your lips, my lips

467 60 27
                                    

dilenmek gibi olmasin ama azicik yorum alabilir miyim lutfen lan

.

Hoşlanmak, birine yeterli zaman verirsen aşık olmanın ilk adımı da denebilirdi. Henüz derin hisler beslemediğin ama o derin hisleri de tatmak istediğin bir andı. Onunla daha çok vakit geçirip, daha çok şey yapmak istediğin bir andı. Platonikken sadece izlemek bile ona olan hislerini arttırabilirdi..
İnsan kalbi böyle bir şeydi. Biraz karmaşık, biraz da beyinle ters düşerdi. Kimi insan kalbine uyardı, kimi insan mantığına. İnsanları birbirinden ayıran en önemli özellik buydu belki de.

Beomgyu, Yeonjun'dan hoşlandığı ilk anı düşünmüştü. Aklında belirli bir an yoktu aslında. Zaten hoşlanmak da, aşk da birden oluveren bir şeydi. Kalbin onun yanında deli gibi atarken bile fark edemezdin belki de. Yavaş yavaş olan bir şeydi.
Ama belli bir an söylemek zorunda kalsaydı. Kalbini ilk çarpıtan olayı söylemek isterdi.

Doğum gününde, Yeonjun ona özel yaptığı kartları verdiğinde kalbi ilk o zaman çarpmıştı. Özenle kendisinin yaptığı bir kutunun içinde kalpli şekiller ve onların üstünde yazılan iç ısıtan sözler...
Başta bu hediyeyi verirken çekingen davranmış, ve kendisine evde açmasını gerektiğini tembihlemişti. Sebebi daha az utanıyor olmasıydı tabii.

Beomgyu o gün sevildiğini iliklerine kadar hissetmiş ve ilk defa mutluluktan ağlamıştı.

Tabii şimdi geçmişe geri döndüğü için bu anıyı kaybetmek istemiyordu.

Umarım o anı tekrar yaşama şansım olabilir.

Geçmişe döndüğünde ise ondan tekrar hoşlanmak, tekrar aşık olmak beklemediği bir şey değildi elbette.

Tek sorun bunu Yeonjun'un gereğinden erken ve beklenmedik bir şekilde öğrenmesiydi.

O gün Beomgyu, Yeonjun'dan hoşlandığını yanlışlıkla onun yanındayken ağzından kaçırdığından beri 1 hafta geçmişti. Ve bu 1 haftada Yeonjun'a rastlamak dünyanın en zor şeyiymiş gibi gelmişti Beomgyu'ya.
Kendisinden kaçtığını bile düşünmüştü. Eğer her gördüğünde selam verip gülümsemeseydi belki de hep öyle düşünecekti.

Ama bu kadardı işte. Sadece selam veriyordu, eskiden olsaydı anında yanında biter ve kendisini asla yalnız bırakmazdı.

Bazen düşünceli bir şekilde yürüdüğünü ve dalıp gidişini görür gibi olurdu. Hatta bazen o kadar dalıp giderdi önünde duran kişiyi görmeden çarptığı bile olurdu.

Beomgyu kendini suçlu hissetmişti. O an ortalık yerde bunu söylememeliydi. Beomgyu'yu hala arkadaş olarak gördüğü için ne cevap vereceğini bilemiyor olması muhtemeldi. Her şeyi mahvettiğini düşünmüştü.

Acaba geleceği de değiştirmiş miyimdir? diye düşünüp günlerce kafa yormuştu buna.

Hatta o kadar düşünmüştü ki bunu, hasta bile olmuştu. Onunla zaten 1 haftadır doğru düzgün karşılaşmıyorken bir de hasta olup evde kalarak onu iyice göremiyordu.

Şimdi ise yatağında salya sümük uzanırken bunları düşünüyordu. Günde kaç saat uyduğunu bile bilmiyordu. Tek yaptığı yatakta öylece uzanmak, bunları düşünmek ve eski dizileri izlemekti. Bazen de vaktini boşa harcadığını düşünerek duygusallaşıp ağlardı.

Telefona çok fazla bakamıyordu. Bakınca başı hemen ağrıyordu. 3 gündür evde hasta yattığından dolayı sürekli Soobin ve Taehyun'dan mesaj yağıyordu. Onlar da biliyordu ki, Beomgyu bir kez hastalandı mı hiç kolay iyileşmiyordu. Ama hastaneye gitmekten de nefret ettiğinden annesinin tüm ısrarlarına rağmen gitmiyordu.

once again | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin