Bölüm 9: Kılıcın Keskin Olsun

56 21 62
                                    

Şu ufaklığa da bakın hele! Adam resmen yakama yapışmıştı. Bende bu sarhoşa pabuç bırakacak göz var mı hiç? Gücümüz yetmese de zekamız var çok şükür. Bir de dişlerimiz.

Adamın kolunu öyle bir ısırdım ki ilerde torunları "Dede dede bu iz ne?" diye sorarlarsa anlatabileceği bir hikayesi bile var.

Adam acıyla elini çektiği an koşmaya devam ettim. Neyse ki benzinliğe yakındık ve hemen içeri daldık. Yeliz hâlâ şarkı söylüyordu. Böyle bir durumda yalnız kaldığım için ve bir yandan da belanın ta kendisiyle -yani Yeliz'le- uğraşmak zorunda olduğum için sinirlerim o kadar bozuldu ki neredeyse ağlayacaktım.

Gözyaşlarımı tutmak için savaş verirken vakit kaybetmeden telefonumu alıp Çınar'ı aradım. Açmıyordu. Bir kez daha denedim. Çok şükür bu sefer cevap geldi! Olanları hızlıca anlatırken tüm yaşadıklarım gözlerimin önünden geçti ve dışarda beni gebertmek için bekleyen adamı düşündükçe ellerim titremeye başladı. Ben olanları soluksuz anlatıp hemen buraya gelmesini isterken telefondaki yabancı ses beni durdurdu.

"Miray, önce bir sakin ol. Rüzgar ben. Çınar uyuyor. Telefonu salonda kalmış. Bu saatte aradığını görünce ben açtım."

"Rüzgar, hemen gelmen lazım burada bir adam var-" Bir yandan kafamdan ne kadar sürede gelebileceği ve o gelene kadar hayatta kalıp kalamayacağım geçiyordu. Korkudan sesim titriyor, avuçlarım terlediği için telefon kulağımdan kayıyordu.

"Şş, korkma. Tamam mı? Hemen bana konum yolla, arabaya bindim bile. Ben gelene kadar telefonu kapatma. Ve neredeysen oradan ayrılma."

Konum atmak için Whatsapp'a girerken parmaklarım titriyordu. Bir an telefon elimden kayıp düşecek sandım. O sırada Rüzgar'ın sesi duyuldu.

"Sakın korkma Miray. Hiçbir şey olmayacak. Az sonra yanındayım." Rüzgar'ın sesi beni sakinleştirdi ve cesaretimi tekrar toplamamı sağladı.

"Rüzgar, adam buraya geliyor."

"Geldim sayılır. Sakın dışarı çıkma."

"Rüzgar, adam içeri giriyor Rüzgar! Ben şimdi halledeceğim, merak etme." Telefonu kapatıp cebime koydum.

Geliyordu gelmekte olan. Şimdi savaşma zamanıydı! Adam gözlerinden alevler saçarak cam kapının kolunu tuttu. Kapıyla aramdaki mesafeyi birkaç adımda kapatıp adam tam içeri girerken önce kasığına sonra kafasına bir tekme attım. Sarhoş herif yere düşer düşmez de kapıyı üzerine kapatıp adamı sıkıştırdım. Kasadaki adam şaşkınlıkla olup biteni izlerken elinin telefona uzandığını gördüm.

"Hayır, hayır. Polisi aramayın lütfen. Adam ölmedi ki ne diye polisi arıyorsunuz? Ben gerçekten-"

"Miray?" Rüzgar bir kapıda sıkışmış adama, bir bana, bir kasiyere bakıyordu. Şaşkınlıktan açılan ağzı olayları idrak etmeye çalışırken kapanıp tekrar açılıyordu. Birkaç saniye boyunca kasiyer, Rüzgar ve ben bakıştık. Bu sırada yerdeki adam kalkmaya yeltendi. Rüzgar adamın üstüne basıp yanıma gelince adam tekrar düştü. Sonra beni kolumdan nazikçe tutup dışarı çıkardı.

"Rüzgar?" dedim tişörtünün ucundan tutup. "Yeliz'i unuttuk." Rüzgar kafası karışmış bir hâlde yüzüme baktıktan sonra Yeliz'i almak için içeri girdi. Girip çıkarken yine adamın üstüne bastığı için adam yattığı yerden kalkamaz olmuştu. Ben de peşinden içeri girdim ve kasadaki adama, "Kusura bakmayın, sizi de rahatsız ettik gece gece. Bu ayyaş az sonra kalkıp gider. Hiçbir sorun yok. Teşekkürler, kolay gelsin, iyi geceler." dedim.

Rüzgar Yeliz'i sırtına alırken, "Görünüşe göre bana ihtiyacın yokmuş, adamı gayet güzel etkisiz hâle getirmişsin. Bravo." dedi. Bunları söylerken gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bense kapıya kilitlenmiş bir şekilde yine Rüzgar'ın tişörtünü çekiştirdim.

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin