-4-

1.3K 59 27
                                    

Medya: EFNA KOZAN.

"Kara kışta bitmeye yakın, çiçekler açar elbet."

&

Göğsümün tam ortasına oturmuş olan ağırlık, saatler geçse dâhi varlığını koruyordu. Ne içeride okuduğum kitap, ne ise dışarıda aldığım hava ağırlığı hafifletiyordu.

Rojgül anne avludaki sedirde oturmuş, başına bağladığı yazma ile içine içine ağlıyordu. Rana'yı yeniden teyzesinin evine bırakmıştı. Evde ki kasvetli hava, onuda etkilesin istemiyordu haklı olarak.

Rojgül anneden olabildiğince uzakta oturmuş, kapının yolunu gözlüyordum. İçimde binlerce dua barındırıyordum ve Allah'a yalvarıyordum babamın güzel haberler ile gelmesini.

Ablam gitmişti, Hebun ölmüştü ve eğer Berwan abide ölürse, Babam asla toparlanamazdı. Yaşlı yüreği kaldıramazdı bir evlat yokluğunu daha.

Ah Annem olsaydın yanımda, koyardım başımı huzur kokan dizlerine. Sonra okşardın sen saçlarımı, geçti kızım derdin, geçti ve geçecek.

Kapının iki kere yumruklanması ile yüreğimin ağzımda attığını hissettim. Rojgül anne gibi bende oturduğum yerden ayaklandım ve onunla beraber kapıya koştum.

Rojgül anne kapıyı açarken, gözlerimizin hedefi güler yüzüyle babam olmuştu.

"Mehmet ne oldu, iyi haberlerin vardır öyle değil?"

"Gel hele hanım geçelim içeri de konuşalım." Diyerek bizi geçti ve avluda ki sedire oturdu.

Yüzünden anladığım kadarıyla iyi haberleri vardı.

Babamın yanına Rojgül anne otururken, bende ayakta onları izliyordum.

"Aşiret bir karar verdi ve bu kararda Berwanı öldürmek yoktur!"

"Ah Allah'ım sana şükürler olsun oğlumu bağışladın bana da dualarım kabul oldu."

Şaşkındım doğrusu. Böylesine büyük olay sonucunda, bizim aleyhimize olan bir kararın verilmesi korkutmuştu ama Babamın yüzü gülüyordu. Demek ki sahiden töre bu kez bizleri şaşırtmak niyetindeydi.

"Sonunda bav çok mutlu oldum." Kollarımı babamın omuzuna doladım ve huzurla sarıldım.

Geri çekildikten sonra, babamın hüzün bakan gözleri ile nevrim dönmeye başlamıştı. Yavaş yavaş yüzümde ki gülümseme, kendini korku ve endişeye bıraktı.

"Keça min. Otur hele şöyle az konuşalım." Dedi Babam.

Dediğini yaptım ve tam karşısında ki sedire oturdum.

"Buyur bav?"

Babam oturuşunu düzeltirken, benden başka her yere bakıyordu ve anlamadığım bir şekilde gözlerini kaçırıyordu.

"Keça min sana söylemek istediğim birşey vardır."

Babam bana ne söyleyebilirdi ki?"

"Êrê bav."

"Aşiret ağaları toplandı. İlk başta Berwanı öldürmek istediler ama sağolsun Behnan Şahmaranoğlu'nun büyük amcası Derbas Şahmaran buna engel oldu."

Bunların benimle ne ilgisi olabilirdi ki?

"Tabiki Behnan Şahmaranoğlu buna karşı çıktı ama Derbas Ağa dedi ki bu kan davası ancak evlilik ile biter. Senin Behnan Şahmaranoğlu ile evlenmen karşılığında abin Berwanı sağ bıraktılar."

Bazı anlar olurdu hani. Etin kemikten ayrıldığını zannederdi insanoğlu, acının kuvveti öylesine fazlacaydı ki; canın ruhtan ayrıldığını çıplak bir gerçeklikle hissederdi bedenimiz. Bu öylesine bir acı değildi, bu bir hayatın mahfoluşuydu, bu başlamayan bir hikayenin sonuydu, bu diri diri gömülmekti çiçeksiz topraklara.

ÜVERCİNKA|TÖRE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin