pıt. pıt. pıt.
üç noktalı değil çünkü ardında yankı bırakmıyor. kuyruğu yok; tek vuruş ve bitti. bu çarpışmanın bir kazananı yok. sonuçta bu mum ile kağıt arasında olan bir münasebet. ikisi de sessiz, sakin, kendi hallerinde mahluklar. birileri dokunmadıkça onların da bir şey yapmaya yönelik arzuları olmuyor. suskun kalıyorlar, suskunluğa sarılıyorlar.
mum: "sen hiç üşümekten korktun mu?"
kağıt: "hayır. benim kendime karşı bir garezim olamaz zaten. ben olduğuma yeterim. ne fazlası olabilirim ne de azı."
mum, erimeye başlar.
kağıt: "eminim ki sen korkmamışsındır."
mum: "nereden anladın?"
kağıt: "çünkü sen yanmaktan korkuyorsun."
mum, kafasındaki alevi yükselterek: "evet! aslına bakarsan ben başka bir zamanda başka bir nedenle de doğsam yine korkarım yanmaktan. neden mi? donarsan tek, yanarsan kül kalırsın da ondan."
havada bir ufak esinti dahi yoktur. duvarlar soğuktur, ağızlar ise mühürlü.
mum korkar.
mum: "cevap ver bana. hemen. şimdi. şu damlalar bitmeden söyle. sence korkmama rağmen neden alev benim baş tacım?"
kağıt: "çünkü sen yandığın kadar varsın ve yaktığın kadar yanarsın."
mum, erimeye devam eder.
pıt. pıt.
artık gidişat seyrekleşir işler sona varmak üzereyken. çok sık duyulmasa da hâlâ devam eder. mumun kağıtla bir olması an meselesidir.
kağıt, uzandığı zeminden fark ettirmeden kalkmak için çabalar. üstü başı mum olmuştur çoktan.
mum: "hayır. bu doğru değil. bu doğru olamaz!?"
kağıt, gafil avlanmış: "ne olamaz? ne diyorsun?"
mum, son damlalarında: "bana sarılmanı beklemekteyim lakin eridim bittim neredeyse. öylece yok oluşumu seyredecek misin?"
kağıt, bu cümlelerden sonra kalkmak için olan çabalarını saklamayı bırakır. sağ ve sol üst kenarları kıvrıldığı gibi mumla beraber nefesini tutarlar. dikkatlice mumun kalan gövdesine ilerleyen kağıdın köşeleri ansızın arsız alevin pençesine düşer. kağıt alev almaya başlar.
mum: "hayır... hayır..."
kağıt, derin bir nefes vererek: "sonunda seni anladım."
mumun aklı karışır. alevler yükselir. kağıt, her zerresiyle kül olmaya hazırlanır fakat başaramaz. kendini hâlâ hazır hissetmiyordur.
mum: "anlamadım. seni anladım derken ne demek istedin?"
kağıt: "senin yanmaya olan korkun benim üşümeye olan korkumdan farksız. sen yanınca yine sensin, yalnızca şekil değiştirirsin. aynısın ama bir yerde de farklısın. bana yazıldığında fazlası olamam. beni buruşturduklarında, kopardıklarında ya da ıslattıklarında bir yerden sonra ben, yine ben kalırım. ancak, mum, alev almak beni benden çıkarır."
mumun gözleri dolmuşsa da kendini söndürmeye yetmez. kağıt yanıp biterek kül olmak üzeredir ve bu sırada muma ancak kendi aleviyle yaklaşabilmenin utancını yaşar.
kağıt, gülümseyerek: "ben... her halimle yanında olamadığım için üzgünüm. yanmanın korkusunu yenmen asla kolay olmayacak. yine de bendeki sana iyi bak. bir parçam her daim sana dayanak olacak. bensiz bitmeyeceksin."
mum son damlasında boğulur. kağıdın varlığı ise mumun himayesi dışında son bulur.
SON
mum: huening kai
kağıt: choi yeonjun
senaryo: doriangry