-
Gökyüzü kara bulutlarla kaplıydı.Olimpos'a en ufak bir ışık hüzmesi dahi yansımıyor, göz gözü görmüyordu. Gözler, bu karanlıkla işlevsiz bir silahtı. Durumun ne olduğunu; çekilen mızrakları duyan kulaklar, mermerden yapılma zemine akmış ikhoru* koklayan burun ve çürümüş tene dokunan eller söylerdi.
*[ilyada'ya göre tanrıların damarlarında insanlardan olduğu gibi kan akmaz, ikhor adı verilen bir sıvı akar]
Mızrak seslerine yıkım ve sonu gelmeyen çığlık sesleri eşlik ettiğinde gökyüzünü kaplayan kara bulutların arasından Olimpos Dağı'na büyük bir şimşek düştü. Şimşek, kör olan gözleri bir anlığına iyileştirdi. Yere yığılmış bedenler aydınlandı, çıplak ayakların dibinde ikhor birikti.
İlk şimşeğin ardından ikinci ve üçüncü şimşekler de çaktı. Mermer zemin, parçalanıp yıkılırken kara bulutların arasından kargalar ortaya çıktı. Gökyüzünde bir çember oluşturacak şekilde uçtular ve hep bir ağızdan aynı şeyi söylediler.
"Az önce çakan şimşekler senindi. Şimşeğin çalındı Noa. Olimpos'a acı ve yıkım geldi. Bu gördüklerin olmadan önce bir şeyler yap. Bir şeyler yap."
Şimşek tanrısı Noel Noa'nın göz kapakları, aralıksız her gün gördüğü kabusla hızlıca açıldı.
Genelde fazlasıyla yavaş olan dolaşım sistemi, son zamanlarda aralıksız her gece gördüğü kabus yüzünden gereğinden fazla hızlıydı ve şimşek tanrısı buna ayak uydurmakta zorlanıyordu.Kafası, kabuslarına giren sesi sürekli duymaktan öylesine zonkluyordu ki şimşek tanrısı, diğer gecelerde de olduğu gibi uykusuna geri dönemiyordu. Noa, sıkıntıyla iç geçirdikten sonra yatağından doğruldu ve üstüne doğunun ipeğinden yapılma bir sabahlık geçirdikten sonra balkona çıktı.
Şu kabus işinin üstünde durmasının vakti gelmişti.
Bir tanrının rüya görmesi, insanların rüya görmesinden farklıydı. İnsanlar bilinçaltlarında yatan imgelerin birleşmelerini görürken tanrılar bunların hiçbirisini görmezlerdi. Arzularını, gelecekte yapmak istediklerini ya da insanlardan sakladıkları günahları görürlerdi.
Ya da onları bekleyen geleceği.
Noa, ilk kez o kabusu gördüğünde bunun şarap tanrısı Meguru Bachira'nın işinin olabileceğini düşünmüştü. Sonuçta şarap tanrısı, insanlarla yetinmeyip tanrıların da rüyalarını sırf eğlence için manipüle etmesiyle meşhur bir tanrıydı.
Lakin Noa, ilk kabusundan sonra onu sinirle huzuruna çağırıp "Sen yine ne işler çeviriyorsun? Ben şaka yaptığın o tanrılara benzemem." dediğinde şarap tanrısı durumdan öylesine habersiz duruyordu ki Noa durumu anlamak için biraz daha beklemesi gerektiğine karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebeklerin dansı | ryusae
FanfictionEge Denizi'nden bir ezgi yankılanır rüzgarın alıp götürmesini istediği Ve Ay her gece o ezgiyi duyduğunda ağlar Güneş'in ağlama şansının olmadığını bilmeden Dudaklar susar gözler kapanır Ezgiler gerçeği haykırırken geriye sükunetten başka ne kalır ...