ve babamın böyle bir yanı yoktu. Masaya oturduğumuz andan itibaren sadece iş konuşulmuştu iş hayatları buralara nasıl geldikleri ve aile etkileri. Bunalmıştım. Telefonumla oynayıp saygısızlık yapmak istemezdim. Boraya baktığımda onunda aynı durumda olduğunu gördüm boş boş tabağındaki sushiyle oynuyordu. Bazen bana bakarken yakalıyordum gülümseyip yemek yiyormuş gibi yapıyordum. Yavaşça ayağa kalktım "Çok özür dilerim biri arıyor bunu açmam gerek. " Mustafa bey gülümseyerek kafasını salladı ağzı doluydu konuşamıyordu. Komik gözüküyordu. Elbisemi çekiştirerek kumsala indim. Oh be! Sessizlik gibisi yoktu. Telefonumda gezinmeye başladım ki arkamda birinin olduğunu hissettim. Korkuyla arkamı döndüm. "Ay Bora ya! Gecenin karanlığında böyle sessizce yaklaşılır mı?" Bola bir kahkaha atarak "Ben geliyorum Nefes! Diye bağırsa mıydım?" dedi. "İnsan bir ses verir."
"Onu bunu boş ver de sen masadan mı kaçtın? Telefonla konuştuğunu göremiyorum da."
"Eh azcık öyle oldu. Hep iş bu ne ya!"
"Alışman gerekebilir. Eve geç gelmeler falan."
"Alışığım zaten de sık olmazsa iyi olur."
"Dur hemen babama söyleyeyim."
"Ay çok komiksin öldüm gülmekten."
Şu ana kadar en samimi olduğumuz andı. Sadece susup ayı izledik. Dalmış ayı izlerken omuzlarımda bir ağırlık hissettim. Boraya döndüğümde ceketini omzuma attığını gördüm. "Sen üşüyeceksin." dedim ve ceketi Boraya vermeye çalıştım. "Üstümde sweat var sende ise askılı." Omzuma tekrardan ceketini koydu. "Söylesene siz kadınlar cidden güzellik için her şeyi yapar mısınız?" Nazikçe güldüm. "Evet ,şahsen ben yaparım. Kendimi beğendiğim için başkasına beğendireceğim için değil." Bora'nın yüzü düşünceliydi "Seni seven zaten seni olduğu gibi kabullenmeli. Zaten biri niye aşık olduğu kişiyi değiştirmek istesin?" Haklıydı. Cevap vermedim gülümsedim. "Ne diyerek buraya geldin?" deyiverdim. "Nefes'e bakayım bir çok karanlık dedim." Uzun bir sessizlikte sonra Bora sessizliği o mükemmel sesiyle bozdu. "Numaranı alabilir miyim ve intagramını ?" Aman Tanrım sakin olmalıyım! "Tabii." diyerek cevap verdim numaramı söyledikten sonra instagram hesabımı söyledim ve isteğini anında kabul ettim. Beni bir kez çaldırdı ve onu kaydettim.Yine kısa bir sessizlıkten sonra masaya geri döndük . Ceketini vermiştim ama kokusu üstüme sinmişti. Gecenin geri kalanı sırf Borayla muhabbet ettik babası çok iyimser ama egolu biriydi. Eve döndüğümde nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum okadar yorulmuştum ki.
İnsan bazen sevmek bazen sevilmek ister bunu aynı anda yapabilirseniz işte bu aşk olur. Hem seversiniz hem de sevilirsiniz ve dünyalar sizin olur ta ki biriniz birinizin kalbini yok edene kadar.
Bu bölümün sonu geldi. Morelim yokken mutlu bir bölüm yazmak zor oluyor. Maalesef umarım beğenmişsinizdir bir sonraki bölümde görüşmek üzere 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomanceHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...