Bölüm85 Fazla Basit

748 94 29
                                    

Dükle konuştuktan sonra ona damgayı verdim.

Ariel dışarı gelemezdi ne de ben onun yanına gidebilirdim. Yerinin minimum kişi tarafından bilinmesi daha iyi.

Dükalık beklediğinizden çok daha büyük.

Bir süre bekledik ve Ariel mektubu veliahtın el yazısıyla yazıp bize gönderdi.

Görev tamamlandıktan sonra içkiyi dağıtacak yere gittik.

Pelerinlerimiz vardı ve yüzümüz kapalıydı. Veliahtın damgası olan kağıdı gösterdikten sonra içeri alındık.

Büyük bir yer.

Koridor boyunca ilerledik ve yukarı çıktık. Biraz daha yürüdükten sonra müdürün odasına gelmiştik.

Burası tüylerimi diken diken ediyor. Karanlık bir ortamı var.

Müdür yerinde otururken bizi bekliyordu.

-Siz veliahtın habercileri olmalısınız.

Sesimizi duyurmamak adına kafamızı salladık. İleri adım attım ve ona mektubu uzattım.

Mührü kontrol ettikten sonra dikkatle okudu.

-Demek alkol oranını değiştirmek istiyor. Öyleyse neden sizi böyle bir gizlilikle gönderdi?

Ses çıkarmadık.

-Sanırım bu kadarını bilmeme gerek yok. İstediği gibi yapacağım.

Kafamı salladım ve odadan çıktık.

Bu fazla basit oldu. Gerçekten biraz fazla basitti...

Dışarı çıkınca Chris mutluydu.

-Vay canına bu fazla kolaydı.

-Biliyorum... Ama sence de tuhaf değil mi? Doğru düzgün sorgulamadı bile.

-Belki de planın çok iyi olduğundandır.

-Hayır sanki başka bir şey var gibi...

Elimi tuttu ve beni çekti.

-Fazla zorlama kendi.

-Heyy nereye?

-Eh içmeyecek miyiz?

-Bu gün olmadığını söylemiştik.

-Ama yorumladık bile.

...

Bir bara girdik ve oturduk.

İçkileri söyledikten sonra bardağıma baktım.

-Çok değişik değil mi sence de?

Merakla bana döndü.

-Neyden bahsediyorsun?

-Sadece... Bazenleri bir oyundaymış gibi hissediyorum. Önceden yazılmış bir senaryo var ve...

-Farkeder mi?

Kafamı yana eğdim.

-Belirlenmiş bir oyun bile olsa biz bunu bilmiyoruz ve her şeyi hissediyoruz bazenleri de 'kararlar' alıyoruz. Öyleyse hangisi olduğu farketmez.

-Peki ya her şeyin bir oyun olduğunu öğrenmişsen... Bundan sonra ne yaparsın?

Bir an sessiz kaldı.

-Belki de bazenleri cehalet en iyisidir.
Ama illaki bir şey dememi istiyorsan ben unutmayı tercih ederdim.

-Unutabilir misin ki?

-Sanırım hayır ama görmezden gelebilirim.

-Hmm... Başka bir soruya ne dersin?

-Devam et.

-Mesela gerçekten çok sevdiğin birini kaybettin. Ve her şey önceden belirlenen bu hikaye yüzünden. Ne yapardın?

-Hikayeyi yazanla dövüşebilir miyim?

-Sanırım hayır.

-O zaman yaşamaya çalışırdım. Çünkü bir senrayoya göre yaşıyorsam istesem de zaman gelmedikçe ölemem... Belki de duygularım bile senaryo gereğidir.

-Sanmıyorum. Eğer senaryo olduğunun farkına varabiliyorsak belli bir yere kadar kontrol elimizde demek. Ve duygular bence bize ait.

Bardağı dikti ve yenisini istedi.

-Ama öyle bir şey olmadığı için farketmez değil mi?

-Peki daha önce birini sevdin mi?

-Hayır buna zamanım olmamıştı. Ya sen?

-Şakasına mı soruyorsun?

-Ah evet veliaht... Sevilecek pek yani da yok aslında...

-Ben de ondan nefret ediyorum ama kabul etmeliyim ki o yakışıklı ve statüye de sahip.

-Hadi ama ben ondan daha iyiyim.

-Mesela?

-Fena görünmüyorum ve zenginim.

-Ama yine de benim asistanımsın yani...

-Hmph benim gibi birine sahip olduğun için şanslı say kendini.

-Daha neler. O kadar parayı boşuna veriyorum.

-Verdiğin paranın binlerce katına sahibim.

-O zaman neden para alıyorsun?

-Çünkü sıkıldım. Ve işe girmek istedim.

-Bu hiç mantıklı değil. Her neyse bu gün sana istediğim tüm maaşı bara vermeni sağlatacağım.

-Bir leydi olarak size saygım sonsuz olsa da...

-Bunu daha öncede duydum.

-Oho...

Bir kaç saatten sonra ikimizde sarhoştuk.

-...Lanet olsun ve buna rağmen beni sevmedi!

-O kadar şey yaptıktan sonra bile mi?

-Hayır...

-Sonra ne oldu?

-Sonra...beni lanet olası soğuk bir saraya kapattılar ve ne biliyor musun? Orada yalnız başıma öldüm...

-Öldün mü? Ama daha çok gençtin...

-Biliyorum... Ve sonra bir hayalet oldum. Bir de başka bir kız bedenime girdi.

-O da mı öldü?

-Hayır Veliahtla evlendi... Çocuğu bile oldu.

-Veliaht tam bir pislik.

-Biliyorum. Ama ben onu öldüreceğim.

-Evet öldüreceğiz...

Kafamı masaya koyup ağlamaya başladım.

-Nefret ediyorum... Herşeyden ve ondan...

Ağlarken Chris'in bana sarıldığını hissettim.

-Merak etme o pisliği öldüreceğiz...

-Hayır ben öldüreceğim.

-Merak etme artık yalnız değilsin.

-Chris tabi ki yalnız değiliz herkes bize bakıyor.

-Öyle değil... Yanında duracak arkadaşların var.

Güven hissiyle yeniden ağlamaya başladım.

Ben de ona sarıldım.

-Böyle şeyler deme... Sonra sana da aşık olursam ne yaparsın? Şöhretimi biliyorsun.

-Ahh ama ben olsam kabul ederdim.

-Cidden mi? Yoksa sen de mi bana aşıksın?

-Ne? Belki.

-Tamam o zaman ben de artık sana aşığım.

Tam olarak ne dediğimi hatırlamıyorum ve sabah uyandığımda neler olduğu hakkında da hiç bir fikrim yok.

Tek bildiğim hiç bir şey hatırlayamayacak kadar çok içtiğimdi.

İçmeyi kabul etmemeliydim...

_________
Yazar:Villainesssss




Gerçek Sahip Geri Döndü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin