19. Cause I was going down

241 15 5
                                    

TW (Bu bölüm bazı okuyucuları tetikleyebilir, elimden gelebilen en az detayla anlattım.)

İyi okumalar...



5 yıl önce

"Hyung? Neredesin?" Deponun içine ilerlerken kokuyla yüzü buruştu Jungkook'un. Yalnızca çürüklerin yayabileceği bu kokuyu duyan hassas bünyesi durumdan hiç hoşnut değildi. Neden buraya çağırılmıştı ki? Çantasına attığı tişörtü çıkartıp yürümeye devam etti. "Hyung?"

"Jungkookie? Buraya gelsene, perdenin arkasındayız." Üst sınıflardaki tanıdık grup karşıladı onu perdenin öte tarafında. Bir takılma alanı oluşturulmuştu burada, deponun girişindeki o kokudan arınmış görünüyordu. Hepsi birbirinden farklı birkaç koltuk, bir bilardo masası, içki şişeleriyle dolu bir raf sistemi ve büyük bir televizyon vardı çok da devasa olmayan alanda. Kendisini buraya çağıran Gahoon'a doğru yürüdü. Tişörtü uzattı.

"Tişörtünü getirdim hyung. Yıkadım, merak etme." Gahoon bir sırıtmayla Jungkook'u kolundan çekti ve yanına oturttu. Sigarasını dudaklarına götürürken çocuğa da bir tane uzatmıştı. Jungkook başını iki yana salladı. "Ben kullanmıyorum, çok erken daha."

"İleride kullanmayı düşünüyorsan birkaç sene önce başlamanın zararı olmaz. Yak bir tane." Diğerleri de cesaret veren bir uğultu çıkarmıştı ancak çocuk kararlıydı.

"İstemiyorum. Reşit değilim henüz." Gahoon'un kolu omzuna dolandı.

"Biz de reşit değiliz Kookie. Bir şey iç o halde. Seni ikramsız gönderemem." Kendisine uzatılan teneke birayı aldı ama ellerinin arasında tutmakla yetindi. İçmesi gerekmiyordu. İçmek isterse zaten içerdi ancak 15 yaşında bunu yapmaya ihtiyacı yoktu.

Jungkook bilgisayar oyunlarıyla vakit geçiren ve ileride barmen olmayı isteyen bir çocuktu. Çokça göreceği alkollü içecekleri daha şimdiden vücuduna sokmayacaktı. Ortamda dönen muhabbeti takip edemedi. Aklı eve gitmekteydi ama Gahoon onu daha önce okulun zorbasından kurtarmıştı. Hyunguyla biraz vakit geçirmesi daha doğru olurdu, ona bir minnet borcu vardı. Gahoon'un eli omzundan koluna indi.

"Hyung, ben yavaştan kaçsam iyi olacak." Ortamdaki birkaç kişinin çoktan sarhoş olduğu belliydi. Rahatsız hissettiği bir yerden kaçardı Jungkook. Gahoon tutuşunu sıkılaştırdı.

"Aslında seni buraya çağırdım çünkü sana göstermek istediğim bir şey var." Kaşlarını kaldırdı. Gahoon ayaklanıp onu ayyaşların ortasından çıkardı. Arkadaki raf sistemine doğru yürümüştü. "Aslında burada bir masamız vardı ama Hyebin," derken koltuktaki sarı tişörtlüyü göstermişti. "Kıçıyla içip masanın üstünde tepindiği için geçen gün kırıldı. Yenisi gelene kadar bilardo masasına kaldık. Gel bakalım." Jungkook ne yapacağını anlamamıştı. Gahoon birkaç şişe seçip masanın üzerine bıraktı. Shaker ve iki bardak da masanın üzerinde yerini bulduğunda Jungkook tereddütle ona baktı.

"Hyung, ne göstereceksin?" Barmen olmayı dilediği doğruydu ancak masadaki içeceklerden tek bildiği teneke kutudaki kolaydı. Kola ile ne yapabileceklerini tahmin etse de Gahoon yanıt vermişti.

"Long Island yapmayı öğreteceğim sana. Her ölçü 1-1-1, bunu aklında tutsan yeter tamam mı?" Farklı şişelerden aynı miktarda alkolleri koydu shakera sırayla. Biraz şeker eklemiş ve shakerı Jungkook'un önüne bırakmıştı. "Çalkala bakalım."

Jungkook shakerın kapağını kapatıp çalkalamaya başladı. Üçüncü kez elini sallamıştı ki kapak açılmış, tüm sıvı Jungkook'un tişörtüne dökülmüştü. İrkilerek shakerı masaya bıraktı ve ıslak tişörtüne baktı mutsuz gözlerle.

Drunk on You ~ YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin