Eylül'ün ağzından;
Valizimi sonunda yerleştirdiğim de Ceren'e minnet dolu bakışlarımı yolladım. O yardım etmeseydi 1-2 saatte bitirmem imkansızdı. Gizli bölgeden fotoğrafları çıkartıp Ceren'e gösterdim.
"Çok tatlı değil mi?"
"Evet, benden 5 yaş küçük kardeşim."
"Şey hastalığı ne?"
"Down sendromu. 2 yıldır göremiyorum. Tedavi için mi yoksa başka işler için mi bilemem farklı şehire yolladılar. Nerede olduğunu bilmiyorum."
"İstersen tüm hastaneleri gezerim senle."
"Ben umudumu kaybettim." Dedim.
Ardından ekledim. "Neyse boşver. Sen sevgilini anlat bakalım."
***Selin'in Ağzından***
Hızla karşımda bir kızla flörtleşen Emir'e kaydı. Cidden buraya hoşlandığım bir çocuk için buraya geldiğimizi mi sanıyordu? Onu ne kadar sevdiğimi biliyordu. Bu gün saçma sapan bir olaydan tartıştık diye hemen başkasıyla hoşlanmam imkansızdı.
Gelen mesajla yüzümü buruşturdum. Hazal ne zaman kendinden başka birilerini düşünmeye başlayacaktı. Sinirle telefonumu alıp dışarıya doğru ilerlemeye başladım. Önüme düşen çocuğa sinirle bağıracağım sırada Enes'i görmemle delicesine kahkaha atmaya başladım. Bana döndüğün de hızla kollarına atladım. Beni döndürüp yere bıraktığında kokusunu içime çektim.
"Olum hala 300 tllik parfüm mü kullanıyorsun?" Dedim.
"Tabi kızım. Teyzenin kim olduğunu bilmiyorsun herhalde."
Dediğine kahkaha atıp tekrar sarıldım.
"Ya kuzen sen nasıl geldin buralara. Teyzemden mi kaçtın?" Dedim sırıtırak.
"Aslında o da burda."
"Niye benim haberim yok?"
"1 saat önce geldik. Hemen kendimi klüplere attım. Alem yakışıklı görsün."
"Ah evet sen tam bir tapılası yakışıklılıkta birisin. " dedim.
"Ya bu arada senin kıza ne oldu?"
Yandan bakıp konuşmaya başladı. "Giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir. Ben gideni değil,giden beni kaybetmiştir." Dedi.
Cidden Enes'i çok özlemiştim. Danimarkada yaşıyorlardı,eniştemin iş sebebiyle. Çocukluğumuz beraber geçmişti.
"Kız beni bi günlük misafirin etsene."
"Bizim ev kız evi."
"O yüzden istiyorum ya."
Ensesine şaplağı indirip susmasını sağladım.
"Ee senin ne işin var burda."
"Alem kız görsün istedim."
"Sen alem kız görsün diye gelirsin ama sana farklı bir şey gösterirler."
"Senin içinde aynı şey geçerli ama."
"Ben zaten onun için burdayım." Diyerek göz kırptı.
Beni kolunun altına çekerek "Gel bakalım." Dedi. Kızlar delice gözlerine bana döndürürken sırıttım.
Boş bir masaya oturup gözlerim Emir'i taradı. Görünürde yoktu. Biraz durduktan sonra Enes kesiştiği kızın yanına ilerlerken bende çıkmaya karar aldım. İdrar torbamın eve dayanamayacağına evindim. Hızla işaretlerden bulduğum tuvalete soktum kendimi. Bir klübe göre oldukça temizdi. İşimi halledip dışarı çıktım. Elimi yüzümü yıkayıp tam yukarı kafamı kaldıracağım sırada Emir'i görmemle irkildim. Bu durumları alışmıştım.
Tam çekip gideceğim sırada kapının kilitli olması ile derin bir nefes aldım.
"Hoşlandığın çocuğu gördüm. Yakışıklıymış."
Dediğine sesli bir kahkaha attım. Enesden bahsettiğini anlamıştım.
"Komik olan ne var?"
"Birinden hoşlandığımı mı düşünüyorsun?"
"Hazal öyle dedi."
"Emir cidden senle tartıştım diye birinden hoşlanmamı mı bekliyorsun. Ben sana o kızı çevrenden uzaklaştır dedikçe sen o kızı kendine bağlanmaya başladın."
"Öyle gerekiyordu."
"Yeter Emir dünya senin etrafında dönmüyor. Selin olmazsa sıradaki gelsin diyecek adama ihtiyacım yok benim. Selin olmazsa hiç kimseyi istemiyorum diyecek yürekli adama ihtiyacım var."
"Cidden böyle mi düşünüyorsun? Kızım ben seni kendimden bile çok sevdim. Tartıştık birinden hoşlandığını duyunca kendimden geçti. Üzüldüm lan. Korktum sevdiğim bakışlar başka bakışları sevecek diye. O kızı kendimden ayıramam. Çünkü o kız benim ablam."
"Ama..."
"Aması yok.Babamın annemden önce kadından işte. Beraber büyüdük. 3 sene önce Danimarka'ya gitmişti."
Sesim çıkmıyordu. Onu dinlemeden yargılamıştım. Ama o da hiç anlatmamıştı.
"Şimdi sikimsonik bir erkek gibi sen beni yargıladın diye burdan gitmem gerekirdi. O yüzden çabuk kollarıma gel."
Hızla kollarına atıldım.
***Eylül'ün Ağzından***
Gözlerim güneş ışıkları yüzünden açılınca pencereyi çekmediğime lanet ettim. Kafamı eğip baktığımda Ceren hala uyuyordu. Ranzanın merdivenleriden inip odadan çıktım. Ses gelmediğine göre herkes uyuyordu. Süpriz kahvaltı masası hazırlamaya başlayacakken yerime oturdum. Üşeniyordum. Onlara bi kahvaltı ısmarlayabilirdim ama. Bizim odaya girip Ceren'i uyandırdım. Ceren de diğerlerini uyandırıp salonda birleştik. Selin bize bakıp içten bir şekilde gülümsedi. "Size anlatmam gereken bir şey var."
Hazal uyku bantını çıkarmamış koltukta uyumaya çalışıyordu. "Benim bir sevgilim var." Hazal uyku bandını çıkarıp attı. "Sonunda bize açıkladın. Emir ile sizi bir kere konuşurken yakalamıştım."
"Emir'İ sevdiğimi biliyordun. O zaman niye öyle dedin?"
"Sessizdin. Kavga ettiğinizi anladım ve öyle dedim."
Gülümsedi. Ceren ise hala şaşkın bakışlarla Selin'e bakıyordu.
Bu hali cidden komikti.
"Ne yani cidden Emirle sevgili misiniz?"
"Evet."
"Anlamalıydım ya..."
Laflarını bölüp "Neyse kızlar bu gün size kahvaltı ısmarlayacağım. Hazırlanın da çıkalım." Herkes yemek yapmaya üşendiğinden bu fikre sevinmişti. Hazırlanıp dışarı çıktık. Babam veya annemden bi haber yoktu. Şuana kadar çoktan beni bulmaları gerekiyordu. Hazal şöför koltuğuna oturup bizi beklemeye başladı. Selin tam öne oturacakken Hazal konuşmaya başladı "Saplar Ve Diğerleri." Dolaylı yolla onu arkaya yolladı. Öne oturup şarkı açtım. (Mor ve Ötesi-Yaz Yaz Yaz)
Nerdeyse 5-6 kez bu kez şarkıyı dinlediğimizde sonunda Foruma gelmiştik. Kızlarla kahvaltıdan sonra alışveriş yaparız diye düşünmüştük.
Üst kata çıkıp kahvaltı menüsünü sipariş ettik. Kahvaltımızı yaparken
havadan sudan konuşuyorduk. Selin'in telefonu çalınca Emir ile buluşmaya gitti, peşinden de Ceren Burak'ın yanına. Ve sonuç saplar yine beraber. Bizde kahvaltımızı edip biraz alışveriş yapalım dedik. Bu senenin sonunda mezuniyet balosu varmış. Bende kaydımı ile yaptırmadan mezuniyet kıyafeti bakıyordum.
Beraber tüm mağazaları rehin aldık ama kendime uygun hiç bir şey bulamadım. Hazal kendine çok yakışan elbise ve ayakkabı almıştı.-Media da var-
Yorgun bir şekilde son mağazaya da uğradık. Gözüme kestirdiğim elbiseyi alıp kabinlere gittim. Balık modeli ve sırt dekoltesiyle oldukça hoştu.-Media da var- Arkada ki perdeyi açıp aynadan Hazal'ı görmeye çalıştım ama yoktu. Bir an Savaş'ı görmemle donup kaldım. Tam 'Beni mi takip ediyorsun' diyeceğim sırada karşıki kabinden bir kız görünce önüme döndüm. Savaş'a bakarak "Aşkkkım nasıl olmuşum?" Dedi. Savaş o kıza bakarken ayna da gözlerimiz birleşti ve konuşmaya başladı. "Güzel olmuşsun." Dedi bana bakarak. Şaşırmıştım. Bana mı diyordu yoksa o kıza mı anlayamamıştım. Perdeyi çekip üstümü değiştirdim. Hazal'I göstermesem de bu elbiseyi alacaktım. Kabinden çıkıp kasada elbiseyi ödedim. Görünürde bir Savaş yoktu. Hazal'ı dışarda beklerken görünce koşarak yanına gittim. "Sonunda aldın. Ayakkabı alacak mıyız?" Dedi. Bu günlük bu kadar alışveriş yeterdi. Evden bulurdum. "Yok ya gerek yok" dedim. Başıyla onayladı. "Hadi sinemaya gidelim" dedi. Onu takip ederek sinema salonuna geldik. Filmlere bakarken "Korku filmine gidelim." Dedi.
"Hayır olmaz" dedim.
"Ya ama niye" dedi.
Kulağıma fısıldayarak "Yoksa korkuyor musun" dedi. Arkamı döndüğüm gibi Savaşla dudaklarımız arasında 2-3 cm olduğunu fark ettim. Hemen geri çekilerek "Sana ne ya " diyerek bilet alma yerine gittim. 2 tane korku filmine bilet alıp Hazal'I peşimden çekeledim. Salonda en arka koltuklara geçip oturduk. Yanımıza tatlı bir çocuk gelip konuşmaya başladı. "Yanında oturabilir miyim? Ah pardon yanınızda." Dedi. Tam kabul edeceğim sırada Savaş çocuğu itikleyerek "Burası dolu." Dedi. Çocuk bakışlarından korkarak uzaklaşmaya başladı. Savaş oturduğu sırada sinirli bakışlarımı ona yolladım. Filmin yarısına doğru Batu denen çocuk gülümseyerek Savaş'a bakarken bizi görmesiyle durdu. Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Galiba bir olduğumuzu falan düşünüyordu. Yavaş yavaş yürüyüp bizim sıraya geldi. Şu kızın yanında oturmasını beklerken ilerledi ve Hazal'ın yanında oturdu. Hazal sinirli bakışlarını ona yolladı. Tam gözlerimi kapatacağım gördüğüm şey ile cırlayarak Hazal'a sarıldım sıkıca. Gözlerimi yavaş yavaş açtığım da Savaş'ı görmemle derin bir nefes aldım ve tekrar cırlayarak Hazal yerine Savaş'a sarıldığımı fark edince hemen yerime oturdum. Çaktırmadan Savaş'a baktığımda alayla bana bakıyordu. Yanındaki kız ise sinirle ve kıskanç bakışlarını bana yolluyordu. Hazal ile Batu tatlı bir şekilde atışıyorlardı. Tekrar Savaş'a döneceğim sırada o kızla öpüştüğünü fark ettim. İğrenircesine onlara baktım. Film sonunda araya girince Hazal ile dışarı çıktık. "Ben daha girmiycem filme." Dedim.
"Aynen ya annem gelecekmiş. Biraz gezeriz onla."
"Yok Hazal ya siz beraber takılın yoruldum." Dedim.
Başıyla onaylayıp ters yönlere ilerlemeye başladık.
Dışarı çıktığımda arkamdan gelen ayakkabı sesiyle arkamı döndüm.
"Beni takip etmeyi bırakmalısın." Dedim.
"Seni takip ettiğimi kim söyledi?"
"Peşimden geliyorsun." Dedim.
"Sıkıldım filmden." Dedi.
Alayla ona bakarak "Yoksa korkuyor musun?" Dedim. Sırıtarak bana bakıp ilerlemeye başladı. Bana doğru geleceğini beklerken bi arabanın yanına gitti. Ah ona araba demek biraz suç gibi duruyordu. Karşımda bildiğiniz Audi R8 duruyordu. Arabayı çalıştırıp yanımda durdu.
"Atıyım mı seni eve" dedi.
"Ne saçmalıyorsun? Mal mısın ya ? Pis sapık" dedim.
"Senin evinden bahsediyordum. Ama istersen benim eve de gidebiliriz." Sinirle ona bakıp derin bir nefes aldım ve yüremeye başladım. Taksi durağını varınca arkama baktım ve çoktan Savaş'ın gittiğini fark ettim. Taksiye binip gözlerimi günün yorgunluğuna kapattım. Cidden bana göre baya bir yorucu gündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
RomanceGündüzler seni bana getirmiyorsa eğer Geceler aydınlığa hiç kavuşmasın