Vakit gece yarısını geçmişti, 347 numaralı odada tuhaflıklar olmaya başlamıştı. Eektrikler yanıp sönüyordu. Bir süre sonra pencere yanındaki koltuk hareket ederek yatağa doğru yaklaştı, sanki koltukta biri vardı ve yatakta yatan adama bakıyordu. Silüet yavaş yavaş belirdi, gözlerini diktiği kişiye doğru eğilip, konuşmaya başladı.
"Heey, hep böyle yatacak mısın? Uyanana kadar eğlenmek istemez misin? Oradasın biliyorum, çıkmak istiyorsun ama çıkamıyorsun. Sana yardım edeceğim bekle. Şimdi gözlerini aç. Evet işte böyle, sadece içinden istemen yeterli anladın mı? Şimdi konuşmayı iste, korkma hadi konuş, beni görüyor musun?"
"Ee.. evet.. se..ni görüyorum."
"Tamam sakin ol, şimdi ayağa kalk yavaşça."
"Ayağa kalkabilir miyim yani?"
"Evet, sadece bunu istemelisin."
"Tanrım iyileştim, iyiyim bu bir mucize. Kimsin bilmiyorum ama sana çok teşekkür ediyorum. Bana yardım ettiğin için minnettarım."
"Heyy dur, konuyu henüz kavrayamadın doğal olarak. Adamım yatağa bakarsan anlayabilirsin."
"Anneee, o da ne? Nasıl olur? Hem yatakta hem ayaktayım. Yoksa öldüm mü ben? Öldüm değil mi? Sen de beni almaya gelen meleksin. Aahaaa ama ben daha çok gencim, ölmek istemiyorum. Bay Azrail ne olur beni geri gönderin..."
Genç adam hıçkırarak ağlıyordu.
"Ahahahaaa, ben mi azrailim? Aman ne büyük lütuf mu desem hakaret mi? Yibo sakin ol ölmedin henüz, ben de Azrail, melek vesaire değilim. Ben sadece hayaletim."
"Anneeeciğiiimmm, hayalet var odamda. Yardım edin, imdaaat."
Yibo kapıdan kaçabilmek için koştu ama ne mümkün. Kapının kolunu tutamıyordu ki açsın. Korkuyla arkasındaki hayalet döndü.
"Neler oluyor? S.. s.. sen, sen ne yapıyorsun bana? Neden kapıyı açamıyorum? Anneciğim neredesiniz çok korkuyorum."
"Oyy annesinin küçük bebeği imiş dedektifimiz, kötülerin korkulu rüyası, gözü pek dedektifimiz korkar mıymış?
"Heyy dalga geçme. İlk kez hayalet görüyorum."
"Adamım sakin ol, anlatacağım sana herşeyi. Sen de şu an hayaletisin o yüzden hiç bir şeye dokunamıyorsun. Bedenin yatakta ama ruhun dolaşıyor. Astral yolculuk diyebiliriz. İstediğin an bedenine dönebilirsin. Amma bana yardım etmelisin önce."
"Sana nasıl yardım edeceğim? Hiç bir şeye dokunamıyorken, ne yardımı?"
"Önce dinle, seni ziyarete gelen dedektifle bir bağın var gibi, doğru mu?"
"Eee ne olmuş, şimdi oturup özel hayatımı mı konuşmalıyız seninle? Bundan sana ne üstelik."
"Anlaşıldı, sana en başından anlatmalıyız her şeyi. Zamanımız bol nasıl olsa. Dinle şimdi beni dikkatlice. Sen ve ben hayaletiz, bizi kimse göremez. Özel güçleri olanlar hariç. Biz de sadece birbirimizi görebiliriz ama istersen sen bir kişiye görünebilirsin. Bu kişi ile aranızda kuvvetli bir bağ varsa tabi ki. Ona bu cinayetlerle ilgili bazı bilgileri vermek istiyoruz. O nedenle seni uyandırdık. Usta Delun ve Jia Jia ile tanışacaksın. Usta Delun sana yardımcı olacak merak etme. Benim adım Jones Xui, 25 yaşında ingiltere'de öldürüldüm. Beni öldüren katil, sizin aradığınız kişi. Dedektif Zhan'dan yardım istemiştim. Kayıp ailemi bulacaktı. Ailem beni terk etmiş. Yetimhaneye verilmişim. Sonra İngiliz bir aile beni evlat edinmiş ve İngiltere'ye getirmiş. Ben ailemi çok merak ettiğim için yirmibeş yaşıma gelince aramak istedim, o nedenle dedektif Zhan'ın karakoluna baş vurmuştum, tamamen tesadüfi. O benimle özel ilgilendi. Bizzat araştırma yapıyordu. Biz arada bir kafede buluşuyorduk. Bana bulduğu bilgileri veriyordu. İşte ne olduysa, o günlerin birinde oldu. Bir gece eve dönerken kafama vurulduğunu hissettim, kendimden geçmiştim gözlerimi açtığımda bir ormandaydım. Yüzü maskeli biri, beni bir çukura itiyordu, bağırdım, yardım istedim ama boşunaydı. Bedenimi görüyordum, sonra öldüğümü anladım. O kişi kadın mı, erkek mi anlayamıyordum. Bedenimin üstüne kuru çiçekler serpti, üstüme toprak atıyordu. Bu arada da çok keyif alıyor gibi ıslık çalıyordu. İşi bittiğinde çekip gitti. Ben o kadar şok olmuştum ki, onu takip bile etmemiştim. En azından araba plakasını alabilirdim. Tabi o zamanlar ben de senin gibi bilgisizdim. Hiç birşeye dokunamadığımı da bilmiyordum. Ama en azından plakayı hafızamda tutabilirdim, bugün işimize yarardı. Aradan ne kadar geçti bilmiyordum yoksa günler mi olmuştu, ben hala mezarımın başındayım, tabi mezar denmezdi, gömüldüğüm yerdi sadece. İşte o gün usta Delun ve Jia ile tanıştım. Ahh az daha unutuyordum, o adam telefonumu almış, dedektife msj çekmişti. Benim ailemi bulduğumu, Çin'e döndüğümü yazmıştı. Yani dedektif, benim öldürüldüğümü hala bilmiyor olabilir. Ayrıca o adam telefonumu yanına aldı, hala yanında mı bir yere attı mı bilemiyorum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My ghost partner ~ Hayalet Partnerim YİZHAN
FanfictionKimsin sen? Veya kimsiniz? Neden benim çevremde ölüm var? Ve neden sadece erkekler? Yibo'ma ne yaptın? Çevremde gelişen garip olaylar ne?