(Nefes'in ağzından)
Bugün büyük gün! Balo günü! Aşırı heyecanlıyım, Borayla baloya gidecektim. Uyandığım gibi duşa girdim daha sonra özenle kahvaltı ettim. Cumartesiye kadar Simayla konuşmamıştık Yarkın sürekli yanima gelip özür dilemişti annem ve babam bazen asiri gec bazende gereginden erken eve geliyorlardi ve Borayla aşırı yakınlaşmıştık. Hala bana karşı hislerinden emin değildim. Dediğim gibi belki yapısı oydu. Telefonumun çalmasıyla heyecanlanarak aramayı açtım ,kimin aradığını bile görmemiştim. "Günaydın! Aşırı heyecanlıyım Ege bugünün benim için mükemmel geçeceğini söyledi." Duyduğum sesle bir parça hayal kırıklığına uğramıştım. "Ah öylemi ne güzel! Bende şimdiden hazırlanmaya başladım. Hangi elbiseni giyeceksin kırmızı olanı mi yoksa sarıyı mi?" Pişti olmak istemezdik değil mi? "Ah sarı elbisemi giyeceğim. Ege bende çok güzel durduğunu söyledi." Hay Ege'ne! " Iyii , sende her şey güzel duruyor zaten." Yaa Ege böyle iltifat eder miydi? "Ay yerim seni, şimdi kapatıyorum Ege arıyor. Öptüm!" Ve telefon yüzüme kapandı. Whatsapp tan gelen bir sürü mesajla streslenerek uygulamaya girdim.
"Günaydıınn!"
"Hey neredesin?"
"Satildim galiba..."
"Sabah saat sekizden beri yazıyorum öldün galiba."
"Peki... Ben anneni arıyorum."Bora'nin yazdıklarını görünce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Tam 1 saat once yazmayı kesmisti.
"Günaydınn"
"Uyuyordum Bora"
"Sabahın sekizinde uyanık olur muyum sence ben?"
"Annemi neden aradınn?"Mesajların gitmesiyle telefonum çaldı, bu sefer arayan Boraydı. Telefonu açtım. "Günaydını Nefes'cim. Bu ne uyku akşam oldu birazdan baloya gideceğiz." Gayet normal uyumustum . Telefonu kulağımdan çekip saate baktım, birdi. "Ne diyorsun be daha erken." Gülmeye başladı "Sabah sabah sinirli mi oluyor muşuz?"
"Hiç gülme ayrica normal olan bu. Sabahın sekizinde uyanıksan o senin sorunun ben o saatlerde daha yeni uyuyorum.""Alala bak bak. Ben sağlıklı yaşam sürüyorum sen yat akşama kadar. Ayrıca ne bu? Sabah uyan okula git okuldan gel uyu akşam uyan azcik ders yap sonra tekrar uyu. Ne bu sevda?"
"Tüm gün izleniyorum galiba."
"Gözlerimi senden alamamam normal değil mi?"
Yüzümde bir gülümseme oldu . "Bilmem bu sorunun cevabı sende saklı." Diyerek karşılık verdim. "Bu sorunun cevabını yakında alirsin." Gülümsemem gittikçe büyümüştü. "Pekii ,kahvaltı etmem gerekiyor sonra da hazirlanacagim." Güldü "öğlen yemeği yanlız o" haha çok komik. "Bu konu hakkında tek bir kelime edersen akşam baloya tek giderim." Gülme sesleri yükselirken telefonu yüzüne kapadım. Kötü mü yaptım diye düşünürken Boradan bir mesaj geldi. "ÖGLE YEMEGINI yedikten sonra odandan camıma bakarsan iyi edersin canım." Görüldü atıp konusmadan çıktım. Kendime bir şeyler hazırlayıp odama geçtim. Yulafimi yemeye başlarken aklıma Bora'nin yazdıkları geldi. Elimdeki tabağı masama koydum ve ayağa kalktım. Camında yine asılı bir kağıt vardı. Üstünde "bir daha yüzüme kapatırsan engellerim." Yazıyordu. Bir a4 kâğıdı alıp " sıkıyorsa" yazdim ve camıma astım. Yatağıma geçip yulafi yedikten sonra saatin 3 olduğunu fark ettim. Ne? Ikı saat sadece yemek yiyip telefona bakmıştım kuaföre girmeyecektim saçım zaten düzdü sadece elbisemi giyecektim ve makyajımı yapacaktım. Zaman geçmiyordu zamanımı uyuyarak geçirmeye karar verdim.
♡♡♡
Telefonumun zil sesiyle uyandım her yer karanlikti sadece telefonumun hafif ışığı vardı. Bora arıyordu ,ben açamadan kapanmıştı . On iki arama mi? Hadi canım! Saate baktığımda saatin yedi olduğunu fark ettim. Hızlıca yataktan kalktım ve ışığı açmak için kapının o tarafa yöneldim. Yataktan kalkmamla yerdeki çamaşır sepetine ayağımı sertce vurmam bir olmuştu. "Lânet olsun!" Tek ayak üstünde zıplayarak ışığı açtım. Ayağımda bir şey yoktu zaten çamaşır sepetinden ne olacaktı ki? Telefonu alıp Borayı geri aradım bu sırada perdeleri kapatıp giyiniyordum. "Alo? Uyandirmasaydim acaba kaça kadar uyuyacaktın? Beni satmaya çalıştığını düşünüyorum." Ne anlatıyordu bu ya? Elbisemi giyip aynanın karşısına geçtim. "Sacmalama ya." Aramayı hoparlöre alıp hızlıca makyaj yapmaya başladım. "Perdeler neden kapalı? Ayrıca on iki kez aradım bi insan nasıl uyanmaz bayıldın sandım." Saçımı toplarken " giyiniyordum Bora şuan da makyaj yapıyorum ve tam şuan çıkmak için neredeyse yarim saatim var." Kısa bir sessizlik ardından Bora devam etti. " giyindiysen hazırsın zaten, makyaj yapmana gerek yok." "Tamam bu kadar iltifat bu günlük yeterli" Aman Tanrım bunu disimdan mi söylemiştim? "Bazen iltifatlarımı anlamadığını sanıyordum." Stres olmuştum çünkü bunu içimden söylemem gerekiyordu. "Kapamam lazım Bora." Ve yine yüzüne kapadım. Engel yiyeceğimi düşünürken makyajına devam ettim. Saçım hariç her şeyim tamamdı. Bu elbisem yeniydi Adayla dün almıştık. Simli şeritleri vardı. Askıları ve göğsünün altından geçen simli şeritle kaptiydi. Göğsünün altından başlayarak belimin biraz üstüne kadar siyah tülle örtülüydü. Göğsümün ortasından ve yanlarindan birer tane simli şerit geçiyordu. Siyah mini bir elbiseydi altına dogru drapeler başlıyordu. Bolca parfüm sıktım.Saçımı da yaptıktan sonra beyaz ince topuklu iple bağlamalı ayakkabimi giydikten sonra aşağıya indim iniyorum yazmak için konuşmaya girdigimde Bora'nin profilinin olmadığını fark ettim. Hadi canım! Aramak için rehbere girerken kapının çalmasıyla hızla kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda siyah takımıyla Bora duruyordu. Tek fark içine beyaz tişört giymiş olmasıydı. Saçlarını geriye atmış ama sacları özgürce davranarak hafiften önüne doğru düşmüştü. Göz kamaştırıcı bir enerjisi vardı. Benim hakkımda ne düşünüyordu acaba? Umarım kötü görünmüyorumdur. "Sıktı." Dedi. Neyden bahsettiğini anlamamıştım ama sorna aklıma cama attigim kağıt geldi. "Sevindim." Dedim ve gülümsedim. "Inmiyor muyuz?" Çantamı almayı unutmuştum sonradan çantamı ayakkabiligin üstüne koyduğum aklıma geldi ve çantamı alıp kapıyı kapadım. "Şimdi gidebiliriz" diyerek gülümsedim. Eliye merdivenleri göstererek önden geçmem için bana yol verdi. Dikkatlice aşağıya indim ve apartmandan çıktım ardımdan Bora da gelerek arabanın kapısını açtı ben bindikten sonra o da bindi. "Resmen parliyorsun." Istemsizce gülümsedim "teşekkür ederim senin kadar olmasa da." Ah Nefes iltifat etmeyi bilmiyorsan etme işte! " kusura bakma iltifat etmeyi bilmiyorum. " yüzünde gülümseme olmuştu bu sırada yola çıkmıştık bile söyledigin her kelime benim için bir iltifat zaten." Iste bu sözlerle benim kalbimi çalıyordu. On dakika kadar yolculuk yaptıktan sonra büyük bir salonun önünde durmuştuk arabadan inip arabayı valelerin birine verdik. Içeri giriş için serilen kırmızı halıdan geçerken Bora belimi kavrayarak beni kendine doğru hafiften çekti. Kısa bir yürüyüşten sonra fotoğrafımız çekildi ve içeri girdik. Hala eli belimdeydi ve içeri girdigimizde ilk gördüğüm kişi Yarkin oldu. Göz göze gelmiştik. Gözlerinden adeta alev fışkırıyordu. Bazen öfke değil sevgi insanın gözünü döndürürdü. Boraya dönerek "Seni bizimkilerle tanıştırmamıştım hadi gel." Belimde olan elini çekip kolundan tuttum ve bizimkilerin yanına sürükledim. Ada ve Ege konuşuyorlardı bizi fark etmemişlerdi Yarkın ise yanlarına gittiğimizde öylece yere bakıp duruyordu. Etraf uzun küçük maslarla dolmuş salonun tam ortasında ise büyük bir kokteyl masası vardı. Tabi ki içkisiz. Masaların baktığı yönde neredeyse ortalama iki oda kadar olan bir sahne vardı. Ada bizi fark edip hızla yanıma yaklaştı "Aman Tanrım çok güzel olmuşsun!" Güzel olduğumu düşünmüyordum. "Teşekkür ederim canım , sende çok güzel olmuşsun! Bu arada bu zamana kadar hiç tanışmamıştınız." Dedim Borayı göstererek. Ada "Merhaba ben Ada, tanıştığıma memnun oldum Bora." dedi ve Bora'nın elini sıktı. Bu sırada Ege ve Yarkın'ın bakıştığını gördüm. Bora Egenin yanına giderek Yarkınla bakışmalarını bozdu. "Sen Ege olmalısın. Tanıştığım memnun oldum." Bora bunları söylerken Yarkın neredeyse sinirden ölecekti. Nereden mi anladım? Çünkü elini yumruk yapmış sadece Boraya odaklanmıştı ve yüzündeki o ifade... Daha önce onu hiç böle görmemiştim. Ege Bora'nın elini sıktı ve gülümsedi. Bora Yarkın'ın yanına gitti ve elini uzattı "Zaten tanışıyoruz Yarkın." dedi ve göz kırptı. Yarkın elini kaldırmadı ve Borayı duymamazlıktan geldi. Umarım yarkın yine sorun çıkarmazdı. Bora tekrardan yanıma geçerek ortamda sohbet başlattı. Simay'ın nerede olduğunu düşünürken Ada yanıma geldi ve "Simay yok ve umarım gelmez." diyerek kafasını salladı. Tam bu sırada Simay salona girdi, mini kırmızı bir elbise giymiş ve saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Yanımıza usulca yaklaştı ve ilk konuştuğu kişi Bora oldu. Ege'nin bakışları Adaya dönerken Ada öfkeyle bana bakıyordu ben ise Simaya. Neden ilk bora? Elini uzattı "Nefesten vakit kalmamıştı bizimle tanışmaya . Ben Simay." diyerek gülümsedi. Bora kısaca elini sıktı ve cevap vermeden gülümsedi. Simay değişmişti... Birden ne olduğunu anlamadan. Şok içindeydim, nefesten vakit kalmamıştı bizimle tanışmaya ne demek? Ada Egeyi kolundan tutarak masadan uzaklaştırdı ve başka bir masaya çekti. Bora "Ben bize içecek bir şeyler alayım. Siz ister misiniz?" diyerek Yarkın'la Simaya döndü. Simay "Teşekkür ederim." diyerek başını iki yana salladı Yarkın cevap vermemişti ama resmen Bora'nın gözünün içine bakıyordu. Bora yanımızdan ayrılarak içki masasının yanına gitti sırada Simay'ın yanına geçerek "Nefesten vakit kalmadı ne demek?" dedim. Simay gülerek "Ah Nefes okula gelen her erkek senin sanıyorsun." Okula gelen her erkek mi? Aman Tanrım sinirden deliye dönecektim. Tüm gün okula kim gelmiş kim gitmiş diye hesap mı yapacaktım! Yarkın Yanıma gelerek "Ağzını toparla Simay." dedi. "Seni sevmeyen birini hatta sınıfa yeni gelmiş biriyle seni hemen satan birini nasıl hala savunabiliyorsun?" Simay'ın dediklerinin karşısında şok olurken Yarkın devam etti "Sen çok değişmişsin Simay. Ne oldu sana? " Simay Yarkın'ın yanına yaklaştı "Ah Yarkın rol yapmayı çok iyi biliyorsun." dedi. Neler oluyordu böyle?..
Bu bölüm normalde çok uzun olacaktı bu yüzden bu bölümü ikiye böldüm. Diğer bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomanceHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...