Sabah uyandığımda başımın ağrıdığını hissederek bir ağrı kesici içip hazırlanmaya başladım annemler bugün erkenciydi. Erkenden işe gitmişlerdi. Bom boş ve sessiz evde tek başıma olmanın verdiği korkuyla tedirgindim. İzlediğim korku filmleri şuan aklımdan bir bir geçiyordu. Bu sırada yine bir eşofman ve sweat kombini yaptım ve çantama defterlerimi koyup aşağıya indim. Hiç halim yoktu güneş kremimi bile sürmeden kapının önündeydim. Kulaklıklarımı takarak aşağıya indim ve otobüs durağına ilerledim. Durakta beklerken omzumda hissettiğim bir elle irkildim. Elin sahibine dönerek "Efendim?" dedim. "Günaydın ortak." Borayı karşımda görünce şaşırmıştım açıkçası. "Günaydın... Ortak?" Cevabıma gülerek cevap verdi "Hani ortağız ya artık hisseler falan." Hisse mi? Benim öyle şeylerden haberim bile olmazdı annemın kac hissesi varmış falan bilmezdim yani . "Bu konularla ilgili bir bilgim yok. Evet dolaylı yoldan ortak oluyoruz ama bu kelimeden pek hoşlanmadım çok resmi değil mi?" Aldığı cevaba gülümserken "Peki o zaman... Güzellik derim." dedi. Heh? Bu da sanki çok samimi oldu diyemezdim hafifçe gülümsedim.
Hoşuna gitti boşuna fark ettirmemeye çalışma.
Kapa çeneni içses!
Otobüsün gelmesiyle hareketlenirken Bora beni kolumdan tutup kalabalıktan çekti. "Otobüsle gitmiyorsun. Babama seninle aynı sınıfta olduğumuzdan bahsettim ve okula berber gitmemizi söyledi." Ney! Belki ben istemiyorum. Nereden biliyor?
İstiyorsun Nefes inkar etme.
Uzun bir süre sesini duymak istemiyorum!
" Bundan haberim yoktu. Teşekkürler ama otobusle gitsem iyi olacak." Ah keşke demeseydim! Şimdi yanlış falan anlayacak." Rica ederiz. Benimle geliyorsun." Hayır gelmiyorum Bora. "Hayır. Yani böyle çok garip olur şoförümmüş gibi falan." Ay konuştukça batıyorsun Nefes! "Açıkçası neden şoförün yok onu da merak ediyorum nasılsa tanınan bir ailenin kızısın. Ayrıca bence çok arkadaşça bir davranış. Şimdi arabaya bin yoksa geç kalacağız." Arabanın kapısını açtı ve bende arabaya bindim. Yola çıktığımızda "Ailemiz arasında bir anlaşma bu. Normal insanlar gibi yaşayacağız ve paranın çevremizi etkilemesine izin vermeyeceğiz demiştik. Yani beni yanlış anlama, yanlış bir şey demek istemedim. Bu arada araba kullanmayı bilmiyorum açıkçası arabalara da ilgim yok motor kullanmayı daha çok severim fakat annem sayesinde bir motorum da yok çünkü tehlikeli." Dedim ve göz devirdim. "Anladım. İnan ki dediğin hiç bir şeyi yanlış anlamam çünkü öyle bir kız değilsin. Bir motorum var istersen bir gün seni gezdirebilirim." Gülümsedim ve "Nasıl istersen. Bu arada neden İzmir'e geldiniz?" dedim. Gülümseyen yüzü düştü ve bir kaç saniye sustu "Geldik." cevabının karşılığında etrafıma bakındım ve arabadan indim. Yanlış bir şey mi söylemiştim? Umarım öyle değildir. Bora da arabadan inince sınıfa çıkmak için arka merdivenleri kullandık. "Cevap alamadım." dedim bir anda. Yüzü çok düşünceli gözüküyordu bu sırada annemin dedikleri aklıma geldi. "Annesi ölmüş o konuyu açma" Eksilere düşüyorum gittikçe. "Şey yanlış bir konu açtıysam özür dilerim. Haklısın beni ilgilendirmez." Cümlem bitince bir basamağa daha basıp durdu. "Sana seni ilgilendirmez demedim. Cevapta vermedim. Sadece nasıl kısa şekilde anlatırım onu düşünüyordum. Babamın iş hayatına küçük dokunuşları diyelim. " İş hayatına küçük dokunuşları ha. O küçük dokunuş bizdik. "Anladım." Ne cevap vereceğimi bilemediğim için klasik bir cevapla konuşmayı bitirmiştim. Sınıfa girdiğimizde herkesin gözü bizi buldu. Garip gözüküyorduk biliyorum. Okula yeni gelen çocukla hemen yakınlaşmıştım. Sırama oturmamla Ada dibimde bitti. "Nefes, aşırı heyecanlıyım! Senelerdir bu zamanı bekliyorum umarım bir terslik çıkmaz." Gerçekten çok heyecanlıydı Ege de öyleydi. İki saf bir birini bulmuşlardı. "Kuzum senin için sevindim. Çok heyecan yapma akışına bırak sadece film izleyeceksiniz." Ada durup bir kaç saniye düşündü "Ağırdan almalıyım, aynen." Gülümseyip kafamı salladım hocanın sınıfa girmesiyle ders başlarken Bora kulağıma eğilip "Keşke önceden uyarsaydın siyah güllerle sinema sonrası cenaze ziyareti yaparlarsa kız şoka uğrar." Kendimi tutamayıp kıkırdadım. "Felç geçirir valla." Bu sefer kıkırdama sırası Bora'daydı. Gözlerim hocayı ararken Yarkın'ın gözlerine takıldı. Yine o öfkeli yüz ifadesi belirmişti. Gülümsedim ve önüme döndüm. Tüm dersler sadece derse odaklanmaya çalışarak geçti teneffüsler ise Ada'nın heyecanını dinlemekle. Fakat bir terslik vardı Ne zaman Ada Ege hakkında ve buluşmaları hakkında konuşsa Simay ya ortadan kayboluyor ya sinirli sözleriyle Ada'nın keyfini kaçırmaya çalışıyor ya da yapmaması gereken şeyleri öneri olarak veriyordu. Şahsen çok rahatsız olmaya başlamıştım ne kadar bunu Ada fark etmese de Simay resmen onu kıskanıyordu! Kaç senelik arkadaşlığını kıskançlığı yüzünden yerle bir edemezdi. Çıkışta Yarkın yanıma gelerek "Bu Bora aveliyle neden beraber geliyorsunuz? " dedi. "Ne güzel bir soru! "Uzun hikaye ilk kendisi komşum olur." Yarkın sözümü keserek "İkincisi sevgilim de küt diye gideyim!" He sevgilim iki günde sevgili yaptım. "Yarkın mal mısın ya o kadar basit bir kız mıyım ben? Daha iki gün önce geldi okula hemen ne bu iş? Ayrıca lafımı bölmeseydin artık annemle babamın iş ortağının oğlu diyecektim." Yarkın'ın suratı birden duruldu. "Ne? İlk komşu şimdide ortak mı oldunuz?" Evet bu çok garipti ama yapacak bir şey yoktu olmuştu. Sınıfta tek biz kalmıştık "Evet aynen öyle oldu, biliyorum çok garip." sözümün bitmesiyle Bora'nın sesini duydum "Nefes, gelmiyor musun?" sesin geldiği yöne dönerek "Ah doğru , geliyorum." dedim ve "Sonra konuşuruz olur mu? Aklına saçma salak şeyler getirme" diyerek göz kırptım ve Bora'nın yanına gittim. "Her gün böyle mi olacak?" Bora gülerek "Aynen böyle olacak." dedi. "Seni daha tam tanımıyorum bile."
"Tanışırız. Zorundayız."
"Peki ,doğum günün?"
"Bunları bir akşam yemeğinde konuşmaya ne dersin?"
"Daha dün beraberdik."
"Hadi ama , bir akşam yemeği sadece. Magazinlerin bizi bulamayacağı bir yerde."
Göz kırptı ve omzuyla hafifçe beni iktirdi. Aşırı gitmek istiyordum ama yine de çok kararsızdım içimden bir ses gitmememi bunun yanlış olduğunu söylüyordu ayrıca magazinlerden hoşlanmadığımı nereden biliyordu?. "İyi peki." diyerek cevap verdim. "Sen magazinlerden hoşlanmadığımı nereden biliyorsun?" diyerek devam ettirdim. "Belli ,sabah konuşmandan falan anladım yani. O zaman bu akşam saat yedide kapının önünde ol." İstemsizce gülümsedim "Sevindiysen ne mutlu bana." dediği karşısında utançtan yanaklarım kızarırken bu sırada arabaya binmiştik bile.
Ne dersen de Nefes, kalbine sızmayı başardı.
Bir kalbim mi vardı?..
Tam artık yokum dediğiniz zaman gelen insanlar ya yanınızda sonsuza dek kalır ya da onların sadece anıları kalır. Hayatın önümüze attığı bu iğrenç olaylar sadece bize ders vermek için küçük dokunuşlardır. Belli ki Nefes'in de kalbi kırılmış güvendiği dal parçası kırılmış. Fakat geride kalan ufak tefek yaralar da geçmeye başlamış...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomantizmHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...