İlk bölümü yayınladıktan sonra klasik ısınma hareketlerimi yapmaya başladım. Boynumdan çok garip sesler geliyordu. Bir gün kireçlenme falan olursa hiç şaşırmam doğrusu.
İlk bölümü yayınlamanın verdiği heyecanla uykum iyiden iyiye kaçmıştı. Acaba Romeo uyumuş muydu? Hikayeyi hemen görüp görmeyeceğini o kadar merak ediyordum ki dakikada bir sayfayı yeniledim. Gerçekten de birkaç dakika sonra ondan bir mesaj geldi.
Romeo_07: İyi geceler Pixie.
Pixie: İyi geceler sevgili Romeo. Nasılsın?
Acaba beğenmiş miydi? Yoksa üzülmüş veya sinirlenmiş miydi? Hiç etkilenmemiş de olabilirdi -ki bu oldukça kuvvetli bir ihtimaldi-
Romeo_07: Ben aptalım, sense fazla inatçısın.
Pixie: Birincisi tamam da, ikincisi?
Romeo_07: Hah!
Pixie: Bana bulaşmayacaktın Romeo. Cidden büyük hata!
Romeo_07: Peki ya yolun sonunda aşka olan inancını kaybeden sen olursan?
Pixie: Bu, bugüne kadar yazdığım fantastik hikayelerden bile daha gerçeküstü.
Romeo_07: Seni aşka bu kadar bağlayan ne? Cidden. Kendi Romeo'nu çoktan buldun, o yüzden mi böyle rahatsın? Ondan mı bu kendine güvenin?
Pixie: Kendi Romeo'mu aradığım falan yok. Aşka inanmak için illa aşık olmak gerekmez.
Romeo_07: Yaşamadığın duyguları bu kadar iyi yazmak için ya Shakespeare olmalısın ya da hayalperest.
Pixie: Hayalperest mi? Eğer bu bir iltifatsa evet, ben bir hayalperest olmayı kabul ediyorum. Hatta bunu çok sevdim.
Romeo_07: Ne diyebilirim ki? Sen iflah olmaz bir hayalperestsin.
Pixie: Ne diyebilirim ki? Sen iflah olmaz bir anti-hayalcisin.
Romeo_07: Anti-hayalci mi? O da ne demek oluyor şimdi?
Pixie: Dostoyevski'nin Hayalci diye adlandırdığı kişilerden çok uzaksın. Sen olsan olsan iflah olmaz bir realist olursun.
Romeo_07: Realisti sevdim. En azından böyleyken hayatın acısı tatlısı gün gibi ortada. Adı üstünde, gerçek. Sahte olan hiçbir şey yok.
Pixie: Biraz da hayallerde yaşamayı, hiç değilse ara sıra hayallere kaçmayı denemelisin.
Cevap gelmedi.
Pixie: İyi geceler Romeo.
Romeo_07 çevrimdışı oldu.
Kalkıp odanın içinde gezinmeye başladım. Aynanın önünden geçerken garip bir şey fark ettim. Ben gülümsüyor muydum? Aynaya yaklaşıp yüzümü inceledim. Gerçekten gülümsüyordum. Yanaklarım görünmeyen eller tarafından iki yana çekiliyor gibiydi. Hatta dudaklarımdan kelimeler istemsizce dökülüyordu. "Kim bu Romeo?"
Tam o sırada bahçeden bir gürültü geldi. Korkuyla kafamı pencereye çevirdim. Dışarıdan görünmemek için hafifçe eğilip pencereye yaklaştım. Aşağıdan takır tukur sesler geliyordu. Mutfaktan bir tava kapıp doğruca bahçeye koştum. Sesin geldiği yöne yaklaştığımda adımlarımı yavaşlatıp tavanın sapını iyice kavradım.
Bahçede temkinli bir şekilde ilerlerken "Şimdi yakaladım seni." diye mırıldandım. Tam evin köşesini dönecekken Rüzgar öbür taraftan fırlayınca kısa bir çığlık atıp tavayı elimden düşürdüm. Sonra aynı hızla yerden alıp Rüzgar'ı kendi tarafıma çektim. Neye uğradığını şaşıran Rüzgar tam ağzını açmak üzereydi ki hemşirelerin yaptığı sus işaretiyle onu durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Rüyası
Chick-LitBence insan senin de dediğin gibi, bir ruha aşık olmalı. Normal hayatımda gördüğüm yüzlerce insana rağmen ben, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim; ama düşüncelerine ve hislerine hakim olduğum biri hakkında düşünmeyi daha çok seviyorum. Zihnimin seninle...