Bölüm 5: Esti Geçti!

72 23 68
                                    

Selam kızlaarr, kitaptan bağımsız bir şey söyleyeceğim, İngilizce konusunda yardım isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. Anlamadığınız bi konu olur, ödev olur vb.. İngiliz Dili ve Edebiyatı okuduğum için seve seve yardım edebilirim. Karşılıksız bu arada, zamanım bol da. Hem pratik oluyor😅 Keyifli okumalarrr💖💖💖

Hepimiz bahçedeki masada otururken tüm gözler Rüzgar'ın üzerindeydi. Rüzgar, muhtemelen masadaki tüm annelerin göz bebeğiydi. Terbiyeli, eli yüzü düzgün, güler yüzlü bir çocuktu. Sevim Teyze "Afiyet olsun!" deyince yemeklere gömüldük. Özellikle ben o kadar acıkmıştım ki! Kahvaltının üzerine yediğim dondurmayla duruyordum. Masanın görüntüsü ise beni iyice acıktırıyordu. Ortada Sevim Teyze'nin çeşit çeşit yemekleri, etrafında onları adeta taçlandıran tatlılar. İşte mükemmel uyum diye buna derim! Şu sarma tabağını direkt önüme alsam ne olur ki?

"Eee, Rüzgar. Hangi bölümde okuyordun?" Yeliz, düşme çocuğun içine. Bir ağır ol kızım ya. Rüzgar kibar gülümsemesini takınıp cevap vermeye hazırlandı. Herkes merakla bu anı bekliyordu. Nefesler tutuldu. Milyonlarca yürek, akıllarda tek soru: Bu muhteşem çocuğun mesleği neydi?

"Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde Batı Dilleri ve Edebiyatları üzerine çift ana dal yapıyorum."

"Şairsiniz demek." Yeliz??? Bu kızın geri zekalı olmadığına dair tek bir kanıt gösterin bana.

"Ne güzel." dedim. "Ben de edebiyat bölümü istiyorum." Rüzgar ilgilenmiş gibi görünüyordu. Belki de sadece öyle görünmeye çalıştı. 3. yılında olduğunu ve göründüğü kadar kolay bir bölüm olmadığını söyledi. Fen-Edebiyat Fakültesi hakkında sohbet ederken konu konuyu açtı ve masada hep bir ağızdan konuşmalar, kahkahalar bu tatlı yaz akşamının sessizliğini doldurdu.

Yemeğin sonlarına doğru Rüzgar üzümlü keki görünce çocuk gibi sevindi.

"Babamın yanındayken en çok bunları özledim. Bu güzel ev yemeklerini ve üzümlü keki." Bir çatal aldıktan sonra daha ağzındakini bitirmeden bir lokma daha aldı. Bir lokma daha, sonra bir daha. Bu kadar beğendiğini görünce hemen atıldım.

"Ben yaptım eheh afiyet olsun." Dolu ağzıyla yarım yamalak teşekkür etti. "Ellerine sağlık."

Yeliz hemen kendi yaptığı tatlıyı çocuğun önüne koydu. "Bak, bundan da ye. Fındıklı irmik tatlısı. Bayılacaksın. Fındıklarını tek tek kendi ellerimle seçip koydum." Palllavraaa!

"Ya gerçekten çok teşekkür ederim, o kadar zahmet etmişsiniz. Ama maalesef benim fındığa alerjim var."

Gülmemek için kendimi çimdiklemek zorunda kaldım. Çınar ise kendini zorlamadan kahkahayı patlattı. Onu kolumla şöyle bir dürtünce zar zor durabildi. Zavallı kuzenimin yüzü mosmor olmuştu.

Oldukça keyifli bir yemeğin ardından "çocuklar kaynaşsın" başlığı altında dördümüz yalnız bırakıldık. Her birimiz bahçedeki armut puf koltuklara yerleştik. Çınar kendininkini yanıma çekip bilgisayarda neyle uğraştığıma bakmaya çalıştı. Göremesin diye hemen bilgisayarı kucağıma çektim.

"Ben bu gece afk. Çoook önemli bir işim var. Sakın beni rahatsız etme."

"Ne yazıyorsun yine? Ödev falan mı?" Aynen kanka yaz ödevi.

"Evet ya hoca benden bi kompozisyon istemişti de onu yapacağım. Haydi yaylan şimdi."

Yeliz'in sohbetinden kaçmaya yer arayan Rüzgar kibarca "İstersen yardımcı olabilirim." deyince elimi havada sallayıp "Teşekkür ederim ama bitirmek üzereyim. Ben hallederim." dedim ve ben de kibarca gülümseyerek karşılık verdim.

İşime dönmeden önce de Çınar'a doğru eğilip, "Abin ne iyi biriymiş ya, biz bu çocuğu bir haftada bozarız." dedim. Çınar göz devirmekle yetindi.

Sevgili Romeo'yu Aşka İnandırma Operasyonu

Bölüm 1: İlk Görüşte Aşk

Parmaklarım klavyenin üzerinde piyano çalıyor edasıyla geziniyordu. Daha önce yazdığım hiçbir hikayeden bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyordum. Mekandan mıdır yoksa hikayenin konusundan mı bilinmez, düşünceler kafamın içinde o kadar düzenli bir şekilde akıyordu ki onları aynı hızda harflere dökmek benim için büyük bir zevkti. Yazmanın coşkusuna kapılıp istemsizce, "Hava ne kadar güzel ya!" diye bağırdım. O an üç çift göz üzerime çevrildi. Onlara bakıp sırıttım.

"Hani böyle akşam olunca hava serinliyor, o da yüzüne vuruyor ya... O havanın kokusu bile bir başka oluyor. İnsana yaşama sevinci veriyor." diye gereksiz bir açıklama yaptım. Benim bu hallerime alışık olan Yeliz ve Çınar bunu yadırgamadı. Rüzgar'ın gözlerindeki ifade ise "Nereye düştüm ben böyle?" der gibiydi. Dikkatimin daha fazla dağılmasına izin vermeden yazmaya devam ettim.

Saat epey geç olmuştu ve parmaklarımın sızlamaya başladığını hissediyordum. Uykulu gözlerle Çınar'a bakıp saati sorduğumda 3'e geldiğini söyledi. Diğerleri çoktan uyumak için odalarına çekilmiş, benim fedakar ve cefakar arkadaşım Çınar ise beni beklemişti. O da seslendiğimde uyumak üzereydi. Anne şefkatiyle onu yerinden kaldırıp gözlerinin içine baktım.

"Çınar."

"Hmm?" Resmen ayakta uyuyordu.

"Bana bak." Elimle yanaklarını tuttum.

"Ne var ya?"

"Kalk yerine yat annem. Hadi, saat geç oldu." Saçlarını karıştırıp onu sırtından itekleyerek evinin kapısına kadar götürdüm. Ardından ben de bilgisayarımı alıp odama geçtim.

Uyusam mı diye düşünürken aklıma Romeo planımın ne kadar ciddi ve önemli olduğu gelince yüzümü buz gibi suyla yıkadım. Şimdi uykum tamamen kaçmıştı.

Bir saat kadar daha yazdıktan sonra ilk bölümü başlığı değiştirerek paylaştım:

"Aşk Aptallık Değildir"

Bölüm 1: İlk Görüşte Aşk

Bu hikayeyi, aşka inanmayan herkese ithaf ediyorum. Özellikle de Juliet'ini henüz bulamamış olan sana.

Bu hikayeyi diğerlerinden farklı olarak 8 bölüm şeklinde paylaşacağım. Umarım bu kez tek seferde okuyamayacağınız için bana kızmazsınız. Birini aşka inandırmak tek seferde olacak iş değil çünkü."

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin