Karşımda bir rüzgar gülü duruyordu. Gri renkliydi ama etrafı rengarenkti.
Rüzgar güllerinden nefret ediyordum.
Sonra gökyüzüne baktım. Kıpkırmızı bulutlarla çevriliydi gökyüzü. Etrafı incelerken bir anda hissettiğim ıslaklıkla elim yanağıma gitti. Elime baktığımda dehşete düşmeye fırsat bulamadan elim daha da kana bulandı. Gökyüzüne tekrar baktım ve evet, yağan şey kandı. Yerler, vücudum, saçlarım her yer birkaç saniye içinde kanla kaplandı fakat rüzgar gülü tertemizdi. Ve bu sefer tamamen rengarenk olmuştu.
Sonra bir rüzgar esti. Bulutlar dağılmıştı, güneş açmıştı, etrafta bir sürü gül vardı, rüzgar gülü yoktu.
Hayır, vardı. Arkamdaydı bu sefer ve hava karardı. Kendimi bir anda tabutun içinde buldum. Etrafımı yumrukluyordum, bağırıyordum belki biri beni duyar diye ama nafile fakat sonra bir rüzgar daha esti. Bunu tabutun içinden hissettim ve şimdi dışarıdaydım, çok güzel bir gül bahçesindeydim, kelebekler uçuyordu etrafta. Kelebeklerden pek hoşlanmasam da çok hoş görünüyorlardı. Başka bir canlı yoktu. Sadece güller ve kelebekler. Gökyüzünde bulut yoktu, yalnızca güneş vardı.
Rüzgar gülüyse...
Bir gülün yanındaydı, dönüyordu ve o döndükçe yanındaki gül zarar görüyordu. Sonunda gülün bütün yaprakları koptu. Biraz sonra gövdesi büküldü ve kopup yere düştü.
Rüzgar gülü dönmeye devam etti.
En çok da o zaman nefret ettim rüzgar gülünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgar Gülü
FantasySon cümleyi de yazıp Buzdolabı'na göndermek için zarfa koydum mektubu. "Kalbim çarpıyor, ikimiz için de." 🥀