Bu bölümü karainci_50 adlı arkadaşıma hediye ediyorum♡♡
Genç adam çalıların arasından çıktığında, gördüğü ilk şey kolundan aşağı sızan kandı. Yarasından sızan kanın rengi , köy yolunu aydınlatan ay ışığında neredeyse maviydi. Yağmurlu bir günden geriye kocaman bulutlsr ve kıyafetlerinin çamuru kalmıştı. Ama o , bunu düşünemeyecek kadar bitkindi. Dizlerinin üzerine çöktü ve çamurlu su birikintisinden kana kana su içti.
Sol omzundaki yakan acı gibi, nefeside kesik kesik geliyordu. Açık yarası, içine dört parmak girecek kadar büyüktü. Artan bulantıyla beraber iki büklüm halde , öksürerek biraz safra ve çamurlu su kustu. Daha sonra gözlerini kapadı ve çamura batmamak için mücadele etti, ama sonra bundan vazgeçti. Av köpeklerinin uzaktan gelen sesleri beyninin bu ümitsiz mesajı reddetmesine neden oldu.
Köpekler kokusunu almışlardı. Can havliyle çalılıkların arasina girmeye başladı. Ama pek uzaklaşmadı. Derisini yırtan sarmaşıklar ve dikenli çalılarla kördüğüm oldu. Çabalaması sadece daha sıkı düğümlenmesine sebep oldu. En sonunda kıpırdamadan öylece yattı. Av köpeklerinin havlamaları onu ürküttü , ama duyduğu başka bir ses tüylerini diken diken etti. Bu, toprak yol boyunca yavaşça ilerleyen eski bir kamyonetin çıkardığı sesti. Çaresiz bir şekilde gözlerini kapatıp kamyonetin gittikçe yaklaşan homurtusunu dinledi. Biraz sonra köpekler yanına gelmiş hırlıyorlar ve topuklarını ısırıyorlardı. Yaklaşan aracın sesini dinlerken yapabileceği çok az şey vardı. Dakikalar içinde araç yanına varmıştı.
Kamyonetten gelen güçlü bir ışık hüzmesi yol kenarındaki hendeği aşıyor ve çalıların arasında sıkışıp kalan genç adamı aydınlatıyordu. Kamyonetin çarparak kapanmasıyla birlikte havaya uzun süre yıkamamış bir bedenin ekşi kokusu yayıldı. Aynı zamanda da genç adamın tanıdığı çılgın bir kahkaha duyuldu.
"Köpekleri oradan çek!!"dedi rahatsız edici bir ses.
Bir adam köpekleri tekmeledi ve acıyla havalayan köpekleri tasmalarından tutarak hendekten uzaklaştırdı. Üzerindeki kirli bir iş tulumu olan irice bir adam , köpekler yolundan çekilince genç adamı elindeki tüfeğin namlusuyla dürttü. Yanağından aşağıya bir miktar tütün suyu kokuyordu ve yarasının tam ortasında büyük bir yarık vardı. Kurbanını inceledi.
"Seni bulduk öyle değil mi?"
Cevap bile vermesini beklemeden genç adama tüfeğin dipcigiyle vurdu. Bu sırada kurbanın elindeki bir şey adamın dikkatini çekti ve bileğini ayağıyla ezdi. Genç adamın açılan avucundan dışarı parıltılı bir obje yuvarlandı. Etrafa yayılan renkli ışıkların ortaya çıkardığı hipnotize edici buz mavisi aura, elindeki tüfek bulunan adamın bir an için afallamasıma sebep oldu. Objeyi yerden kaptığı gibi ay ışığına tutarak inceledi.
"Bunun onda olduğunu sana söylemiştim" dedi diğer adam, kurbana yüzünde aptal bir sırıtışla bakarken.
"Kapa çeneni ve şişeyi bana ver!" Tüfekli adam içkiyi çarpık ağzından tanışcaya kadar yudumladi ve elindeki şişeyi omzunun üzerinden diğerine uzattı. Ağzındaki tütünü tükürmek kendisini hiç rahatsız etmiyordu.
"Onu çöz ve kamyonetin arkasına at."
Tüfeğin namlusunu kafasına indiğinde, genç adamın en son duyduğu ses köpeklerin hırlamasıydı. Adamların çılgın kahkahaları bir süre sonra ormanın derinliklerinde kayboldu ve kamyonet dolambaçlı toprak yolda yavaşça uzaklaştığı sırada, ormanın olağan sesleri geri geldi. Kamyonetin gürültüsü kesildiğinde, gökyüzünü kara bulutlar kapladı ve ayı gizledi. Yağmur tekrar başladı ve genç adamın toprağa akmış olan kanını temizleyerek, geriye sadece yaşananların kanıtı olarak bir kumaş parçası bıraktı...Iyi okumalar ♡♡