Sonunda Pazartesi olmuştu. Eşyalarım hazırdı, artık gidebilirdim. Okula vardığımda herkes otobüse yerleşmeye başlamıştı. Bavulumu görevliye teslim ettikten sonra kalabalığa karıştım. Otobüse bindiğimde neredeyse her yer doluydu. Arkalara doğru ilerlemeye niyetleniyordum ki müdürlerimiz otobüse bindi bana oturmamı söylediler. Umutsuzca Tao ve Yixing'in yanına baktım, doluydu. Tek boş olan yer ise en önde oturan Luhan'nın yanıydı. Onu umursamadan dikilmeye devam ettiğim sırada, gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Kısa süre sonra ise araba hareket etmeye başladı tam düşeceğim sırada ise Luhan sırt çantamdan tutup beni yanına oturttu.
"Biliyorum oturmak istemiyorsun, fakat başka şansın yok."
Haklıydı. Yol boyunca susup onu görmezden gelmeye çalıştım ama o konuşmakta ısrarcıydı.
~~
"Minseok geçen gün için özür dilerim."
"Geçen gün bir şey yaşanmadı Luhan."
Bu işte can acıtıcıydı. Beni hayatından tamamıyla fırlatıp atacak gibiydi.
"Pekala o halde her şey unutmaya ne dersin?"
"Geçmişte yaşananlar geçmişte kaldı, unutmak ise aynı hataları tekrar yapmama neden olur. Sen benim için bir hatadan ibaretsin Luhan."
Kalbimi paramparça etmeyi çok iyi beceriyordu, gözlerim dolmuştu, artık onun suratına dahi bakamıyordum.
~~
Bu sefer fazla acımasız olmuştum, gözleri dolmuştu. Ağlıyor muydu o yoksa? Elinin tersiyle akmakta olan yaşlarını sildiğini görebiliyordum, ve kendini sıkmaya başlamıştı. Beynim onu boş vermemi söylerken, kalbim buna dayanamamıştı. Telefonumu çıkartıp kulaklıklarımı taktım, bir müzik açıp kulaklığımın diğerini onun kulağına yerleştirdim, kulağında melodiyi duyunca kafasını bana çevirdi. Şaşkınlıkla parlayan gözleriyle bana bakıyordu. Ona hiçbir şey demeden karşıya baktım. "Ama bu benim sesim.." diye fısıldadı, o her şarkı söyleyişinde sesini kaydederdim, sesi şaşırtıcı bir şekilde huzur vericiydi. Birkaç saat sonra ise uyuya kalmıştık, başım onun omzuna düşmüşken koluna girmiştim, o ise başını benim başıma yaslamıştı. Müdürün bizi fark edip Yixing'e seslendiğini işittim. Ona üzerimizi örtmesini söyledi. Kısa süre sonra ise üzerimiz örtülmüştü. Eminim Yixing çok kızmıştı.
Otel yerine vardığımızda Yixing sert bir şekilde beni dürtükledi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Aşağıya indiğimde müdürlerimiz hemen anahtarları alıp yanımıza geri geldiler.
"Herkes en az bir karşı okul öğrencisiyle kalacak, iki kişi de bizim odamıza gelecek, ayrıca takım kaptanları aynı odada kalmak zorunda. Buyurun anahtarlarınız."
Ne, yeni Luhan'la aynı odada bir hafta boyunca baş başa mı kalacaktım?! Ciddi misiniz siz?!
Odaya girdiğimizde bavulum elimden kayıp yere düştü. Luhan ise bavulu yerden alıp rahatça içeri girdi. Şaşkınca ona bakıp, "Birlikte mi uyuyacağız?" diye sordum o ise "Koltuk dahi olmadığına göre, evet." diye cevap verdi. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?! "Gidip bunu müdürle konuşacağım." diyerek hemen odadan çıktım. Benle beraber yan odamda olan Yixing'de çıktı beni görür görmez hemen kolumdan tutup aşağıya sürükledi. Kesinlikle bana neler oluyor diye soracaktı.
"Neler oluyor Minseok?"
Demiştim.
"Bir şey olduğu yok Yixing."
"Luhan'la aranda ne gibi bir ilişki var senin?"
"Düşmanlık?"
"Düşman olan insanlar sarmaş dolaş uyumaz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Love A Try
FanfictionSabahın köründe kalkıp antrenmana gitmekten her zaman hoşlanmışımdır. Yeni bir şehirde, yeni bir mahallede, yeni odamda yine o tatlı alarmın sesiyle uyandım ve hemen evden çıktım. Hava buz gibiydi ve titriyordum, bu yüzden adımlarımı hızlandırıp ant...