Yosun gözlerini yavaşça araladı. Başındaki hafif ağrı dağılıyor gibiydi. Etrafına baktı. Siyah gözleri onun hala boş bir bedendeymiş gibi görünmesine sebep oluyordu. Kimseyi odada göremiyordu. Burnuna gelen leziz kokular ne kadar aç olduğunu hatırlattı. Ayaklarını yataktan aşağıya saldı. Parmak uçları soğuk seramik zemine ulaşınca bütün vücudu ürpermişti. Bir şeyler hissedebildiğini fark edince gülümsedi. Hiçbir şey hissetmediğini sanıyordu. Ama öyle değildi. Üzerindeki beyaz ipekten mini geceliğine baktı. Geceliği kimin giydirdiğini merak ediyordu doğrusu. Çokta umursamadı bunu. Yavaş adımlarıyla odadan çıkarak kokunun kaynağını bulmak için yürüdü. Sadece kokunun kaynağını merak ediyordu. Acıktığını da derinden hissediyordu. İnsana öz bir acıkmaydı bu.
Salondan içeriye girdiğinde masanın etrafındaki kalabalık dikkatini çekti. Poyraz ıslık çalarak ekmekleri dilimliyordu. Sonat ile Onat'ta menemen yapmaya çalışıyordu, birbirleriyle tatlı bir tartışma içerisindeydi. Atlas, Yosun'u görünce ıslık çalarak yanına geldi. Yosun yanaklarının yandığını hissedebiliyordu. Atlas beğeniyle eşini baştan aşağıya süzdü. Yosun bu süzülme karşısında adeta titremişti. Bu titreme tutku dolu bir titremeydi. Yosun utanarak geriye gidip duvarın arkasına saklandı. Atlas bu harekete anlam veremeyerek keyifle kahkaha attı. Eşinin üzerine yürüdü birkaç adımla. Yosun ürkek bir tavırla duvara yapıştı. Yosun'un dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp elinden tuttuğunda Yosun şaşkınlık içerisindeydi. Atlas diğerlerine aldırmadan Yosun'u yatak odasına götürdü. Yosun ürkek bir tavşan gibi odanın bir köşesinde duruyordu. Atlas hızla dolapları gözden geçiriyordu.
"Sana ne giydirsek acaba?"
Atlas kendi kendine söylenerek kıyafet arayışını sürdürdü. Yosun ise rahatlamış bir şekilde yatağın üzerine oturup kocasını gülümseyerek izlemeye başladı. Ona bakarken içini tam anlamıyla bir huzur kaplıyordu. Atlas hemen hemen Yosun'un diz kapaklarının bir karış üzerine gelecek bir siyah elbise ve kimono bir yelek çıkardı. Bunları beğenmişti. Göz ucuyla kendisini gülümseyerek izleyen Yosun'a baktı. Ona dokunmamak için kendini zor tutuyordu. Elindeki kıyafetleri Yosun'un yanına bırakıp eğildi. Yosun'un gözlerine tebessümle bakıyordu.
"Seni giydirme vakti geldi." dedi Atlas sırıtarak.
"Sen mi giydireceksin beni!" diye ciyakladı Yosun.
"Tabi, eşinim senin."
"Bence sapıksın."
"Tamam, sapığım." dedi Atlas kollarını bağlayıp eşine bakarken. "Ama senin sapığınım."
Atlas usulca eşinin geceliğine parmaklarını götürdü. Yosun'un kalbi ise hızlıca atıyordu. Yosun içerisindeki bu duygu değişimine anlam veremeden Atlas üzerindeki geceliği çıkartmıştı bile. Yosun tamamen çıplak bir şekilde utangaç bir tavırla kocasına bakarken Atlas gülümsedi. Eşinin bu derece naif ve masum olabileceğini hiç düşünmemişti. Bu durumun acı yanları olsa da keyif verici yanlarının olduğunu da fark etti. Ellerini Yosun'un çıplak sırtında dolaştırırken Yosun kısık bir inleyiş bıraktı dudaklarından. Yosun'un zihninde belli belirsiz beliren anılar Yosun'u şaşırtsa da Atlas'ın bu anıları hatırlamasına fırsat vermeden kendini onun kollarında bulmuştu. Atlas kafasını Yosun'un çıplak boynuna gömerek onun kokusunu içine çekti. Ona tam anlamıyla sahip olamamak kendisini delirtiyordu. Hatta bu durum onun kontrolden çıkmasına bile sebep olabilirdi.
"Atlas." dedi Yosun inlemeyle karışık.
"Efendim." dedi Atlas bir nefes mesafesinde Yosun'un dudaklarına yakın dururken.
Atlas ellerini eşinin sırtından çekerek onun göğüsleri üzerinde gezdirmeye başladı. Yosun için tatlı bir işkence haline gelen bu durum Atlas için yeni bir keşif alanı gibiydi. Sanki onun vücuduna ilk defa dokunuyormuşcasına ürkek ve yavaştı. Yosun tutkuyla Atlas'ın kulaklarına bir inleme daha bıraktı. Yosun hem korkuyor hem de kocasına dokunmak istiyordu. Ama içindeki korku daha ağır basıyordu. Bir şeyler Yosun'u rahatsız ediyor, üzülmesine sebep oluyordu. Gözlerinden akan yaşlar Atlas'ın yüzüne düşünce Atlas gözlerini Yosun'a çevirdi. Gözlerine birer öpücük bırakıp eşinin vücuduna dokunmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampirosSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...