1517 YILI
OSMANLI İMPARATORLUĞU
Genç adam sıcak evinde memnun bir şekilde şöminenin karşısında oturuyordu.Bugün yaşadığı olayları gözünün önüne getirdi. Bugün aşık olduğu kadının evlendiğini öğrenmişti, hemde bir devrimci lideriyle. Buda yetmezmiş gibi bir kızı vardı. Bugün onu 8 yıl aradan sonra görmüştü...
4 SAAT ÖNCE
Hava zifiri karanlıktı, sokağı aydınlatan sadece 2 ışık süzmesi vardı. Dışarıda boğuk bir gürültü vardı. Ayaklanmanın ' eşiyle ' birlikte öncülüğündeydi. Firüze tam karşısında duruyordu. Onu gördüğünde gözleri tıpkı bir güneş gibi parlamıştı. 8 yıl geçmişti ama yinede baş döndürücü güzelliğini kaybetmemişti. Göz göze geldiklerinde içindeki buzlar devrilmişti sanki Selman'ın. Firüze'nin şaşkınlığı önce gözlerinde belirti gösterdi daha sonra hareketlerinde. Eşi Firüze'nin biraz önündeydi. Eşi yazdığı kağıttan bağırarak bir şeyler okuyor arkasındakiler bazı yerlerde ona destek oluyorlardır. Firüze hemen kendine gelip gözlerine Selman'ınkilerden ayırdı. Eşi Hanz'ın yanına iyice sokuldu ve arkadan bağıran insanlara katıldı. Selman'ın önündeki yeniçeriler devrimcilerin üzerine yürümeye başladı. Firüze Hanz'ın yanından ayrılıp hemen öne atıldı ve '' KAHROLSUN MONARŞİ '' diye bağırarak hızlar yeniçerilerin üzerine doğru yürüdü, polislerde bu sırada harekete geçti. Ortam bir anda karmaşaya dönüştü. Gecenin karanlığında silah patlamaları, çığlıklar duyuldu. Ortam ancak 20dk ' da yumuşayabilmişti. Selman gözlerinin umutla Firüze'yi gördüğü yere dikti. Ama orası bomboştu. Ne eşi Hanz ne de hayatını adadığı kadını görebiliyordu. Koca bir hiç görüyordu sadece. Onu yine kaybetmişti. Bu karmaşadan uzaklaşması gerekiyordu. Yerde çığlık çığlığa kendisine küfürler savuran devrimciye aşağılayıcı bakışlar atarak ilerideki at arabasına doğru ilerledi. At arabasına yaklaştığında arabanın sahibi hemen aşağı inip kapıyı açtı. Selman yavaşça arabanın içine girdi. Arabacıya evine doğru ilerlemesini emretti. Kalbine hançer saplanmış gibi bir acıyla evine ilerledi.
ŞİMDİ
Kapının sesi Selman'ın düşüncelerini böldü. Oturduğu sıcak koltuktan kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açınca karşısında Hanz'ı ve Firüze ' yi gördü. Firüze'nin gözleri Selman'ı gördüğünde garip bir ışıltıyla doldu. Hanz tam tersine ona nefret dolu bakışlar atıyordu. Sonunda bakışma verasimini bölen Firüze oldu:
'' Selman ? '' Bir süre durakladı. Yavaşça yutkunda ve zorlanarak '' Selman, yardımına ihtiyacımız var. '' diyebildi. Selman şaşkınlıkla bir Hanz'a bir Firüze'ye bakıyordu. Hiç düşünmeden kenara çekilde içeri girişlerini izledi. Selman kapıyı kilitledi ve onların yanına geçti. '' Oturun. '' dedi ve ikiside oturdu. Firüze '' Selman, sana çok minnetarız. '' dedi. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu. Firüze onaylaması için Hanz'a baktı. Hanz bir an anlamasada sırtını dikleştirip kafa sallamakla yetindi.
Selman gözlerini Hanz'ın gözlerinden ayırıp Firüze'ye baktı. '' Bugün olanlar neydi Firüze? Senin bu işleri bıraktığını sanıyordum. Hem se—- '' Firüze hemen Selman'ın lafını böldü. '' Bu iş hemen bırakılabilecek bir iş değil bunu biliyorsun Selman, bu iş senin yaptığın işe benzemez , istifa edemezsin , para almazsın hatta aksine para verirsin! Ben insanlık için uğraşıyorum. Kendim için değil. Burada eğer izin verirsen sadece 2 gün konaklarız. Daha sonra bir çare buluruz. '' dedi ve soru işaretleriyle Selman'a baktı. Selman baygın ve acılı bir şekilde kafasını salladı. Onu böylesine tehlikeli işlerde görmek duygularını kırbaçlıyordu. Hanz bozuk Arapçasıyla '' Teşekkür ederim '' dedi. '' Önemi yok.Sadece Firüze için. '' dedi. Hanz başını salladı. Selman devam etti, '' Yukarıda büyük odada kalabilirsiniz eğer açsanız yemek yiyebiliriz? ''
'' Hayır Selman, bizim için şuan kendini tehlikeye attın, teşekkürler. Sana minnet duymaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. '' dedi Firüze ciddi bir ses tonuyla.
Gece yatmadan önce Firüze'yi düşündü yine.Kendisini hiç bu kadar yenik ve çaresiz hissetmemişti. Uyumalıyım dedi. Uyursa kısa sürede unutacağını umarak kendini uykunun kollarına bıraktı.
¤¤¤
Gece saatlerinde Selman'ın uykusunu kapının vuruluş sesi böldü. Gözlerini ovuşturarak yavaşça yatağından kalktı. Uykulu halde holde yürümeye başladı. Hanz ve Firüze'nin kapısının önünden geçerken aralıktan baktı onlara. İkiside birbirini zincilemiş gibi sarılmışlardı. Çok kıskanmıştı bu sahneyi. Kapı tekrar tıklatıldı. Selman hızla evin merdivenlerini indi ve kapıya ulaştı. Hışımla kapıyı açtı. Hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştı. Kadı Demirhan ve arkasında 10'u aşkın yeniçeri vardı. Selman hala onları şaşkınlıkla süzerken Demirhan konuşmaya başladı.'' Selman, gece gece kapına dayandık kusurumuza bakma ama... '' bir süre duraksadı ve ciddi bir ses tonuyla devam etti. '' Birkaç kişi bu eve devrimci liderlerinin girdiğini görmüş, ve padişah bizi görevlendirdi. Şimdi, kenara çekil de içeri girelim. '' Selman şaşkınlıkla '' NE ? '' diye haykırdı. Demirhan hızlıca onu ittirdi ve içeri girdi. Yeniçerilere odaları tek tek aramaları için emir yağdırdı. Selman hala karşı koymaya çalışıyordu. Bir süre aradan sonra bir yeniçeri '' Buradalar '' diye bağırdı. Hanz ve Firüze yataktan yavaşça doğruldu. Hanz Firüze'yi arkasına aldı ve '' Uzak durun köpekler! '' diye haykırdı. Kadı Demirhan hızla odaya girdi. Bir Firüze'ye bir Hanz'a baktı. '' Uğraşmanız boşuna. ''dedi. Hanz Almanca bir küfür savurdu. Kadı yeniçerilere kılıçlarını indirmelerini emretti. Bu sırada yeniçerilerden ikisi üzerlerine yürümeye başladı. Firüze Hanz'ın elini sıkıca kendi eline kenetledi ve kulağına yaklaşarak kimsenin duyamıyacağı şekilde bir şeyler fısıldadı. Bu sırada yeniçeriler ikisininde koluna girdi, birbirinden ayırdı ve odadan dışarı çıkardı. Selman salonda yere çökmüş hala bağırıyordu. Firüze ve Hanz'ı gördüğünde hemen ayağa kalktı ve acıyla onlara baktı. Firüze '' Sen söyledin değil mi ? Sana güvenebilirim sanmıştım aciz herif!! '' dedi çığlık çığlığa. Hanz ise Selman'a lanetler okudu. Hanz yeniçerilerin ellerinden kurtulmaya çalışırken Selman ikisinin götürülüşünü ağzı açık bir şekilde izledi.İkiside odadan çıkarıldığında Kadı Demirhan Selman'a doğru yaklaştı ve kaşlarını çatarak çatallı bir ses tonuyla '' Senin böyle birşey yapacağını beklemiyordum.Bunu yaparkan sana ne olacağını düşündün mü!? '' dedi ve Selman'ın gözlerine baktı. Selman '' BİLMİYORUM!! DEMİRHAN BİLMİYORUMM!!!'' diye haykırdı ve kalbindeki acıyla duvara bir yumruk salladı. Hissettiği yüksek acıyla ağlamaya başladı. Kadı ise ifadesizce onu izliyordu.
3 GÜN SONRA
Herkes meydana toplanmıştı. İstanbul'un neredeyse hepsi oradaydı. Tüm rütbeliler, yeniçeriler, kadılar ve Selman... Karşısında asılı duran idam halatına baktı ve altındaki sandalyeye. Kalbinin temposu bozuluyordu. Sonunda Firüze ve Hanz'ı oraya çıkardılar ve halatı boynun geçirdiler. Selman kalbindeki üzüntüyle onları izliyordu. Firüze korku dolu gözlerle topluluğa bakıyordu. Hanz ise gözlerini düğümlemişti sanki. Firüze' nin gözleri sonunda Selman'ınkilerler buluştu. Selman'a iğneliyici bakışlar attı. Bu Selman'ı daha da yerle bir ediyordu. Endişe dolu gözlerle baktı ve dudaklarını araladı. '' Özür dilerim '' dedi kimsenin duyamayacağı bir sesle. Firüze sanki anlamış gibi daha da nefretle baktı. Selman ona daha fazla bakamayacağını anladı ve kafasını yere eğdi. Firüze öfkeyle '' Selman !!!! '' diye haykırdı. Firüze'nin sesi meydanda yankılandı ve Selman'a çarptı. Herkes birbirine bakmaya başladı. Hanz hala gözlerini açmamıştı. '' CEHENNEMDE GÖRÜŞÜCEZ!! '' diye nefretla haykırdı. Daha sonra oda Hanz gibi gözlerini düğümledi. Padişah eliyle cellatlara işaret verdi. Cellatlar aynı anda ikisinin sandalyesine vurarak yere düşürdü ve meydandakilerin izlemesi için geri çekildiler. Selman kafasını hemen yere eğdi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onlar bu kez sonsuzluğa kapatmışlardı düğümledikleri gözlerini, boğularak acı içinde ölmüşlerdi. Selman kendi karanlık düşüncelerinde boğulmaya başladığını hissetti. '' Sanırım vicdan denen lanet beni öldürecek. '' dedi üzüntüyle ve kalabalığı yararak hızla koşmaya başladı. Firüze ve Hanz'ın küçük kızı Mihrap ise herşeyden habersiz evde uyuyordu.
OKUYAN VE VOTE VERENLERE TEŞEKKÜRLER SAFŞÇSADGKSDADAWRFWEFSDFAJGJH
* KENDİM GECE MÜZİK DİNLERKEN KURDUĞUM HAYALİMDİR. TARİHİ HİÇBİR OLAYLA ALAKASI YOKTUR. *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Başlıksız Kız
Historical Fiction'' Kimi insan, geçmişiyle geçmemişi birbirine karıştırır. Halbuki geçen iz bırakır geçmeyen yara... '' 1517 yılı Osmanlı İmparatorluğu... Birbirine zincirlenmiş iki devrimci aşık ve 1517 gecesi ikisinin idam edilişinin arkasındaki karanlık sırlar...