4. bölüm

6 1 0
                                    

Dikkaat bu bölümm hüzün iceriiir

                              🌊
Erdem'in mekanında girdiğim gibi gözlerim Erdem'i arıyordu.
Mekanın müşterisi pek yoktu bu gün, Erdem yukarı kattan inince göz göze geldik, kocaman gülümsedi ve ellerini siyah kısa saçlarına geçirdi.
"Hoşgeldin kardeşim, geç otur şöyle" masaları gösterirken.
Masaya doğru ilerledik ve Erdem garsonlardan birisini çağırıp kahve servisi yapmasını söyledi.
"Gitarım burdaydı yanlış hatırlamıyorsam" Erdem'in mekanında bırakırdım bazen gitarımı, sık sık burada olduğum için.
"Evet evet içerde, kahve içeriz daha sonra içinden ne geliyorsa söylersin." kocaman gülümsedim.
"Merak etme oğlum bende o iş, burası varya insan kayniyacak insan!" Abartılı bir şekilde söylemiştim.
"E Berkay Önal diyorsa yapar be kardeşim" Erdem her zamanki gibi bana ayak uyduruyordu.
O sıra kahveler geldi, kahveleri içerken Erdem telefonundan birisiyle mesajlaşıp durdu daha sonra beraber birşeyler konuşurken durduk yere
"Hiç babannenle dedeni özlüyor musun Berkay?"diye sordu. Neden böyle birşey sormuştu ki şimdi, bizim ortamda pek konusu açılmazdı.
"Yani, insan özlüyor oğlum kolay mı" başımı öne eğerek bardağı inceledim.
Her zaman beni üzen birşey olduğunda odağımı başka şeylere verirdim.
"Deden babanneni çok seviyordu.
Onun ölmesine dayanamadı." Sanki bilmiyormuşum gibi, kafamı salladım onu onaylar şekilde dağınık hafif uzun saçlarım önüme düştü.
"Ben dedem gibi olmayacağım Erdem.
Kimseyi sevmiyeceğim." Kafamı kaldırıp ona baktım bana yanlış düşünürmüşüm gibi baktı, "Hayır Berkay, sende birisini seviceksin eminim. Sevgi kötü birşey değil ki oğlum insanı hayatta tutar. Baksana amına koyayım şu haline ölü gibisin, güler eğlenirsin ama içini biliyorum sen hep mutsuzsun Berkay" nasıl herşeyi biliyordu? Erdem'in bu huyundan nefret ediyorum.
Kahvemin bittiğini görünce ayaklandım "Gitarım nerde?" Bana kileri gösterdi başıyla, kilere girdiğimde birsürü sandalye, temizlik malzemeleri ve kahve, yiyecekler için eşyalar vardı. Dolabın yanında duran gitarımı görünce yanına gittim ve yerden aldım.
Gitarı kılıfından çıkartıp elime aldığımda yere bir resim düştü, babannem dedem ve ben..

Kurban bayramıydı, dedem ve babannem bana bayramlık almıştı o sıra dedemin çok yakın arkadaşı olan Müzaffer amca ve Şükran teyze bizim fotoğrafımızı çekmişti. Beyaz gömleğin üzerine askılı ve papyon takmış, altına siyah kot pantolon giymiştim. Saçlarıma özenle taradığımı hatırlıyorum, babannem'in üzerinde ise yazlık çiçekli uzun elbise vardı, yaşlılıktan azalan ve aklaşan saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Dedem ise benimle takım giymiş uzerine takım ceket giymişti. Ben kameraya dişlerimi göstererek gözlerimi kapatmış bir şekilde poz verirken babannem bana bakıyor, dedem de babaanneme hayranlıkla bakıyordu.

"Babanne, papyonu takmasam olmaz mı ya" elim sürekli boynumdaki papyondaydı.
"Hayır Berkayım, bak hepimiz suslendik birazdan da fotoğraf çekiliceğiz ve bunu takman lazım daha sonrasında çıkarabilirsin olur mu yakışıklım" babannemin tatlı diline asla hayır diyemezdim.
"Peki babanneciğim" babannem yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı o sıra dedem odasından çıkıyordu, "Füsunum şu askılık yerine kravat taksam nasıl olur ya kocaman adamım askılık nedir" o da benim gibi askılıkları ile uğraşıyordu.
"Hayır Ferdi, Berkay ile takım olacaksınız" dedem mecburen kafasını sallamak zorunda kaldı bende ellerimi ağzıma götürüp gözlerimi kısarak kıkırdayarak güldüm.
Dedem o sıra bana baktı ve göz kırptı.
"Yapılacak birşey yok Berkayım, yine babannenin lafının üzerine birşey diyemiceğiz." Babannem ve dedem birbirine bakıp güldüler..

PerestişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin