sahiden, giriş

83 6 1
                                    

Kapısının önünde bir tabelanın üzerinde beyaz ışıklandırma yardımıyla Erotic Shop yazılmış bu dükkan, aslında boğulmanın kıyısında sandallarından, botlarından, bilmemnelerinden atlamak için an kollayan o insanların ecza deposuydu. Boğulmak isteyen insanların ecza deposunda ne olurdu? 20 mm, ortalama iki metre boyutlarında bir halat? O da elbet değişkenlik gösterirdi çünkü halatın boyu tavanın mesafesine, yüzme bilmeyen yaratığın boyuna göre değişiklik göstermeliydi. Değil mi? Maddi durumunuz da hayatınızın her noktasına arsızca dokunmuyormuş gibi, alacağınız halatı da seçerdi. İpek, hasır, naylon. Hangisini isterseniz! Daha doğrusu, paranız hangisine yeterse. Bu "ecza deposu" olan dükkan şükür ki bir hırdavatçı değildi de insanların elinde tek seçenek vardı. O seçenek de uygun fiyatlıydı. Haklısınız, kime göre?
Yaşanmış ortalama 60 yıllık hayatınızda illa dört işlemi öğrenmeniz gerekiyordu, illa bir noktada karşınıza çıkacaktı işte! O nokta varmış olduğunuz bu "son nokta" olsa bile. Kendinize bir hediye olarak halat seçerken bile.  Sonuçta boyunuzu bilmeli, tavanı ölçebilmeli ve birkaç çıkarma işlemi yapabilmeliydiniz.

Belki de son nokta dediğimiz yer aslında bir son değildi, reenkarnasyon inancı da vardı neticesinde. "İnsan ruhu ölümsüzdür! Kartlar tekrar dağıtılır, ruhun başka bir bedene sarılır sımsıkı. Kainatın çeşitliliğini tek yaşamda kim anlar?!" diye bağıranlar da vardı. Dengesiz kart dağıtımı tekrarlandığında yine adaletsizce olabilir miydi? Bu durumda biz debelenirken tanrı eline bir kova mısır cipsi almış bizi kahkahalar eşliğinde izliyor muydu? Ruh dağıtımı hiçbir zaman eşit değilse, biz niye tanrıya inanmaya mahkum kullar olmaktan bir adım öteye dahi kaçamıyorduk? Boşverin, düşünmeyin. Hindistan değişik bir memleket, filozoflar tırlatmış canavarlar, hocalar da din tüccarlarıdır zaten..

Parmak uçlarının morardığına emindi, yüzünü montunun önündeki fermuarın bittiği çıkıntıya gömmüştü. Yüzüne nüfuz eden soğuk dalgayı minimuma indirmeyi amaçlamıştı ancak hava beklediğinden de acı doluydu. Birkaç adım sonra Erotic Shop yazılı tabelanın bir adım gerisine kadar geldi. T harfi bütünün içinden çıkmak, aykırı olmak ya da özgür olmak istiyordu ki sönüp yanıyordu, sönüp yanıyordu ve bir daha. Döngüsünde tıkılıp kalmamak için dükkanın gıcırdayan ahşap kapısından içeri girdi. Vitrininde deri tasmaların, kırbaçların sergilendiği o dükkanın kapısından.

Siyah kalın ,tam anlamıyla kışlık, pelerinden farksız uzun montlu biri vardı önünde. Bu dükkanda sıraya gireceğini asla düşünmezdi, şimdi düşünmesinin de bir anlamı yoktu gerçi. İstediğini üç dört dakika içinde alacak ve çıkıp gidecekti. Bakışları üç saniyeliğine soğuktan kızarmış, dolu gözlerini buldu ve önüne döndü.

"Kolay gelsin. İyi akşamlar." Poşeti ile birlikte topuğunun en az 3 cm olduğu botlarından çıkan ses eşliğinde dükkanı terk etti. Bir kırbaç aldığına emin oldu çünkü başka kim çıkarken iyi dileklerde bulunurdu? Belki bir de kelepçe, top, ıvır zıvır.

-

Alacağı zevki arttırmayı amaçlamış, belki de cidden bağımlılığı olan uzun pelerinli bu yaratık ile tam olarak bu dükkanın önünde tanıştım. Seks dükkanının önünde, inanırsanız buna tabii. Psikoloji 2. sınıf, gece karası saçları ve saçlarının tonunu aratmayan gözlere sahip bir oğlandı. Gözleriyle zıtlaşan beyaz bir teni vardı ve benim bir teorim vardı. Zeytin teorisini aratmayan bir teoriydi kendisi! Bunu siz elbet çok sonra öğreneceksiniz, zamanı değil. Bekleyin. Nasıl aldığınız bir randevuyu, verdiğiniz bir siparişi, devlet dairesinde işiniz halletmek için o çin seddini andıran sırayı bekliyorsanız bunu da bekleyiverin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 18, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sen vardın, yosunlu üzgün deniz gibiydin | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin